Hata mı? Pişmanlık mı?

53.5K 2.1K 3.3K
                                    

Sürprizzzz! 😜🥳

Uzun süredir bu özel bölümü beklediğinizin farkındayım. Son bölüme attığınız yorumlar doğrultusunda toparlamaya çalışarak böyle sakin geçen bir bölüm yazdım. Yazım hataları olabilir çünkü düzenlemeden gecenin 03.48'de bitirdiğim bölümü hemen sizinle kavuşturmak istiyorum. Veee bol bol yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınızı okumak beni aşırı motive ediyor.🤭🥰

Sıkılmamanız dileğiyle... 🤗☺️

Ali yatağından hızla doğrulup derin nefesler alıp verdi. Son zamanlarda sık sık Sinemin öldüğünü görüyordu. Kan ter içinde saatine bakarken gecenin 04.57 olduğunu gördü. O sırada birlikte oyun oynarken sızıp kalmış Çağan da abisinin  hızlı nefesleriyle uyanarak doğruldu. Ali kendinden geçmiş gibi başını yatağının başlığına dayamış gözlerini kapatmıştı. Çağan, Alinin bu hâlini neredeyse her gece görmeye başlamıştı.

"Yine mi aynı kâbus?"

Çağan komodinin üzerindeki gözlüğünü el yordamıyla bulup taktı. Ali de Çağanın sözleriyle gözlerini açmış terden sırıl sıklam olan tişörtünü bir çırpıda çıkarıp ellerinle saçlarını geriye atmıştı.

"Evet."

Çağan esneyip doğruldu.

"Su getireyim..."

Ali onu durdurup ayağa kalktı.

"Ben alırım."

Çağan üstelemeden geri yattığında Ali odadan çıkarak mutfağa indi. İçinde bir sıkıntı vardı. Sinem ailesini bulup yanına döndüğünden beri bu rüyayı görür olmuştu. Her gece kan ter içinde uyanıyor uyumaya çekiniyordu. Dayanamayıp telefonunu eline aldı ve Sinemi aradı. Telefon bir süre çaldıktan sonra açıldı.

"Ali..."

Alinin içindeki ateş birden sönmüştü. Bahçeye çıkıp derin bir nefes aldı. Ona "Ali" diye seslenen uykulu ses her şeye bedeldi.

"Yine rüyanda beni ölü mü gördün?"

Cevap beklemeden devam etti.

"İyiyim ben merak etme."

Ali yüzünü şafağa dönüp gözlerini ufuğa dikti.

"Güzel, o zaman tekrar uyuyabilirsin."

Ufak bir kahkaha sesi geldi telefondan. Yaklaşık üç yıldır görüşememişlerdi. Onun verdiği ince bir sızı vardı yüreğinde.

"Peki..."

Telefonu kapatıp tekrar derin bir nefes aldı ve eve girdi. Mutfaktan geçerken birden sol köşede duran yemek masasında bir hareketlilik hissetti. Ali duraksayarak elini tezgaha attı sakinliğini koruyarak. Kendini korumak için bir şeyler arasa da tezgah bomboştu. Daha önce iki kez suikast girişiminde bulunulmuştu çünkü. Düşmanları çoktu. Mesut dedemin ölümünden sonra emekliye çekilen Sami dedem şirketin yüzde yirmi beş hissesini kardeşim Esmaya kalanını da babama bırakmıştı. Dedemin Esmaya fazla hisse bırakmasının nedeni; şirkete bir kadın elinin değmesi gerektiğini savunan dedem Temanın stratejik zekasını, cesaretini ve disiplinini çok iyi biliyordu. Ayrıca kadının iş hayatında pek etkin olmadığı bu topluma yanılmadığını kanıtlamak istiyordu. Üstelik ortağının "Kadından yönetici mi olur?" sözleriyle kendi payından bile çekilip Esmanın üzerine vermişti. Tabi artık öyle bir ortak yoktu. :)

Birden bacağına yediği tekmeyle yere düşen Ali karanlıkta üstüne çullanan adamın ellerinden tutmuş üzerinden savurmuştu. Bu kez karnına yediği yumrukla geriye düşerken hemen kendini toparladı ve adamın yakasından tutup yumruk geçirdi. Bir kez daha yumruk geçireceği sırada çok güçlü bir elle tutulan yumruğu kolayca geri savurulmuş yanağına sert bir yumruk yemişti Ali. Anlaşılan karşısındaki çok çetin biriydi. Sanki tüm hamlelerini biliyor gibiydi. Şimdi ikisi de ayaktaydı. Karanlıkta ikisi de birbirini göremese de gölgeleri onlara yetiyordu. Ali ensesinde hissettiği nefes alışverişle çevikçe geri dönüp adamı yakasından yakaladı ve masaya yatırdı sertçe ama adam hızla kafasını Alinin yüzüne gömerek kurtulmuş eline geçen masadaki tuzluğu amansızca savurmuştu. Yere düşen tuzluğu parçalanma sesinin ardından ikisi yine yere düşmüş yamanca vuruşmayadevam etmişlerdi ki birden açılan ışıkla Ali yakasını tuttuğu adama baktı.

KÜÇÜK YALANCI (DOKUZ YAYINLARI İLE RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin