"Fırat kardeşim yapma." Kollarından tutup kapıdan uzaklaştırdı Fırat'ı İlgar. Ne yaparsa yapsın ne söylese söylesin acısını geçiremeyeceğini biliyordu.

Ellerini havaya kaldırıp indirdi. Yutkunmasıyla boğazı yandı, gözyaşları içindeki yangına derman olmak yerine dışında da bir yangın başlatarak ve içindeki yangını daha da arttırarak firar etti gözlerinden.

"Tamam tamam istemiyorum alın gözlerimi bana Güneş'imi geri verin. Alın gözlerimi görmeyeyim hayatım boyunca karanlıkta kalayım razıyım. Ben onsuz yaşayamam."

"Lütfen sakin olun. İnanın çok üzgünüm ama yapacak bir şey yok."

Fırat doktorun yakalarından tutup sarstı. "DOKTOR! al gözlerimi istemiyorum. Yeter ki Güneş'imi ver bana."

Kerim Bey ve İlgar Fırat'ın koluna geçip doktordan uzaklaştırdılar. "Güçlü ol kardeşim. Çocuğun için güçlü ol." dedi İlgar bunun mümkün olmadığını bildiği halde.

"İlgar, yapamam ben onsuz nefes alamam. Devam edebileceğim bir hayatım kalmadı benim. O gözlerini kapattı benim dünyam ikinci kez karardı. Görsem de artık fark etmiyor onsuz her şey siyah, her yer karanlık."

••••••

Menesse elindeki suyu mezara döküp dizlerinin üzerine çöktü. Kaçıncı gelişiydi mezarlığa? Sayamadığı kadar çoktu ama hâlâ inanamıyordu kardeşinin toprağın altında olduğuna. En son evlatları için alışveriş yapıyorlardı. Asansörde çocukları hakkında konuşuyorlardı. Nasıl birdenbire her şey alt üst olmuştu?

Gözlerini açtığında ilk olarak artık şişkin olmayan karnına takılmıştı bakışları korkuyla başucunda duran İlgar'a çevirdi bakışlarını.

"O çok iyi Menesse annesi gibi güçlü bir kızımız var." demişti İlgar ama yüzünde anlam veremediği bir keder vardı. Uyandığına bile sevinmemiş gibiydi sanki. Bebekleri de iyiyse sorun neydi? Kaç gün olmuştu bu yatakta uyuyalı? O uyurken neler olmuştu da İlgar'ın yüzü solmuş bakışları kederden ıslanmıştı.

"Bir şey olmuş kötü, çok kötü bir şey olmuş. Sormaya korkuyorum İlgar."

"On gündür uyuyorsun Menesse ben on gündür bunu sana nasıl anlatacağımı düşünüyorum. Ben on gündür bir ateşin içindeyim Menesse. Sana ayrı üzülüyorum bebeklere ayrı üzülüyorum…" devam edememişti İlgar sözlerine. Başını eğmiş gözlerini sımsıkı kapatıp akan yaşlarına engel olmaya çalışıyordu.

"Bebeklerde iyiyse… Hayır hayır hayır… Yanlış anladın de bana. Ne saçmalıyorsun sen de."

"Menesse ne olur sakin olmaya çalış ameliyatlısın." İlgar Menesse'nin ellerini tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu. Oysa tek bir cümleye ihtiyacı vardı Menesse'nin 'Güneş iyi' dese o zaten sakinleşirdi neden inatla konuşmuyordu ki İlgar?

Elini İlgar'ın elinden çekip kolundaki serumu çıkarmaya çalışınca İlgar iki elini de tutup "Tamam" demişti "Anlatacağım her şeyi." Durumu ağır olmalıydı o yüzden bu kadar zorlanıyordu İlgar. Kötü bir şey olması mümkün değildi ki.

"Doktorlar ellerinden gelen her şeyi yapmışlar…"

"Sus hayır hayır hayır. Bebeğine doğumda koyacağım adını dedi. Polis olacağım dedi. Sana emanet edeceğim aklım kalmayacak dedi. Kandırma beni İlgar, hadi kardeşimin yanına gidelim."

ODA ARKADAŞIM Where stories live. Discover now