İyi Dersler Prenses...

En başından başla
                                    

"Neredeyiz biz?" diye sordum.Sesim biraz daha güçlü çıkıyordu.Üstelik ben eve gitmemiştim...Annem meraktan çıldırmıştır.

"Benim evimdeyiz.Ailene haber verdik.Güneş konuşmaya gitti." dedi.Düz bir ses tonuyla konuştuğu için hangi duygular içinde olduğunu anlayamıyordum.

"NE oldu?" diye sordum en sonunda.Son hatırladığım şey her şeyin bulanık görüntüsüydü.Hayatımda ilk defa bayılmıştım.Göründüğü kadar da havalı değilmiş ve inanılmaz baş ağrısı yaptığı da bir gerçek.

"Yolda giderken bayıldın.Ben de seni evime getirdim.Aile doktorumuz hemen iki üç alt sokakta oturuyor da." dedi zoraki bir gülümsemeyle.Yüz ifadesinden anladığım kadarıyla burada olmamdan pek hoşnut değildi.Bütün kasları gergindi,yüzü ifadesizdi ve sesi de buz gibi soğuktu.Bir insan ancak rahatsız olduğunu bu kadar net anlatabilirdi.Yatakta doğrularak kalkmaya çalıştım ama kaşlarını çatarak bileğimi kavradı.

"Nereye gittiğini sanıyorsun?Bu sefer benden kaçmana izin vermeyeceğim küçük hanım.Güneş şu ufak oyununuzdan bahsetti." dedi tekrar kaşlarını çatarak.Güneş beni ele mi verdi?inanmıyorum!!! Bir de ben yardım ederim diyor.Yalancıya çıkacak ismim.

"Güneş sana ne söyledi?" diye sordum.Direkk inkara girerdim ama Güneş gerçeği anlatmışsa...O zaman daha da kötü bir duruma düşebilirdim.

“Şu kıskandırma oyununu açık bir şekilde anlattı ve…Bu beni rahatsız etse de çok hoşuma gitti.” Dedi gülümseyerek.Ben doğru duyuyorum değil mi?Rüya falan değil yani.Ama oyundan vazgeçmemeliydim.Hemen yelkenleri suya indirirsem sıkıştığım zaman yanımda olan bir silahım olmayacaktı.

“Kıskandırma oyunu  mu?Öyle bir şey yok Aras…Güneş resmen seni keklemiş.” Dedim yalancıl bir kahkaha atarak.Kahkaham gerçekten de şaşırmışım gibi çıkmıştı.Ee…Ben tiyatro kursuna gittim okadar…Kaşlarını çatarak dikkatlice yüzüme baktı.

“Emir’den hoşlanıyor musun?” diye sordu.Sesine yine cılız bir hüzün yerleşmişti.Gözlerindeki pırıltılar yavaş yavaş solmaya yüz tutmuştu.Bahar sonrasında gelen sonbahar gibi bir bir dökmüştüm ağacın her bir yaprağını.Meydan okurcasına gülümsedim.

“Belki evet belki hayır.Bilmiyorum.Her şeyi zaman gösterir öyle değil mi?” diye sordum ve göz kıparak yataktan inerek suyu koyduğum komidinden çantamı alıp evi hiç incelemeden kendimi dışarı attım.Yolda yürürken yüzümde oluşan zafer gülümseyişini bir türlü silemiyordum. Bu sefer ben kazandım Aras.Dediğim gibi artık kartlarını açık oynayan bir İlkim yok.Yeni İlkim var.

***

Ertesi gün yüzümde kocaman bir gülümsemeyle uyandım.Dün akşam Emir’e mesaj çekmiş,okula beraber gidip gidemeyeceğimizi sormuştum.O ise beni şaşırtan bi şekilde hemen kabul etmişti.Her zamanki gibi okula bir saat kala uyandım ve doğruca banyoya koştum.Duş alarak saçlarımı kurutup düzleştirdim.Bu işlem tam 45 dakikamı almıştı.Hızlı hareketlerle formamı,ona uyun bir hırka ve yeni bir çift ayakkabıyla kombinleyerek aşağıya indim.Mert hala uyuyordu.Yanağına ufak bir öpücük kondurarak bir şeyler atıştırdım ve koşar adımlarla evden çıktım. Kapımızın önünde mavi,siyah camlı ve” ben merkayııım” biye bağıran bir araba beni bekliyordu.Bu araba kuşkusuz Emir’e aitti.Hoşnut bir biçimde gülümseyerek arabaya bindim.

“Günaydın.” Dedim çantamı arka koltuğa yerleştirirken.

“Günaydın güzellik.” Dedi Emir de keyifli bir şekilde gülümseyerek.

“Nasılsın bakalım?” diye sordu.Bu sabahki parfümü insanı içine çekebilecek kadar güzeldi.Erkek parfümlerine herzaman büyük bir hayranlık duymuşumdur zaten.

“İyiyim…Sen parfümünü mü değiştirdin?” dedim tek kaşımı kaldırmaya çalışarak.Ama elbette ki işe yaramamıştı.Bana bakarak gülmeye başlamıştı.ellerini direksiyondan çekee kadar okulun bahçesine geldiğimizi farketmemiştim.

“Hala tek kaşını kaldıramıyorsun değil mi?” diye sordu alaycı bir ses tonuyla.Dudaklarımı bükerek acıların çocuğu modunda kafa salladım.Arka fonda “Ben hiç dudak bükemedim abi..” sesini duyar gibiydim.

“Sana yardım edeyim.” Diyerek bana doğru yaklaştı ve iki elini de kaldırarak kaşlarımın üzerine koydu.Birini aşağıya birini de yukarıya doğru hareket ettirdi ve “hımm “gibi sesler çıkararak düşünür gibi yaptı.

“Gördün mü bak…Başardın.” Dedi.Dayanamayarak gülmeye başladım.O da bana bakarak güldü.Daha sonra gözlerinde yine aynı pırıltıları gördüm.Gülmeyi keserek yüzüme baktı.Ben de gülmeyi keserek ona baktım.Kalp atışlarım yavaş yavaş hızlanmaya başlamıştı.Yutkunarak gülümsedim.O da gülümseyerek bana doğru yaklaştı yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.İçimin titrediğini hissediyordum.İçimde tuhaf bir his vardı.Sanki ihanet ediyormuşum gibi…Emir dudaklarını kulaklarımın çevresinde durdurdu:

“İyi dersler prenses.” Diyerek benden uzaklaşmadan kapıyı açtı.Yutkunarak zorak, bir biçimde gülümsedim.Arabadan inerek okula doğru yürümeye başladım.Sınıfa girene kadar aklımda tek bir ses yankılanıyordu.

               ”İyi dersler prenses.”

Bu bölümde yorumlarınızın motivesiyle gerçekleşti.İnşallah beklentilerinizi karşılayabilmişimdir.Şuan Emir  ve İlkim’in üzerine yoğunlaştığımız için Aras biraz geri planda kaldı ama bizim vampire gencimiz ikinci planda kalmayı sevmez.Onun diyeceği tek cümle şudur…Kısasa kısas.Peki İlkim kısasa kısas oynamaya hazır mı?Peki ya Emir ne olacak? Hepsi bir sonraki bölümde …Buarada sizden Emir kim olabilir?Herhangi bir ünlü ismi istiyorum :) Tavsiyelerinizi yazın lütfen...Yorum yapmayı unutmayın.Seviliyorsunuzzzz :D

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin