33-''Baş başa''

11.4K 388 38
                                    

20 sayfalık upuzuuun ve çok güzel bir bölüm karşınızda. Artık her şey birbirine giriyor. Rüzgar ve Suyun geçmişi ise yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı. Gecikme için üzgünüm. Lütfen bu uzun bölüme uzun yorumlar atın. Beni aydınlatacak yorumlar atın. Sizleri çok seviyorum

İyi okumalar

‘’Hoş geldiniz çocuklar.’’ Dedi Asude anne akşam saatlerinde eve vardığımızda. Ona güzel bir şekilde gülümsedim ve hatta yeni aldığım kararlar doğrultusunda da gidip ona sarıldım. Aslında o kararları almasam bile yine de sarılırdım çünkü Asude anne bu eve geldiğimden berri bana çok iyi davranan insanlardan biriydi. Ve ben bu kadını elimde olmadan seviyordum.

‘’Hoş bulduk.’’ Dedim yanaklarını öperken. Arabadan valizlerimizi çıkarıp yanımıza gelen Rüzgar ondan beklenmeyecek bir şekilde annesini tek yanağından öpüp ‘’Hoş bulduk.’’ Dedikten sonra hızla eve girmişti. Biz şaşkınlıkla onun arkasından bakarken Asude anne ‘’Rüzgar beni öptü mü?’’ dediğinde bende ona baktım.

Yüzünde ki hüzünlü çehre içimi burkmuştu. Pislik Rüzgar ailesini ihmal ediyordu. Ve bunun farkında bile değildi. ‘’Sanırım.’’ Diye mırıldandıktan sonra hep beraber içeri girdik.

İçeri girdiğimizde Toprağı mutfaktan çıkarken gördüm. Beni görünce duraksadı. Gözlerime bakarken ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Olanları bilmeyen Asude annenin bu bakışları yakalayacağını zaten düşünmemiştim. Ama ben yakalamıştım işte.

Toprağın işini kolaylaştırmak adına gülümsedim ve o da biran durakladıktan sonra gülümsedi.

‘’Selam.’’ Dedim ve o da bu hareketime karşılık gelip kollarını boynuma doladı. Bende kendimi onun kollarına bıraktıktan sonra benden uzaklaştı ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Onu teskin eden bir şekilde gözlerimi kırpıştırdıktan sonra bana inandı ve geri çekildi.

‘’Çocuklar uyudu mu?’’ dedim. Yolda Rüzgarla gelirken aklım aslında onlardaydı. Yani diğer konulardan zamanım kaldığı kadar onlarda demek istedim.

‘’Evet, geleceğinizi duyduklarında sevindiler ama beklemeye dayanamadılar.’’ Dedi Toprak. Gülümsedim ve ‘’Ben bir onlara bakayım. Çok özledim.’’ Dedikten sonra onlar dağılırken bende merdivenleri çıkıp onların odasına yöneldim.

Kapıyı sessizce aralayıp Ateşin tek kişilik yatağının dönüştürüldüğü büyük çift kişilik yatakta derin bir şekilde uyuyan meleklerin yanına ilerledim. Üstlerini örttükten sonra yavaşça yanlarına oturdum ve ikisinin de yanaklarına birer tane öpücük kondurmaktan kendimi alamadım.

Melek gibi uyuyorlardı.

Umutun yüzündeki gülümseme ilk tanıdığım Umutun yüzündeki o korkuyu, çaresizliği silmişti. Ateşin gülümsemesi ise artık her daim yanında olacak, ona destek çıkacak ve ömür boyu birlikte büyüye bileceği bir kardeş bulmanın verdiği bir huzur vardı.

Ömür boyu diyorum çünkü Rüzgarın bana orada yaptığı diğer bir sürpriz bu olmuştu. Umut artık Ömer babanın oğluydu. Dördüncü çocuğu. Tüm işlemler halledilmişti. Zaten bir engel çıksa da bu dağ gibi adamların halledemeyeceği pek bir şey olduğunu sanmıyordum. Bu haberi duyduğumda elimde olmadan ağlamıştım ve bu Rüzgara alay konusu olmuştu. Bu duyguyu bilemezdi. Bunu yaşamayan kimse bilemezdi ki. Yine de belli etmedim. Sadece gülümsedim.

Ateş kıpırdanınca artık gitme vaktimin geldiğini anladım ve yavaşça kalkıp tekrar onları öptükten sonra arkamı dönüp kendi odamın yolunu tuttum.

SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin