ÖTÜKEN YOLU -final/düzenleme-

Gümüş Maske

Karanlık çökmüştü Ötüken'in eteklerine, obaya giden en kısa yol ormandan geçtiği ve diğer yolların vakit kaybettireceği için gün yeniden doğduğunda İlay'ı obaya götürmeye karar verdi Uluç.

İlay,güneş batana kadar çadırın dışındaki yeni hayatını keşfetmeye çalışmıştı karşılaşacağı birçok şey olacağını kendisini nelerin beklediğini bilmesede  annesini görebildiği ve yeniden göreceği  için memnundu.

Çadırda ise Seçil  , Alplerin  dışarıda pişirdiği  kuzuların yanına herkese yetecek kadar bulgur aşı yapmakla meşguldü.

Kam Talu yavaş adımlarla uzaktan ormana bakan İlay'ın yanına gitti.

"Buraya geldikten sonra, biri seni öldürmek mi istedi ?"

Eğer öyleyse Kam Talu, İlay için daha çok dikkat etmeliydi.

Başını Kam a çevirip dudaklarını birbirine bastırdı İlay .

"Biri beni öldürmek istese öldürürdü ve şuan yaşamıyor olurdum."

Haksızda sayılmazdı onu öldürmek isteseydi kurt gözlü bunu bir hamlede yapardı hem kendisini tanıdığındanda emindi İlay.

"Peki nasıl oldu o boğazındaki yara, ölümcül olmaya bilir ama buna cesaret eden canını almak için de cesaret edebilirdi sana yapıldığını düşünsende bu Hükümdara yapılmış bir tehdit bunu yapanı buldukları anda öldürürler."

Kam Talu tecrübelerinin ve Kam sezgileri sayesinde her şeyin son derece farkındaydı aslında sadece yaptığı tılsımlardan sonra gerçekleri hatırlayan üç insandan biriydi ve  beklediği gibi sonuçlanması için her şeyin kontrol altında gitmesi gerekiyordu.

"Çok haklısın Kam Talu bende İlay a bunu yapanı çok merak ediyorum."

Uluç'un aynı anda hem sert hem de sevecen  sesi İlayı etkilemişti.
İlay'ın yanında durduğunda ise İlay ona bakmamak için ormanı izlemeye devam etti.

Ona bunu yapanı bilmiyordu ama o kişinin kendisini tanıdığını biliyordu, gerçekleri  söylerse kurt gözlü canından olacaktı. İlay kendisi için kimsenin ölemsini göze alamazdı.

Seçilin  ona anlattıkları aklına geldi  söylediğine göre ormanda kaybolmuştu neden bir insanın canı için yalan söylemeyeyim ki diye düşündü  onun ölüm emrine izin vermezdi ama onu bulduğunda bunun hesabını kendi sorabilirdi.

"Ormandayken oldu."

Uluç bütün dikkatiyle İlay'ı dinliyordu İlay da devam edeceği sırada uzaktan dört nala gelen atın nal sesleri ve üzerindeki adamın atını daha hızlı koşması için teşvik ettiği seslerle yarıda kaldı konuşması .

Uluç'un tek bir hamlesiyle arkasında bulmuştu kendisini İlay. Uluç kınından çıkardığı kılıcı tutarken Alpler'in çoğu atlı adamın yolunu kesmişlerdi bile.

Kalbi deli gibi çarpan İlay ne olduğunu anlamaya çalışıyordu çadırdan çıkıp gelen Mengü de arkadaşının yanında yerini almıştı onun elinde de bir hançer vardı.

Alpler'in arkasında yavaş bir şekilde ilerleyen Kam Talu ya takıldı gözleri o kadar rahat ve soğuk kanlı bir şekilde atlı adamın yanına doğru ilerliyordu.

Bir kaç Alp'in elindeki ateş etrafı aydınlatıyordu  atlı adam zırhını tamamlayan gümüş maske takıyordu İlay ın kim olduğu hakkında bir fikri olmasada Kam Talu ve Uluç'un  vardı.