16. Bölüm

3K 386 60
                                    

ZeynepKalyon9
Benim güzel okuyucum, desteğin, ilgin ve ilk okuyucum olduğun için teşekkür etmek istedim. Sana itafen olsun bu bölüm. 💕🥰🥰

                                                          

  
    Gün ve geceler geçmiş Turgut ile konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Ben ise içime kapanmış, düşünceli bir haldeydim. Turgut ile konuştuktan sonra Mahir bey'in hal ve hareketlerine odaklanmıştım, her akşam ve her sabah bizim dükkana mutlaka uğruyorlardı. Gördüklerim ise beni bu içselliğe yöneltmişti. Mahir bey, sabah ve akşam geldiklerin de bana dönük olan bir sandalyeye oturuyor ve nadir bir şekilde bana baktığı an kaşları çatılıyor, çayını bile tiksinti ile içiyordu. Aklım almıyor ve üzülüyordum, bir insan birinden nasıl bu kadar nefret edebilirdi ki! İster istemez kendimi ezik, büzük hissediyordum. Öyle ki, artık onlar geldiğinde kafamı tezgahtan kaldırmıyor ve onlar pastane de olduğu zamanlar kimseyle konuşmuyor, servis yapmıyor, gülümsemiyor ve hiç gibi hissediyordum. Bu bir haftalık gözlem beni mahfetmişti, illaki sevmeyenim olmuştur ama bu değişik ti. Adam o duyguyu bana öyle bir geçirmişti ki, burada olmamayı diliyordum. Hatta dün gece Mesut beyi aramış ve dönmek istediğimi söylemiştim, lakin artık çok geç olduğunu ve bizlerle işlerinin daha bitmediğini söylemişlerdi. Hevesim kalmamıştı, kabul fazla abartıyordum ama istenmemek ve bunu bilmek herşey den soğutuyordu beni.

   Durumumu arkadaşlarım da farketmiş fakat anlam vermemişler di. Reyhan hakimdi konuya fakat aşkına kendini adamış ve artık akşam vardiyalarına gelmiyordu, sevdiğinin emriyle. Bu akşam gerçekten fazlaca içerlenmiş ve herkesi erkenden gönderip kendimi işe adamıştım yoksa çıldıracaktım. Modum düştümü itten farkım kalmıyordu. Müslüm Gürses albümlerini babam sayesin de yutmuş ben 1979 şarkısı ve bu yıllarda herkesin dilinde olan Bir Kadın Tanıdım'ını hafif ama duyulacak şekilde mırıldanıp benimle beraber müşterileri de derbeder ediyordum. Kimse bana yanaşmıyor ve üstüme gelmiyordu. Gelen kitle belliydi zaten, tanınıyorduk artık. Gam ve keder içinde şarkıma devam ederken mobilyacı tayfası geldi, artık ölüm döşeğinde gibi ağlak gözlerle ve titreyen sesimle "Hoşgeldiniz, buyurun" dedim tüm mesafemle. Zor konuşuyordum zaten, Hasan amca bir hoşbulduk diyerek yerlerine geçmişlerdi. Bu bir hafta çok sorguya çekilmiş ve yok bir şeyim diyerek herkesi net bir şekilde savurmuştum. Mahir bey, ne hikmetse gelip "Bize dört çay, bir de senin şu geçen gün verdiğin pastadan ver." hayret dedim içimden, bu kenafir ne ayak, siparişler falan. Arsız herif, hayattan soğudum senin yüzünden. Tabii bu arada ondan hariç her yere bakıyordum. "Tamam, siz geçin getiririm şimdi." dedim ve hemen arkamı dönüp çayları dökmeye başladım.

   Dalgınca siparişi hazırladım ve masalarına götürdüm. Hasan amca konuşmam için bir kaç şey sordu ama işim olduğunu söyleyip cevap vermedim. O adam beni istemiyorsa, ben de olduğum yere gelmesin istiyordum. Anlasın ve artık gelmesin. Yerime geçip kağıttan gemiler yaptım, beğenmedim. Sonra onları büyükçe bir top yaptım, yine beğenmedim. Çalışasım da yoktu yahu. Saat on buçuğa gelmişti, onlar kendi arasında muhabbet ediyordu, ben ise kendime çay alıp kapı önüne ki masaya geçip sigara yaktım. Normalde insanların önünde içmiyordum, burada kötü görünüyordu ama salmıştım şuan. Tam iki nefes çekmiştim ki, müşteri geldi. Bu gelen adamı tanımıyordum, her akşam buradaydım ama ilk defa gördüm bu adamı. Kasanın önüne gelip bekledi. Demek o da beni tanımıyordu. Sigarayı küllüğe bırakıp, kasaya geçtim. "Buyrun, ne istersiniz?" dedim, yılgın sesimle. Gülümsemek isterdim ama o adam buradayken olmazdı. Adam gülümseyip "Zor bir gün müydü hanımefendi? Zahmet olmazsa bir bardak çay alabilir miyim? Havalar soğumaya başladı." dedi. Allahım ne kibar ve görgülü bir bey dedim ne kadar anlayışlı ve tam bir İstanbul beyefendisi. Gülmek istedim bu adama "Çok affedersiniz, evet. Yani birazcık kötü bir gün sanırım. Kusura bakmayın gerçekten. Tabii çayınızı hemen vereyim. Siz geçin oturun bir yere ben hemen getireceğim." gülümsemeye devam edip, adama içten bir dua ile teşekkür ettim. İşte insanın ihtiyacı olan buydu. Bir tebessüm, biraz zerafet, biraz saygı ve anlayış.

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now