26. Bölüm

2.7K 331 197
                                    

   MiraTalhak
Yakamoz4246
piremses_122
esbr123

   Merhabalar, bu bölüm ithafım desteklediğim yazarlara oldu. Zahmet olmaz ise, sizler de bir şans verin lütfen. Şimdiden teşekkür ederim. ❤️
      _______________--------_______________

        Mahir tüm iç çatışmasıyla dururken, Ekrem'i bol bol yad etti. İyileşir mi, dedi. Sever mi dedi. Çokça dualar, çokça şükürler etti. Altı aydır gözünün önünde ki kıza, kapılıp gitmişti. İç hesabı Mai'yi yanına yakıştırmadı, içi Mahir'e kızdı.

    Mai, beş günü hastanede geçirdi. Fazla kişiye cinayet planı uyguladı içinde, sonra tövbeledi. Yaşlı ve muhteşem doktor Yalçın bey ise bir an onu yalnız bırakmadı. Mahalleli geldi, Mai kovdu. Hatta, hastanede ki üçüncü gününde Hasan yanına gelip,
"Kızım, dükkanını onaralım, bir kaç kadın gelsin, bende kalsın dedi. Gel kalma burada, sahip çıkarız sana biz." dedi.

   Mai duyduğu şey ile öfkelenip,
"Şimdi kızın mı oldum, Hasan amca? Hani namussuzdum ben? Utanıp kovmaya çalışmadınız mı bizi? Evden attınız, aç mıyız, öldük mü? Bir kez sordunuz mu da şimdi bana kızım mı diyorsun gerçekten? " Hasan, donup kalmış ve neye uğradığını şaşırmıştı. Haklıydı kız ama nereden dönerlerse kardı. Mai'yi o halde kendisi bulmuştu. Nasıl vicdanı, vicdanları sızlamazdı.

  Mai zehirli sözleriyle devam etti,
"Önce Mahir'e yamamaya çalıştınız, hepiniz. Sonra başkalarına, kendi adıma hepinizden nefret ediyorum. Yaşına saygım var Hasan amca. Ne olur daha fazla konuşturma beni! Kimse, hiç kimse yerde ki kanıma dahi dokunmayacak. Kendim hallederim ben, kimse gelmesin. Özellikle o Mahir, sakın görmesin gözüm onu. Bu sefer, öldürürüm onu!" Hasan, daha fazla dayanamadı duyduklarına. Mai,
" Seninle, sırf beni duyup yardıma geldiğin için konuştum ama bu kadar. Kefaretimi zaten ödemiştim. İyi niyetimle! Hoşçakal Hasan amca" dedi.

   Hasan ise duydukları ile, utanmanın farklı renklerini yaşadı o anlarda. İnsanlığını sorguladı, kendine acıdı. Halbuki bu kız ne kadar gururlu ve onurluydu. Bir şey diyemeden çıktı yanından Mai'nin, zaten diyecek lafı yoktu. Kapıda bekleyen Mahir'in yanına vardı. Zira Mahir her gün buradaydı. Biraz toparlanıp konuşmaya başladı.
"Mahir, oğlum gidelim. Çocuk haklı, başına ne geldiyse bizim yüzümüzden oldu. Hele ki ben." dediği an Mahir ne demek istediğini sordu, sıkıntılı haliyle.

  Hasan, üzgünce baktı oğluna. Daha ilk bulduğu o çocuktu, Mahir gözünde. Oğluydu onun. Yalnız olmasını istemediği, yuvası, çocukları, seveni olsun diye yıllarca büyüttüğü, işlediği, didindiği Mahir'i. Bu bakışları oğlunun gözlerinde görmeyi, ölmeye tercih ettiği Mahir'i. Saklayamazdı artık gerçekleri ondan. Dışarıya çıktılar, hastahane bahçesinde bir banka oturdu, onu yanına çağırarak.

  Konuşmaya başladı,
"Oğlum, bundan sonra baba dermisin bilmem. Kesme lafımı da dinle beni. Hatalar yaptım oğul, senin için yaptım. Bilsem yapmazdım ama. Öleceğim oğul, yaşlandım bak. Yuvan olsun istedim, sev istedim, sevil istedim, dede diyen torunlar istedim. Ben ölünce, yalnız kalma istedim. Büyüdün oğul, on yıldır elimdesin, hakkım vardır dedim. Ondan yaptım bunları. Yaşıma, erkekliğime bakmadan yaptım. Benim yüzümden kıza musallat oldu o şerefsizler. " Mahir, kaşları çatılmış, ayaklarını sallayarak dinledi. Devamını bekledi, anlayamadı babasını ilk defa.

     Hasan, sıkılgan bir nefes çekti ciğerlerine.
" Bu kızı, ilk dükkana geldiğinde gördüm. Daha gördüğüm dakika, işte dedim oğluma göre. Tanımadan, bilmeden. Gözlerinde, şevkat gördüm oğul. Sevdim kızı o dakika. Sonra baktım bekar, efendi, çocuksu. Tanıdıkça daha sevdim, senin aksine mutluydu. Zaten, zaman geçince siz de anlaştınız ya neyse. Turgut, ilk zamanlar konuşmaya geldiği vakit, baktım kızın adını duyunca bir farklı oldun, ben de mahalle eşrafı soruyordu, oğulları için kızların hepsini. Ben de, yakıştırınca işte Mai, Mahir'e göz koydu dedim. Seni desem kimse inanmazdı çünkü."

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now