28. Bölüm

2.8K 303 193
                                    

     MiraTalhak
     GuVeRtE-KuSu
    mevlutugba
    ssimurgellaa
    gecemavisixx00
    kimseyeetmemsikayet
    aleyna_dgdlnn
   pittypitt
     ZeynepKalyon9

     Bu güne dek, yanımda olmuş, okumuş, eleştirmiş, beni güzelleştirmiş insanlara ithaf olsun bu bölüm. Unuttuğum varsa affola. Çok ama çok teşekkür ederim, ayrı ayrı hepinizi tanıdığım için çok mutlu oldum. Hatırımda olduğunuzu bilin istedim. İyi ki. ❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

       _____-------____--------____-------____
   

       Mahir'in evine, iki virane olarak geldiler. Mai'nin kafasında onlarca soru, onlarca çıkmaz sokak vardı. Ne geçtikleri evleri farketti, ne sokakları. Dükkanlarına yirmibeş dakika uzaklıktaydı Mahir'in evi. Mahir'in gönlü kırıktı, onu bu sebeple, bu eve getirmek aklının ucundan dahi geçmemişti. Gerçi evine gelmesi bile, yoktu onun fikrinde. Ne yanına, ne rutubetli evine yakıştırmamıştı kızı.

   Şimdi ne yapacaklarını ikisi de bilmiyorlardı. Mahir, önce bahçe kapısını, sonra evinin kapısını açtı. Bu dönemde erkeklerin vazgeçilmezi olan, mantar topuklu kundurusanı dışarı da çıkartıp, kapıya yaslanarak kızın ürkekçe içeri geçmesini bekledi. Kız, elleri, bacakları titreyerek ve ağlamamak için kendini tutarak, zoraki girdi eve. Mahir hemen salonun ışığını yaktı, kapıyı kapatıp.

    Mai elinde ki çantasını, koynuna sarmış sımsıkı tutuyordu iki eliyle. Başını önüne eğmiş, konuşacak olsa ağlayacak gibiydi. Yabancı birine sığınmak, o son sözlerinin beyninde dönüşü. Nasıl tanımadığı birinin karısı olurdu, nasıl birinin hayatını karartırdı. Başına gelenleri aklı almıyordu. Mahir, kızın düşüncelerini  anlamışcasına konuşmaya başladı,
"Mai, sen istersen yıkan, ben de bir şeyler alayım yiyecek. Evde çok durduğum yok, ondan. Kahvaltı yapar, işe giderim zaten. Dükkanı ben açarım bugün. Bir, iki saate gelirim." dedi, çekinerek ve kız vebalıymış gibi odanın bir ucundan bakarak.

    Aslında Mahir bu evde hiç kahvaltı yapmamıştı. Sadece çay demler, sigarası ve hayalleri ile karanlıkta oturur ve sızıp kalırdı. Arada, karşı komşusu Nebahat teyzesi gelir, gömlek ve pantolonlarını alıp yıkar, ütüleyip getirirdi. O kadardı Mahir'in hayatı, yokluk, yoksunluk ile geçen silik bir ömür. Kumaş pantolonunun, yıpranmış kemerine koydu ellerini, sıkıntı ile. Gördüğü kızın, beter hali ile işe koyuldu ve ardından, güğüme mutfaktan su doldurup, tüpe koydu kız yıkansın diye.

   Mai'nin yanına varıp,
"Elindekileri, çekyata bırak. Suyu koydum, ısınınca alır yıkanırsın. Gel banyoyu göstereyim." deyip kızın hareket etmesini bekledi. Mai, gözünden akan bir kaç damla yaş ile mahzun baktı adama. Bu kadar aciz kalmak ona göre değildi elbet. Bu güne kadar acı diye adlettiği şeylerin meğer, toz tanesi olduğunu farketti. Düştüm, dediği yerlerin meğer, yaylı yatak olduğunu farketti. Düşmek meğer muhtaç olmakmış dedi kendine.

   Elindekileri usulca bırakıp, kırık yüreği ile takip etti Mahir'i. Salonun sol tarafında buzdan camı olan, içi betondan küçük banyoya baktı. Yerde bir banyo kovası ve duvara çakılmış çivi üzerinde, çaputtan lifi gördü. Bir tabure ve üstünde ki sabuna baktı sonra. Boydan uzun ama eni küçük banyonun, kapısının arkasında alaturka tuvalet vardı. Tuvaletin yanında el yıkamak için, küçük bir el teknesi vardı. Bahçeye açılan ve tavanda bulunan küçük bir, camı vardı.

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now