XXIV

8K 449 61
                                    


Birkaç gün sonra,Batın İstanbul'a geri dönmek zorunda kaldı. Annem ise benim mezuniyete kadar onların yanında kalmamı istedi. Okuldan izin almıştım. Yıl sonu balosuna kadar da evdeki özel hocalarla birlikte dersleri halledecektim. Batın'la ayrılmak çok zor olmuştu. Onu bırakmak istememiştim,ona o kadar alışmıştım ki...Babamı sorarsanız eğer,hastanede birkaç gün kaldıktan sonra taburcu edildi ve şu an durumu çok iyi.

Gece olunca yatağıma oturdum. Ders hakkında araştırma yapmak için bilgisayarı alıp önüme koydum. O sırada telefonum çaldı. Batın arıyordu. Gülümsedim. Heyecanla ayağa kalktım. Sevdiğim insanlarla konuşunca odayı tavaf etme gibi özelliklerim vardı. Bu daha çok Batın ile konuşunca oluyordu.

"Alo."

"Alo."

Gülümsedim.

"Nehir,şey..Ben,rahatsız etmedim değil mi?" Başımı iki yana salladım sanki görecekmiş gibi. Sonra kendime "aptal" der gibi ellerimi alnıma koydum.

"Hayır,saçmalama,yok,yani,neden rahatsız edesin ki? Aksine,beni araman hoşuma gitti."

Kıkırdama sesi duyduğumda gülüşünün tüm kıyılarından öpmek istedim.

"Nehir,görüntülü arayayım mı? Seni çok ö-özledim."

Gülümsedim. Şok geçirir gibi aynanın karşısına geçtim. İyi de çok çirkindim. Aslında fena değildim. Üzerimde beyaz salaş bir tişört,siyah bir eşofman ve bileğimde babamın hediye ettiği bileklik vardı. Kızlar anlar,saçımsa ev topuzuydu...

"Nehir?"dedi Batın. Ya Nehir aptalsın sen. Çocuk cevap bekliyor,sen gidip aynada kendine bakıyorsun. Delireceğim.

"H-ha pardon. Özür dilerim. Şeyy,olur aslında. Ben de seni özledim."dedim utancın verdiği kısık sesle.

"Arıyorum bilgisayardan güzelim. Orada seni daha net görebilirim."dedi gülümseyerek ve kapattı. Gülümsedim ve yatağa oturdum. Ben..Batınla...Gecenin bir vakti..Görüntülü konuşmak...Heyecandan ölmem için gayet iyi bir nedendi bence. Arayınca çıkan fotoğrafına baktım. Bu fotoğrafı alıp içime sokardım ki ben. Gülümsedim. Açtım. Bana baktı. Ona baktım. Ellerini yanağına koydu. Gülümsedi. Gülümsedim. Bir şey demedi,bir şey demedim. Sustum,sustu. Bakıştık. Konuşmadan en az yarım saat susmuştuk.

"Nasılsın?"

"İyiyim,tek sorun...Birazcık seni özlemiş olabilirim. Bu zamanlarda en büyük destekçim sen oldun sonuçta. Ve,her şey için yeniden teşekkür ederim Batın. Sen çok iyi birisin."

Gülümsedi. Başını yere eğdi.

"Bana yanında olduğum için teşekkür etmene gerek yok. Ben koşulsuz bir şekilde senin yanında olurum ve bunun karşılığında asla teşekkür almak istemiyorum. Sen benim için çok değerlisin Nehir. Ve bu değere iyi bakmam gerekiyor." Gülümsedim. Onun için değerli olmak...Batın,bana değer veriyordu. Birkaç ay önce buzdan duvarlar olan aramızdan şu an su sızmıyordu. Ve ben,çok mutluydum.

"Olsun,teşekkür ederim." Gülümsedi. Gülümsedim. Salak Nehir. Çocuk sana teşekkür etme diyor,sen teşekkür ediyorsun. Salaklıkta zirve yapmış,kupa kazanmıştım resmen.

"Basketbol nasıl gidiyor?"dedim.

Esnedi.

"Söylediğin iyi oldu. Bugün neredeyse sekiz saat basketbol oynadık. Yorgunluktan ölecektim."

Kaşlarımı çattım.

"Ya,sinsi Emrah sizi neden bu kadar yoruyor? Yemin ederim oraya gelip ağzını burnunu kırmak istiyorum o adamın."

Dediklerime kahkahayla güldüğünde yeniden bir utanç dalgası yaşadım.

S a l a k l a n d ı n ı z .

Ben tarafından...

"Sinsi Emrah demek?"

"E ama ne yapayım? Öyle değil mi? Neyse,koçunuz sonuçta. Mazaaallah ispikçilik gibi durumlar olmasın daaa. Öğrencilik hayatım kayar sonra."dedim Batın'a iğneleme yaparak.

"Bizden sır çıkar mı güzelim. Basket topum ve ben çok sadığız. Hem,beni bırak şimdi. Sen ne yapıyorsun? Dersleri nasıl hallediyorsun?"

Duvarımdaki notları gösterdim.

"Pazartesi,Salı,Çarşamba,Cumartesi özel dersle konuları hallediyorum. Öbür günlerde soru çözüyorum. Hallediyorum bir şekilde. Onun dışında annemin dizinin dibinde oturmaktan başka bir şey yapmıyorum..Yakın arkadaşlarım var,Naz ve Eray. Onlarla buluşuyoruz bazen. Öyle işte. Sıradan benim hayatım. Sonuçta herkesin sizin gibi hareketli hayatı yok Batın Bey."dedim gülümseyerek. Dediğime gülümsedi.

"Şeker Portakalı demek."dedi kitaplığıma bakarken.

"Hıhım. Okudun muu?"dedim gözlerimi kocaman açarak. Biri benimle aynı kitabı okuduğunda verdiğim tepki aynen bu oluyordu. Özellikle o kişi sevdiğim insanlarsa çok mutlu oluyordum.

"Okumaz olur muyum? Çok güzeldi."

Başımı salladım. Ardından yine sustuk. Birbirimizi izledik.

"Güzelim,eğer uyursam özür dilerim. İyi geceler şimdiden."dedi.

"Sorun değil,sonuçta uyurken seni izleyeceğim. Bu şereftir."dedim kahkalarla gülerek. O da güldü. Ardından yine sustuk. Birkaç dakika sonra Batın güzel gözlerini kapattığında onu izledim. Tamamen uykuya dalmıştı. En az bir saat oturup onu izledim. Size yemin ederim,hiç bu kadar güzel uyuyan birini görmemiştim. Aşığım ben bu çocuğa. Telefonumu elime aldım. Bir sürü fotoğrafını çektim. Gülümsedim. Ekrana elimi koydum.

"Yıldızlar kadar öpücük birtanem."

civcivliruyalar:Ne güzel uyuyorsundur şimdi kim bilir

civcivliruyalar:O kadar güzelsindir ki

civcivliruyalar:Eğer görseydim

civcivliruyalar:Emin ol bakmaya kıyamazdım.

civcivliruyalar:Seni uyurken izleyebilmek,saçlarına dokunabilmek,gözlerinden öpebilmek ne kadar güzel bir histir şimdi. Öyle midir sahiden? Bilmiyorum.

civcivliruyalar:Yıldızlar kadar öpücük birtanem,sayamayacağın kadar:')

civcivliruyalar:Civciv senin yanında değil belki ama minicik ruhu hep orada.

Yaaa,bu bölümü yazarken duygusal bir toptum...Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. Görüşmek üzere.

civciv | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin