Onların gerçekte annem ve babam olmadığını bilmek daha kötü bir yıkım getirmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Onların gerçekte annem ve babam olmadığını bilmek daha kötü bir yıkım getirmişti. Başımı yerden kaldırmayıp başımı toprağa yasladım. Avucumdaki tohumu fırlattım. Göğsümün ortasında yanan yangını çığlıklarımla hafifletmek istesem de olmuyordu. Yangın tüm hücrelerimi yakıyordu.

Omuzlarım üzerinden kayan elbisemin yakalarını kavrayıp düzelten sıcak eli hissetsem bile başımı yerden kaldırmadım. Dudakları defalarca tenimi öpüp sırtımı sıvazlayıp saçlarımı okşadı.

''Neden ben,'' diye fısıldadım. ''Onca kişi arasında neden ben seçildim.''

Başımı kaldırmak için elleri yanaklarımı kavrayınca sertçe bileklerinden tutup bana dokunamaması için ittim. ''Dokunma bana!''

''Hel,'' dedi durgun bir sesle. ''Böyle acı çekmene dayanamıyorum.''

Başımı yerden kaldırıp acı bir şekilde gülüp kahkaha atmaya başladım. Karşımda bana bakan adamın omzuna vurdum.

''Ben bir ağacım,'' dedim alayla. ''Küçük bir tohumdan doğan bir ağaç kadın.''

Gözlerinde ki acıyı aldırmadan gözyaşlarımın arasında gülmeye devam ettim. ''Ağaçtan doğan bir kadına aşık olmak tuhaf değil mi?''

Gözlerini yumup açtı. Gözlerinde ki acı ifadenin yerini öfke aldı.

''Değil,'' dedi sertçe. ''Ne olduğun umurumda bile değil Hel. Hafızanı kaybetmen içinde var olan güçlü kadını yok ettiğin anlamına gelmiyor.''

Parmağımı kaldırıp devam etmemesi için salladım. ''Küçük bir ayrıntıyı atladın. Sadece kadın değil, ağaçtan bir kadınım. Üstelik yüzümün bir kenarının ölü olduğunu da unutmayalım.''

Soğuk bir şekilde bedenimi süzdükten sonra eğilip omuzlarımı kavradı. Sırtımı toprak zemine yaslayıp şaşkınlığımı aldırmadan üzerime tırmandı. Onu iteceğim sırada kollarımı başımı üzerine sabitledi. Zindan karası gözleri kararıp alnını alnıma yasladı.

''Bir ağaç kadın olman umurumda bile değil,'' dedi dudaklarıma doğru sıcak nefesini çarparken. ''Bedenin altımda kıvranırken bir ağaç değil bir kadın olduğunu hissediyorum.''

Gözyaşlarım durmuş, şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bunu aldırmayıp dudaklarını yanağıma tüy dokunuşlarıyla dokundurdu. ''Bir ağaç olduğunu söylüyorsun,'' dedi keskin bir sesle. ''O zaman bunu bir ağaca yapabilir miyim? ''

Cevap vererek gücü kendimde bulamadığımdan yanağımda gezinen dudakları gülümsedi. ''Hemen sağımızda duran ağaca bunları yapmaya kalkışsam yapraklarının senin gibi titreyebileceğini sanmıyorum."

Utanmamı sağlayan sözlerine devam etti. "Senin vücudunun rüzgârı benim. Tenini sadece ben titretebilir, nefesini sadece ben kesebilirim."

Ne söylediğini kavramam geç olmuştu. Altında yatan edepsizliği aldırmadan başımı çekip kararan gözlerine baktım. ''Benim anlatmak istediğim konu çok farklı,'' dedim şaşkın bir sesle. ''Sen ise bel altından edepsizliğe çekiyorsun.''

YERALTI CEHENNEMİWhere stories live. Discover now