"Bunu nasıl yaparsın!" diye ateş püskürdü oğlunun yüzüne "Azkaban'da çürümek mi istiyorsun! Derdin ne!? Tüm ailenin sonunu getireceksin!"

Cissy'nin asasından çıkan küçük kırmızı bir ışık sayesinde birbirlerinden ayrılıp koltuklara savruldular. Güzel kadın ona dönük şaşkın bakışlara aldırmadan asasını masanın üstüne bıraktı ve kocasının yanına geçti.

"Çok sesli konuşuyorsunuz ve bu başımı ağrıtıyor."

"Anne-

" İşareti neden gösterdin? " dedi kadın sakince.

" Ben.. " Draco sıkıntıyla nefes verdi. "Göstermedim bir şekilde.. Gördü işte."

"Aptal." diye söylendi Lucius kendi kendine.

"Ne zamandır biliyor?"

"Birkaç ay, sanırım."

"Ona güveniyor musun hayatım?"

Başını sallayarak onayladı genç adam.

"Potter veya başkasına söylemediğinden emin misin?"

"Söyleseydi çoktan ölmüştüm anne. Sence Dumbledore beni Hogwarts'ta barındırır mı?"

Anlayışla kafasını salladı kadın ve elini kocasının bacağına koydu onu sakinleştirmek ister gibi. "Bu kadar büyük bir sırrı saklayacak kadar oğlumuza değer veriyorsa.. Lucius belki de artık kabullenme vaktimiz gelmiştir."

Şakaklarına masaj yaparak kafasını arkaya yaslarken histerik bir kahkaha attı adam. "Ukala kızın tekiydi."

"O zaman iyi anlaşacaksınız." dedi Cissy gülerek.

Sarışın adamın tek kaşı havaya kalktı imalı halde. "Çok iyi anlaşırız. Kesin."

"Zaten uzun yıllardır tanışmayı bekliyordum." Narcissa heyecanlı gözlerle bakarken gülümsedi oğluna. "Cuma akşamı hep birlikte yemek yiyelim."

"Ne?"
"Ne!?"

İki sarışın da aynı tepkiyi verdiğinde göz devirdi güzel kadın. "Madem artık birlikteler. Oğlumun sevdiği kadınla tanışmak istiyorum."

"Onayladığımızı hatırlamıyorum Cissy."

"Bizden onay alma yaşını çoktan geçti."

Draco sessizce olup biteni izlerken içinde havai fişekler patlıyordu. Olayın bu kadar kısa sürede tatlıya bağlanacağını o bile kestirememişti.

"Ne yani şimdi? Gerçekten hep birlikte oturup yemek mi yiyeceğiz? Burada, evde. Sen, babam ve Herm-

"Oğlum algılama güçlüğü çektiğini bilmiyordum."

Draco gülerek ayağa kalkıp annesine sarıldı sıkıca "Seni seviyorum" diye fısıldadı gözleri kapanırken.

"Ben de seni seviyorum bir tanem."

"Ama.." diye geri çekildi genç adam babasına dönerek. "Ne olursa olsun senin sözünü çiğnemem. Baba eğer istemiyorsan -

"Git getir şu kızı da kurtulalım." dedi Lucius ellerini git der gibi sallayarak.

Draco çocuksu gülüşü ve içinde kopan çığlıklarla babasının boynuna atıldı. "Teşekkür ederim.." dedi kalbi gümbür gümbür çarparken. "Teşekkür ederim baba."

Lucius o anda bir şey fark etmişti. Oğlunun sımsıkı kolları ve yüzündeki gerçek gülümsemeye baktığında. Ömrü boyunca ilk defa onu sahiden mutlu edebilmişti. İlk defa kendini oğlunu gerçekten mutlu edebilen bir baba olarak gördüğünde, yüzündeki gülümsemeye engel olamadı.

Storm In Hogwarts // DramioneOnde histórias criam vida. Descubra agora