medya; the cranberries
- promises&
❝bütün insan özelliklerine sahibim. et, kan, ten, saç. ancak belirlenmiş tek bir duyguya sahip değilim. hırs ve iğrenme dışında. içimde korkunç bir şeyler oluyor ama nedenini bilmiyorum. geceleri ortaya çıkan kana susamışlığım gündüzlere taştı. delirmenin eşiğine geldim. sanırım beni aklı başında gösteren maskem düşmek üzere.❞
ー bret easton ellis, [amerikan sapığı]
┈┈┈┈
"tutulmayan bütün anlamsız ve boş sözler dönüp dolaşıp beni buluyor ve benim kemiklerimi sızlatıyor," taehyung, namjoon'la yanyana otururken konuştuğunda esmer olanın tek yaptığı olanları sindirmeye çalışırken yerdeki halının desenine dalıp gitmek olmuştu.
biraz daha sadece birkaç saat daha erken gelmiş olsaydı eğer jimin, jeongguk'la kaçmaya çalışmayacak ve taehyung onları yakalamayacaktı.
taehyung'un hissettiği öylesine güçlü bir acıydı ki bulunduğu ortamı negatif bir havayla dolduruyor ve namjoon, nefes alamadığını hissediyordu. odası seokjin'in ölümünden sonra ilk defa ona boğucu gelmeye başlamıştı.
"bana tüm bunları hak etmediğimi söyle," taehyung, kafasını namjoon'dan tarafa çevirdiğinde namjoon onun bakışlarını havada yakaladı hemen ve efendisinin kirpiklerinin birer demir parmaklık görevi görüp yaşların akmaması için elinden geleni yaptığını görmüştü. ağlamamak için kendini öyle güçlü sıkıyordu ki tırnakları avuçlarında hilal şeklinde çentikler oluşturmuş ve avuçları damla damla kanla dolmuştu, yüzü ise parlak bir pembeye bürünmüştü. "bir suçum olmadığını söyle."
namjoon, ne diyeceğini bilemedi. onlarca bedene akla hayale sığmayacak işkenceler uygulayıp nefeslerini onlardan çalmış ve onlara bir mezarı bile layık görmemiş biriydi taehyung. akan her damla kanla güçlendiğini düşünen, çığlıklarla beslenen ve garip takıntıları olan bu buz gibi adam namjoon'un karşısında sefil gibi görünmüştü.
onun hakkında bir şeylerin yanlış olduğunu hep düşünmüştü, namjoon. çok eskiden gerçekleşmiş olaylar için yaşadığı zaman diliminde hükümler vermeye çalışması, ufacık detaylara dört kolla sarılması, kendi kendine ölümcül oyunlar yaratması ve sözlere olan büyük sadakatiyle karmaşık biriydi. onu çözmek zordu ya da belki de şimdiye kadar kimse onu çözmeye cesaret edememişti. belki de neyle karşılaşacakları onları korkutmuştu. bu yüzden hep bir adım geri durup, taehyung'un önünde eğilmişler ve o ne derse yapmışlardı.
taehyung burnunu sessizce çekti ve gözyaşları teker teker süzülmeye başladı. inanılmaz bir güçle sıktığı avuçlarını açıp içindeki koyu kırmızı renge baktı. demir kokusu burnunu sızlattı. ellerini yüzüne kapattı ve omuzları sarsılmaya başladı. ılık ve tuzlu damlalar elindeki kanla karışıp yüzünü boyuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mind-wrecker | vmin
Fanfiction❝park jimin'in o gece bulduğu çanta, kim taehyung'un peşine düşmesini sağlamıştı.❞ essalied ile ♡ ↯161219 vmin içinde #3 | 290520