vol. 2 ✗ hotel room

4.1K 441 135
                                    

medya; nancy sinatra - bang bang (my baby shot me down)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

medya; nancy sinatra - bang
bang (my baby shot me down)

&

onun içinde bir şey vardı ... saf korku. dikkat etmeniz gereken her şey. yükseklik, ateş, cam parçaları, yılanlar, annesinin onu güvende tutmak için çok uğraştığı her şey.

john ajvide lindqvist

┈┈┈┈

taksi, jimin'i eski bir otelin önünde bıraktığında saat gece üçe yaklaşıyordu. ter anlında boncuk boncuk birikmiş, onu hava soğuk olmasına rağmen sıcaklatmayı bir şekilde başarmıştı.

şu an bir sefil gibi göründüğünden emindi. gözleri acıyordu ve midesi bulanmaya devam ediyordu. yolun kenarındaki kaldırıma çöktü ve çantayı bacakları arasına sıkıştırıp yüzünü ve kanlı ellerini kabanının iç tarafına silmeye başladı.

bu halde bir oda tutmak istese muhtemelen onu kaçar bir suçlu sanabilirlerdi -ki zaten artık öyle değil miydi? gecenin bu saatinde elinde para dolu bir çantayla hala sokaklardaydı.

üzerine elinden geldiğince çeki düzen vermeyi başarabildiğinde otelin ışıklı kapısından içeriye girmişti. ortama kısık sesli bir müzik hakimdi ve resepsiyondan yükselen loş ışık hala birilerinin uyanık olduğuna işaretti. "müzik çaldı ve inanlar şarkı söyledi. sadece benim için, kilisenin çanları inledi."

şarkı resepsiyona ilerlerken botlarının fayans zeminde çıkardığı gıcırtıya karışırken, sözleri tekrar işitmişti. "şimdi o gitti, bilmiyorum neden ve bugün bile, ağlıyorum bazen."

masanın ardında saçları renkli bir genç sigara içiyor ve şarkıya eşlik ediyordu. jimin'in geldiğini görünce isteksiz bir şekilde "hoş geldin." demişti.

jimin, gergince gülümsemiş fakat sonra boğazını temizleyip ciddileşmişti. "boş oda var mı?"

genç, sigarasından derin bir duman alıp havaya üflerken kafa sallamış, rastgele bir odanın anahtarını ona fırlatmıştı. jimin, göğsüne çarpan anahtarı son anda tuttu.

"yirmi dolar." dedi kuru kuru. jimin ise elini cebine atıp birkaç kağıt parayı renkli saçlı gence uzatmıştı. şimdilik çantadaki paraya dokunmak gibi bir fikri yoktu. genç parayı alıp ilgilendiği işe döndüğünde jimin, gitme vaktinin geldiğini anlamıştı.

otelin eski merdivenlerinden çıkmış uzun koridorunda ilerlemişti. kirli kırmızı halı üzerinden geçerken etrafın ne kadar da eski göründüğünü düşünüyordu. daha iyi bir yere gidebilirdi fakat o burada rahat edebileceğini düşünmüştü. üzerinde on iki yazan odanın önünde durduğunda arkasındaki kapı açılmış ve başka bir müzik daha oradan yükselmeye başlamıştı.

mind-wrecker | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin