|13| Sabah Kahvesi

En başından başla
                                    

***

Pansy kütüphanenin kare tahta masalarından birinde, sol kolu kıvrılıp başına yastık olmuş, sağ kolu ise ok gibi dümdüz halde uyukluyordu.

Kısa düz saçları yüzüne dağılmış, ince siyah kaşları çatık ve koyu renk dudakları hafif aralıktı.

" Parkinson?"

Hermione dersin başlamasına birkaç dakika varken, sınıfa gitmek ve kızı uyandırmak arasında kalmıştı.

Elindeki kitaptaki sayfaların köşelerini tırnaklayarak hasar verirken kararsızca bir kez daha seslendi. "Parkinson?" dedi koluna dokunarak.

Dokunuşun etkisiyle kız yerinden sıçrarken saçları darmadağın halde yüzünü kapattı. "Hı?" dedi uykulu bakışlarla.

Hermione ne demesi gerektiği hakkında biraz düşündü ama bir şey bulamadı. "Şey, iyi misin?"

Genç kız siyah saçlarını ve dağılmış gömleğini düzeltirken kızarmış gözlerini zar zor açıyordu. "İyiyim Granger, uyuyakalmışım." dedi kıza bakmadan.

Birkaç saniye sonra hala başında dikilen Gryffindor kızına dikti gözlerini soru sorar gibi.

" Şey, eğer ko- Neyse ben derse geçeyim." ani karar değişikliğiyle masadan uzaklaşacaktı ki

Pansy kırpıştırdığı gözleri ve havaya kaşlarıyla kıza döndü. "Granger?" Draco eğer kıza söylediysen seni öldürürüm sarı yılan.!

"Efendim?"

"Draco'yla hiç konuştun mu? Dünden beri?" sorgulayıcı koyu gözler Granger'ın üstünde geziyordu.

Hermione stresle alt dudağını ısırırken olumlu anlamda kafasını salladı.

"Siktir!" diye dişlerinin arasından fısıldadı genç kız masaya dönerken.

"Parkinson bak-

"Neyse sus." dedi kız etraftaki kalabalığı gösterirken.

Hermione ağzına hayali bir fermuar çektiğinde Pansy huysuzca gülümsedi.

"Kahve içelim mi?" bu fikir birden bire ayağa kalkan güzel slytherin kızından çıktı.

"Nası-Şimdi mi?"

"Evet. Sabah kahvesi hem uykudan ayılmış oluruz."

"Parkinson ders başl-

" Ooff! "diye içini çekerek böldü kızın sözünü ve koluna girip Granger'ı kapıya doğru sürüklemeye başladı. "Hermione," dedi kıza dönüp "Benim yanımdayken derslerden bahsetmeyi bırakman gerek. Alerjim olduğunu hatırlıyorsundur."

***

Birkaç saat sonra iki genç kız bahçeye atılmış eski kahverengi tahta masalardan birinde, bitmiş kahve bardakları hala ellerinde sohbet ediyorlardı.

"Hogwarts express'inden inip okula gelene kadar, birbirimizin her şeyini öğrenmiştik." dedi Pansy gülerek. "Seçmen şapka seni Gryffindor'a yerleştirmezse diye korkup ona büyü yapmak istedin."

"Şşh!" dedi Hermione kıkırdamasını kesmeden. "Ama yapmadım."

"Okuldan atılmaktan korkmasan yapacağından emindim." siyaha yakın gözler kahverengi kıvırcık saçlarda gezindi. "Çok garip." dedi birden Pansy durgunlaşıp.

"Nedir garip olan?"

"Birinci sınıfta en yakın arkadaşım sen olacaksın diye düşünüyordum. Ama Malfoy-Potter kavgaları yüzünden biz de ayrı kaldık."

"Doğru.." dedi Hermione kazağının bilek kısmıyla oynarken. "Neden uzaklaştık ben de anlamadım. Keşke böyle geçmeseydi yıllar."

"Keşke.." Pansy elindeki bardağı kenara itti. "Onlar yüzünden ayrı kaldık şimdi yine onlar sayesinde bir araya gelebildik. Ben-" Derin bir nefes aldı "Draco'nun sana anlatabileceğini hiç düşünmemiştim."

Hermione gerginliğini gizlemeye çalışırken ince parmaklarıyla masada ritim tutuyordu. "Merak etme Pansy ben kimseye-

"Hala ondan hoşlanıyor musun Hermione?" siyah kaşı havada merakla sordu genç kız.

"Pans-

"İtiraz etme. Birinci sınıftayken sana şey dediğinde.. Günlerce ağlamıştın."

"Bulanık."diye tamamladı kızın cümlesindeki eksikliği.

"Kelime değil, söyleyenin Draco olmasıydı ağlatan. Değil mi?"

"Çocuktum."

"O da çocuktu.." dedi Pansy yatıştırıcı bir sesle. "Artık farklı bunu görüyorsun değil mi Hermione?"

Genç kız hafifçe kafasını salladı. "Bana karşı daha..iyi."

Slytherin kızı başını arkaya atıp uyuşmuş boynuna masaj yaptı. Siyah kısa saçları geriye düştü. "Hermione.." dedi iç çekerek. ''Aptal olma. Sana böylesi bir sırrını açacak kadar güveniyor. Bunun anlamını biliyorsun."

"Bana güvenmesi aşık olduğunu göstermez Pansy."

Genç kız masaya dayadığı dirsekleri eşliğinde ağrıyormuş gibi alnını tuttu. "Yıllar aptallığından hiçbir şey götürmemiş Granger."

"Sen de hala hatırladığım gibisin, fazla patavatsız." dedi Hermione imalı gülüşle.

Pansy dudak büzüp boynunu büktü. "Teşekkür ederim."

Kısa bir gülüşmeden sonra "Seninle konuşmayı gerçekten özlemişim Pansy, her zaman istesem de yanına gelmeye hep çekindim."

"Ben de seni özlemişim.." elini Gryffindor kızının omzuna koydu dostça. "Ve sırlarımızı koruduğun için teşekkür ederim Hermione."

Storm In Hogwarts // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin