"Dur dur. İn aşağı koca bebek. Geç içeri de anlat bu mutluluğunun sebebini. Tüm mahalleyi ayağa kaldırdın zaten. Yarın şikayete gelirler."

Taehyung NamJoonun omuzuna cilveli bir şekilde yumruk geçirdi.

"Şikayete değil düğünüme gelsinler!"

Ardından hemen ağzını kapamıştı.

"Tanrım, neler söylüyorum ben böyle."

Arkasında ağzı bir karış açık olan NamJoonu bırakıp salona geçmişti. Karşısındakilere 32 diş gülümseyip kendini tekli koltuğa attı. Jimine bile gülümsemiş olması salondakileri endişelendirmişti.

"Sarhoş mu bu?"

YoonGi göz ucuyla Taehyungu süzüyordu. Taehyung sorusunu duymuş, ona döndürmüştü bakışlarını.

"Aşk sarhoşuyum ben Hyung. Ah ah!"

Ardından seslice bir kahkaha patlatmıştı.

"Sessiz ol aşağıdaki teyze gelirse seni veririm eline haberin olsun."

"Ver Joonie ver! Ver beni! Ama SeokJine ver."

Hemen arkasından bir kez daha kahkaha atınca bu sefer NamJoonun eli devreye girmişti. Ağzını sıkı sıkı kapatıp gözleriyle onu tehdit etmiş, onay alınca tekrar ellerini çekmişti.

"Şimdi sessizce anlat Taehyung."

Taehyung kafasını sallayıp ona dikkatlice bakan NamJoon, YoonGi, Hoseok ve JiMin dörtlüsüne döndü. Birazcık utanıyordu ama arkadaşlarıyla en özel anını paylaşmak istiyordu.

"Şey... SeokJin bana sevgilim dedi. Bir de buramdan öptü." diyip eliyle dudağının kenarını gösterdi.

"Amanın! Sen ne yaptın Taehyung?"

Hoseok endişelenmişti. Arkadaşının düzgün bir tepki vermemiş olmasından oldukça korkuyordu.

"Bir şey yapamadım. Camdan aşağı atladım. Kaçtım."

Hepsi birden kahkaha atmıştı. JiMin bile çaktırmadan gülmüştü. Taehyung yaptığı tuhaf davranışı fark etse de gülümsemesine engel olamamıştı. Çünkü ilk defa bu kadar mutlu ve özel hissediyordu.

-
Taehyung o gece NamJoonun evinde kalmıştı. Haftalardır doğru düzgün uyuyamayan çocuk bu gece deliksiz bir uyku çekmişti. Onu uykusundan uyandıran ise susmak bilmeyen telefon sesiydi.

Cebinde titreşen telefonu çıkardı. Arayan kişiyi görünce gülen suratı birazcık solmuştu ama önemsemeden telefonu kulağına götürdü.

"JungKook?"

"Günaydın, sevgilim."

Taehyung duyduğu tanıdık sesle ufak bir çığlık atıp hemen ardından ağzını eliyle sıkıca kapadı.

"S-sevgilim mi g-günaydın?"

SeokJin sesinden dolayı yeni uyandığını anlamıştı. Saçmalamasını da buna veriyordu.

"Haha Taehyung, ne diyorsun?"

"B-ben şey... Imm beni şey çağırıyor. Kapatmalıyım sanırım!"

"Hey dur! Eğer benden kaçmaya devam edeceksen dün söylediklerimi geri alacağım Bay Kim."

Taehyung şaşkınlıkla açılan ağzına engel olamadı.

"Ne?! Bay Kim mi? Ne yani ben senin soyadını mı alıyorum şuan?! İnanmıyorum yoksa bu bir... Yoksa bu bir teklif mi?!"

Taehyung ayağa kalkıp dans etmeye başlamıştı. Dün ağzından kaçırdığı şeylerin gerçek olabileceği ihtimali onu oldukça mutlu etmişti. Şiş ayağına inat dansına devam etti.

"Ne teklifi? Taehyung unuttun mu senin soy adın Kim. Bu yüzden sana bay Kim dedim. Neden bu kadar şaşırdın ki?"

Taehyung utançla dansını durdurmuş, kendini yatağa atmıştı. Heyecanlandığı zaman her zaman saçmalardı fakat bu biraz fazla olmuştu. Yerin dibine girmek istiyordu. Mümkünse bir süre de oradan çıkmak istemiyordu. Neyse ki SeokJin ima ettiği şeyi anlamamıştı ya da anlamamazlıktan geliyordu. Birinci seçeceğin olmasını diledi.

"Öhöm... Biliyorum tabii. Soy adımı tabii biliyorum. Ya ben dünün etkisinde kalmışım sanırım o yüzden saçmalıyorum. Hem Tanrı aşkına o söylediklerini nasıl geri almayı düşünebilirsin?! Ağzından çıktı bir kere asla geri alamazsın, vermem."

SeokJin kıkırdadı.

"Sevdin yani?"

"Sevmek mi? Resmen eridim ulan. Tüm gece sarhoş gibiydim. Hem sana kaç kere dedim aniden öyle şeyler söyleme, yapma diye? Tabi yap. Yapma demiyorum ama böyle aniden olunca kendimi kaybediyorum."

"Fark ettim onu. Dün yüzüme bile bakmadan gittin Taehyung. Neredeyse beni reddettiğini düşünecektim."

Taehyung görmeyeceğini bilse de hızlıca kafasını salladı.

"Heyecandan oldu yahu. Zaten camdan inerken de düşmüşüm. Daha yeni şişliğini fark ettim."

SeokJin endişelenmişti. Onun yüzünden Taehyunga bir şey olmasını asla istemiyordu.

"Kötü bir şey yok değil mi? Doktora gitmelisin sanırım. Çok ağrıyor mu?"

"Ay şapşal, sen beni merak mı ediyorsun?"

"Her saniye hem de."

"Ama sen böyle şeyler söylersen ben ne yapacağım? Ah şapşalsın sen."

"Bu şapşal adamın yanına gelmeyi düşünüyorsundur umarım. Dün yarım kalan öpücüğümüzü tamamlarız!"

Taehyung sesli bir 'hih!' sesi çıkarmış artından yorganı kafasına çekmişti.

"SeokJin deme şöyle şeyler! Kapat kapat geleceğim ben birazdan. Ayrıca JungKooktan aradığın da gözümden kaçmadı. Gelince tribimi atarım. Uzak dur ondan tamam mı? Aranıza en az 15 metre mesafe koyun! Hadi öptüm!"

KOMOREBI |TAEJIN|Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz