bölüm on beş

11.5K 1.1K 335
                                    

not: bebisler spotify'daki atabey&bade listemizin neredeyse tamamını dinleyerek yazdım bölümü.. siz de okurken listeyi acabilirsiniz. ben yazarken ağladım, siz okurken ağlamayın:((

bölüm şarkısı: model - levla vazgeçti

teoman - çoban yıldızı

hadi al götür beni hala benimmişler gibi

evime yurduma*

Atabey, Bade telefonlarını açmadığında, hiçbir mesajına cevap vermediğinde çıldıracak gibi hissettiği anlardan birinde, evden bir fırtına gibi çıkmış ve artık ne pahasına olursa olsun, her şeyin ona tamamen açıklanması için yola çıkmıştı.

Bade'nin düğündeki hali silinmiyordu adamın gözünden. Bade'nin birden tenini soluşunu, kadının hayalet görmüş gibi nefesinin kesilmesini ve bayılacakmış gibi duruşunu unutamıyordu. Bade'nin baktığı yere kafasını çevirdiğinde orada kalabalıktan hiçbir şey görememişti, ama kadını bu hale birinin, bir şeyin getirdiğine emindi. Tuvalette az daha her şeyi anlatacaktı Bade ona, o an olan her neyse kadının tüm zırhını indirmişti, ki bu Atabey'in daha da meraklanmasını sağlamıştı.

Aptal bir adam değildi. Parçaları birleştirebilecek kadar akla sahipti. Bade'nin bu kadar korkmasını sağlayan şey de, kadını sessizlik yemini etmiş gibi susturan şey de aynıydı. Ve Atabey onu bulmak için daha fazla zaman kaybetmeyecekti.

Bu yüzden önünde durduğu kapıyı yumruklarken, gerçekleri öğrenmekten başka hiçbir şey umurunda değildi.

Kapı bir anda savrularak açıldı, kapının ardındaki kızıl saçlı kadın uzun saçlarını savurarak, kahve gözleriyle hınç dolu bakışlar attı adama, "Kafayı mı yedin Atabey?" diye tiz bir sesle bağırdı Melis, "Ne bu terbiyesizlik?"

Atabey onu umursamadan, kadınla birlikte içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı. "Konuş Melis!" dedi öfkeyle, çaresizce. "Konuş! O gün kulüpte ne ima ettin, Bade neyi saklıyor, her şeyi anlatacaksın!"

Melis öfkeyle çenesini sıktı, "Emir mi veriyorsun sen bana Zorlu?" Meydan okuyarak baktı adama, ama gözü dönmüş Atabey'in bunu görecek hali yoktu. Her şeyi anlattıktan sonra Melis onu uzun topuklularıyla tekmeleyebilirdi bile, umurunda bile değildi. "Bir şey saklıyor Bade benden, benim bilmediğim bir şeyler var!" diye bağırdı, deliren bir adamın çaresizliğiyle.

Melis kollarını birleştirip, alaylı bir sırıtışla, "Yapma ya?" dedi.

Atabey dişlerini sıkıp öne atıldı, acıtmayarak ama sıkı bir tutuşla tuttu kadının kollarından, "Dalga geçmiyorum Melis! Konışacaksın bugün! Duydun mu? Madem Bade susuyor, Bade saklıyor, sen anlatacaksın!"

Kadına çıldırmış gibi bağırırken, güçlü bir tutuşla arkasındaki duvara itildi, güçlü kollar tişörtünden tutup adamı sertçe duvara yapıştırdı. Şaşkınlığından kurtulduğunda, karşısında ondan birkaç santim daha uzun, yapılı, öfkeli mavi gözleriyle ona bakan bir adamla karşılaştı. Atabey'i öldürmek ister gibi bakıyordu adam ona, "Bir daha sakın dokunma lan ona! Duydun mu?"

Atabey adamın bir anda nereden çıktığını anlamadı, Melis'in, "Çekil Kabil! Sen karışma!" diyen tiz sesini duydu, adamın gözleri öfkeyle kadına döndü, "Ne demek karışma? Nasıl sana dokunup bağırabilir bu lavuk?"

YAKALA BENİ (devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin