XIII

9.9K 492 82
                                    


Yine sıradan bir okul gününün öğle teneffüsündeydik. Sınıftan çıkıp uzun süredir okumak istediğim kitabı bir süreliğine ödünç almak için kütüphaneye doğru yürüdüm. İçeri girdim ve tanıdık birkaç kişiye gülümsedim. Ardından raflar arasında yürümeye başladım. Gerçekten kendimi en iyi hissettiğim iki yer vardı. Biri Batın'ın omzu,diğeri kitap rafları...Gerçekten buydu. Böyle düşününce aklıma Batın gelmişti. Buruk bir şekilde gülümsedim. İki sene önce de bu kütüphaneye geldiğimde rafların orda durmuştu ve Franz Kafka okuyordu. Milenaya Mektuplar:') Ve ben bütün bir öğle teneffüsümü onu izleyerek geçirmiştim. Çok güzeldi yine,kitap okurkenki ağız hareketleri,ara sıra ellerini saçına götürüp düzeltmesi,hoşuna giden yerlerin altını fosforlu kalemle çizmesi ve bunu yaptıkça gülümsemesi...Batın,çok yakışıklıydı,okulun sayılı iyi tiplilerindendi evet. Ama beni hiçbir zaman ilgilendiren bu olmamıştı. Onun ruhu,benim ruhum,bizim ruhumuzun ortaklığı,okuduğumuz kitaplar,dinlediğimiz şarkılar...Ruhu ruhuma denkti. Ve ben bu olaya oldukça düşüyordum. Anılar gözümde birer birer film şeridi gibi geçerken aradığım kitabı sonunda bulmuştum. Franz Kafka,Milenaya Mektuplar. Dokundum kitaba..Rastgele bir sayfa açtım,ve o kalemle karşılaştım. Batın'ın kırmızı kalemle altını çizdiği yer...

"Yorgunum. Tek istediğim şey yüzümü kucağına koymak,başımın üstünde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak..."
Milenaya Mektuplar-Franz Kafka

Gözlerim doldu,gerçekten burukça gülümsedim. Çok güzeldi Batın,çok hem de. Bu cümleyi okuduğunda aklına kim geldiyse o kişi çok şanslıydı. Çok. O sırada yanımdaki biri elimdeki kitabı çekti.

"Milenaya Mektuplar ha...Sevdim bunu."

Kaşlarımı çattım. Bu kim be?

"Ne oluyor ya?"

Karşımdaki sarıya dönük saçlı ve yakışıklı sayılabilecek çocuk bana sırıttı.

"Yeni kız sensin demek...Hakkında çok konuşuluyor da,haberin olsun dedim. Batın'la şöyleler,böyleler gibisinden. Anlarsın ya."

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp bıkkın bir şekilde verdim. Ona döndüm.

"Kimsenin hakkımda ne konuştuğu umrumda bile değil. Kütüphanedeyiz ve kitabı elimden çekmeye hakkın yok. Ukala."

Gülümsedi.

"Gerçi haklılarmış ha. Yakından daha güzelsin."

Şok içinde ona baktım. Bu ne cesaretti ya?

"Bana bak,gerçekten aşırı sinirleniyorum şu an."

Elindeki kitabı bana geri verdi.

"Şşş,tamam tamam. Sakin ol kızım,tanışmak için geldim. Farkındayım,yaptığım şeyin öküzlük olduğunu. Ama beni tanısan seversin gerçekten."

Çocuğa baktım,gerçekten iyi birine benziyordu. Kafamı dağıtıp yeni biriyle neden tanışmayacaktım? İnsanlardan soyutlaşıp arkadaşsız kalmak beni mutlu mu edecekti? Saçmalıyordum.

"Hayatıma yeni insan alacak vaktim yok. Madem beni çok tanımak istiyorsun,adım Nehir."

Başını salladı.

"Görkem ben de. Memnun oldum."

"Güzel."

Gıcık bir şekilde rafa yaslanıp bana baktı.

"Sen pek memnun olmuşa benzemiyorsun."

Sinir bozukluğuyla güldüğümde onun da güldüğünü anladım.

"Memnun oldum demem mi gerekiyor illa ya? Çocuğa bak,sen gel kitabı pat diye elimden çek,sonra da memnun olmaya zorla. Ayıp yaptın be."

Birkaç saniye daha bana bakıp gülümsedi. Ardından ciddileşti.

civciv | textingWhere stories live. Discover now