N

581 60 223
                                    

Yeni bir hayat kurmak...

Kulağa ne kadar da basit geliyordu. Calum'ı bırakıp ailemin yanına, gerçekten sevildiğim ve onun için karşıma aldığım tüm bu insanların yanına geri dönmek bana da çok basit gelmişti. Bunun sonunda ikimizin de mutlu olacağını düşünmüştüm. Bilemiyordum, belki de o öyleydi; hayatında onu mutlu edebilecek, benim yerime geçen bir kadın vardı artık. Benim onu bir zamanlar bir başkası tarafından kırıldığında teselli ettiğim gibi teselli edebilecek bir kadın. Bu düşünce birkaç gün önce canımı yakıyordu çünkü tüm bu insanlara sahip olsam da tutabileceğim tek insanı kaybetmiştim, elimden öylece kayıp gitmesine izin vermiştim; tıpkı onun bunu bildiği halde beni yalnız bırakması gibi. Sorun değildi çünkü artık tutunabileceğim, yerine koyabileceğim birisi vardı.

Hamilelik testine bakarken hayatımda daha önce hiç bu kadar karmaşık duygular içerisinde olmadığımı düşünüyordum. Deli gibi heyecanlı, mutlu; korkmuş ve üzgündüm. İlk defa ne yapacağımı bu kadar bilmiyordum. Gözyaşlarım akarken gülümsüyordum.

O geceden sonra kendimi toparlama kararı almıştım çünkü Calum bunu yapabilmişti, -belki hiç üzülmemişti bile- benim yapmamak içi hiçbir sebebim yoktu. Önce iyi bir uyku çekip sabah, günler sonra ilk defa aşağı hep birlikte kahvaltı etmek için inmiştim. Mason eski bir avukattı, kahvaltı ederken biraz onunla sohbet etmiş, ne yapmam gerektiğini sormuştum. Ardından, kızların hepsini arayıp buluşmak istediğimi ve döndüğümü söylemiştim. Beklediğimin aksine hepsi bundan çok memnun olmuşlardı, hiçbiri bana artık kırgın olmadığını söylemişti. Kendimi iyi hissetmiştim. Eve dönüş yolunda başım dönene kadar. Tüm bu hislerimin psikolojik olduğunu düşünürken bir anda, bu kadar mutluyken normal olmadığını sonunda idrak edebilmiştim. İçimden bir ses hamilelik testi alıp denememi söylediğinde ise onu dinlemiştim. Buna cesaret etmek benim için çok zor olmuştu çünkü yalnızdım, Calum yoktu. O an aklıma Calum ile konuştuklarımız geldi...

Flashback

Gözyaşları içinde uykumdan uyandığımda beni anında saran, güvenli kolları hissettim. Bir yandan saçlarımı okşarken bir yandan iyi olduğumu fısıldıyordu kulağıma. Bir süre kollarında öylece ağladım. Uzaklaştığımda bana baktı ve gözyaşlarımı koca parmaklarıyla sildikten sonra "Ne gördün bebeğim?" diye fısıldadı. Calum'a bugüne kadar çok şey anlatmıştım, neredeyse benim hakkımda her şeyi biliyordu. Az önce gördüğüm ve deli gibi korktuğum şey dışında.

"Önemli bir şey değil." diye mırıldandım bakışlarımı kaçırıp burnumu çekerken.

"Eris." dedi ona bakmam için zorlarken. "Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun." Biliyordum ama bunu neden anlatmadığımı bilmiyordum.

"Rüyamda bir çocuğum vardı." dediğimde başını hafifçe devam etmem için salladı. "Bana neden babasının yanında olmadığını sordu, onu terk ettiğini söyleyemedim." Calum, ailemin küçük yaşta ayrıldığını ve babamla görüşmediğimi ve bu konuda çok konuşmayı sevmediğimi biliyordum. Derin bir nefes almaya çalıştım. "Eğer bir gün ayrılırsak.." diyordum ki kaşlarını çatarak bana baktı. "Eris, böyle bir şey olmayacak. Sana aşığım." Tekrar ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Yine de bana söz ver Calum, harika bir baba olacağını biliyorum; eğer bir gün ayrılırsak, ne olursa olsun bebeğimizin yanında olacaksın." Öyleydi, en başından beri Calum'ın mükemmel bir baba olacağını düşünüyordum. Şefkatliydi, eğlenceliydi, sorumluluk sahibiydi.

"Söz veriyorum." diye mırıldandı.

