bölüm yedi

11.8K 886 142
                                    

"Ne işimiz var burada?"

Bade anlamayan gözlerle bulundukları evi inceledi. İstanbul'un biraz çıkışında kalan, diğer evlerden uzak, büyük bir bahçesi olan müstakil bir eve getirmişti Atabey onu. Atabey susup, kadına anlamasını ister gibi baktı. Bade dayanamayıp ağzını tekrardan açacakken, bir anda geçmişte, seneler önce bir defa bu evde bulunduğunu hatırladı.

Atabey'in annesinin ölümünden birkaç gün sonra, hayatlarının sarpasarmasından birkaç hafta önceydi. Genç adam ortadan kaybolmuştu, Bade onu bulamadığı süre boyunca delirecekmiş gibi hissettiğini hatırlıyordu. Ona bir şey oldu korkusuyla kalbi elinde gezdiği onca zamandan sonra, Atabey'i burada bulmuştu. Bu evde. Yere yatmış, cenin pozisyonunda hüngür hüngür ağlarken.

"Atabey?"

Genç kız korkuyla kapısı aralık olan evden içeriye bir adım attı, her taraf karanlıktı. Adamın burada olup olmadığını bilmiyordu, cenazeden beri Atabey kendisi gibi değildi. Şimdi de ortadan kaybolmuştu ve Bade onun kendine zarar vermesinden deli gibi korkuyordu. Atabey'in bir defasında ona bu evden, bazen kışları annesiyle buraya gelip birlikte zaman geçirdiklerinden bahsettiğini hatırlıyordu. Genç adamı hiçbir yerde bulamadıktan sonra burası son durağı olmuştu. Eğer Atabey burada da değilse, artık polisi arayacaktı.

İçeri doğru bir adım daha attı, içeriden gelen inleme sesiyle duraksadı. Acı dolu bir adamın sesiydi bu. Atabey.. Aklına ilk gelen, adamın kanlar içinde, acıyla yerde yatıyor olduğu idi. Kendini durdurmadı, koşarak sesin geldiği yöne doğru gitti. Işığı açıp, "Atabey!" diye feryat etti ve yerde yatan adamı gördü..

Yutkunarak duraksadı. Adam bir çocuk gibi yerde kıvrılmış, kollarının arasında sımsıkı, can simidi gibi tuttuğu çerçeveyle hıçkırarak ağlıyordu. Kızın gözlerinden bir damla düştü, titrek bir adım attı. Sonra bir adım daha.. Adamın önünde diz çöktü, korkarak omzuna dokundu. "Aşkım.." diye ağlak sesiyle fısıldadı. Atabey, kızın sesini duymasıyla birlikte daha çok ağlamaya başladı. Bade ne yapacağını bilemeyerek, adamın omuzlarından tutup biraz hareket etmesini sağladı ve kafasını dizlerine yerleştirip, titreyen elleriyle koyu sarı saçlarını okşamaya başladı. "Aslım.." diye mırıldanarak, küçük bir çocuk gibi sızlanarak, içli içli ağlıyordu adam şimdi. Bade, elindeki çerçevenin annesiyle çekilmiş, ikisinin de gülümseyen yüzlerinin olduğu bir fotoğraf olduğunu gördü. Kolunu omzuna dolayıp, dudaklarını adamın kafasına bastırdı. "Ağla sevgilim," dedi. "Ağla. Ben buradayım. Yanındayım. Seninleyim."

Bade kendisini o anların hüznünden bir an önce sıyırmaya çalıştı. Atabey Zorlu'ya şefkat beslemek istemiyordu. Karşısında duran adamla o çocuk aynı değildi. Karşısında duran adam, annesi için bir çocuk gibi içli içli kızın dizlerinde ağlayan o çocuk değildi. Zaten Bade'de artık onun acısını almak isteyen, onu teselli eden o aşık kız değildi. Bambaşka insanlardı artık onlar. Birbirinden uzak durmaları gereken iki farklı insan.

"Beni buraya niye getirdin Atabey? Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?" Az önceki anıların yerini, adama karşı öfkesiyle doldurmaya çalıştı.

"Hatırlıyor musun o günü.." diye ağırca konuştu Atabey. "Annem için ağlamıştım dizlerinde. Hep yanımda olacağını fısıldamıştın kulağıma. O kadar aptal bir çocuktum ki, inanmıştım Bade. Senin gitmeyeceğine inanmıştım." Alayla güldü.

Bade bu üstü kapalı suçlamalara artık dayanamayıp, "Giden sendin!" diye karşılık verdi adama.

"Senin yüzünden!" diye kükredi Atabey. "Senin yüzünden!" Koca iki adımda kadının yanına yaklaşıp, omuzlarını elleri arasına aldı. "Nasıl yaptın? Nasıl yaptın, nasıl? İki hafta! İki hafta önce ağlamıştım kollarında, iki hafta önce sığınmıştım sana! Nasıl içine sindi? Hiç mi için sızlamadı? Hiç mi ölmemden korkmadın?!" Adam delirmiş gibi sarsarken kadını bağırmaya devam ediyordu. Mavi gözleri dengesizce titriyordu, çoğunlukla alkolün etkisinde olduğu belliydi.

YAKALA BENİ (devam edecek)Where stories live. Discover now