Flashback son

Aradan bir hafta geçmişti, hamilelik testi yapıp emin olmak için hastaneye giderek kan tahlili yaptırmamın üstünden tam bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında ne yapacağımı düşünmüş ve karar vermiş; kimseye hiçbir şey söylememiştim.

Telefonum elimde bir şekilde aramanın gelmesini beklerken odada bir o yana bir bu yana gidip geliyordum. Telefon çaldığında heyecanla aramayı yanıtladım. "Eris hanım, ben doktor Ally."

"Evet sizi dinliyorum." Bir o yana bir bu yana yürümeyi kesmiş, nefesimi tutmuş bir şekilde duyacağım cevaba kendimi hazırlamaya çalıştım.

"Sonucunuz pozitif, tebrik ederim."

Calum

Günler sonra kendi evimdeydi. Eris gittiğinden beri buraya gelecek cesaretim olmamıştı. Sanki daha önce hissettiğim gibi yalnız hissedecektim, sanki bu eve sıcaklık veren şey Eris'in varlığıydı. Kafamda düşüncelerle mutfaktan bir viski şişesi alıp kendimi koltuğa attım. Eris gideli neredeyse iki hafta oluyordu, iki lanet hafta... Artık nasıl gitmesine izin verdiğime inanamıyordum. Nasıl tüm bu kadar şeyden sonra onsuz yapabileceğimi düşünmüştüm ki? Aptalın tekiydim. Nia, onun verdiği sıcaklığı, sevgiyi, mutluluğu ve huzuru bana veremiyordu. Verebileceğini düşünmüştüm, beni gerçekten sevdiğini. Ama öyle olduğunu anlamıştım. Onu gerçekten sevmediğimi de. Arkadaşlarımın hiçbiriyle görüşmüyor, Nia ile sürekli kavga ediyor ve sonra sevişip bir şeylerin düzelmesini bekliyorduk. Birbirimizden beklentilerimiz farklıydı. O, insanlara gösterebileceği bir sevgili istiyordu; bense kendimi gösterebileceğim ve beni tüm bunlarla kabul edebilecek birini. Bunu fark etmek için biraz geç kalmam ve çokça insan kaybetmem gerekmişti. Karmamı yaşıyordum.

Viskinin kapağını açıp bir kenara fırlattıktan sonra kafama diktim. Boktan şeyler yapan ve her şeyi eline yüzüne bulaştıran boktan adamın tekiydim. Beni böyle kabul eden, hatta düzeltmiş insanı ise kaybetmiştim.

Eris'i düşündüm; onu ilk gördüğüm anı, ona evlenme teklifi edene kadar geçen tüm o süreyi, benim için yaptıklarını, evlenme teklifi ettiğim geceyi... Pembe, omuzlarına dökülen saçlarını, bana en başından beri hayran bir şekilde bakan gözlerini, söylediğim en ufak şeyde kızarmasını, gülüşünü; bana huzur veren sesini ve en önemlisi beni sarmalamak için her an yanımda oluşunu... O benim için her zaman fazlaydı, bense ona yetememekten korkan bir adam.

Viski şişesini tekrar kafama dikerken gözlerimin yandığını hissediyordum ama bundan öte pişmanlığı hissediyordum, iliklerime kadar. Onu tüketmiştim, kalması için hiçbir sebep bırakmayana kadar. Canının yanışını izlemiş ama hiçbir şey yapmamıştım. Şimdi ise öylece oturmuş, onu arayıp geri dönmesi için yalvarmak istiyordum. Ama bunu hangi yüzle yapacaktım?

Ardı arkası kesilmeyen birkaç yudum daha aldıktan sonra şişeyi sertçe masaya bıraktım ve telefonu cebimden çıkardım. Onu arayacaktım çünkü ona ihtiyacım vardı. Ezbere bildiğim numarasını tuşlayıp aradıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm. İlk çalışta açmıştı, ah teşekkürler tanrım.

"Calum?" diye mırıldandı sorarcasına.

"İkinci bir şansım olabilir mi? Seninle başka bir hayata başlayabilir miyim?"

"Calum, kapıyı aç."

Bir yandan gözyaşlarımı tutamıyor, bir yandan bunu sonunda yaptığıma inanamayarak heyecandan yerimde duramıyorum.
Çok fazla konuşamayacağım, sadece bu fikri yazabilmem için bana ilham verdiğiniz için teşekkürler *gözyaşlarını siler*

Rien N'est Eternel •Cth•Where stories live. Discover now