Sen De Gitme!

39.6K 2.3K 260
                                    

Bölüm 16

Sen De Gitme!

Üzerimde ayıcıklı pijamalarım,dört yıl boyunca yanımda olan biricik nutellam ve plazma televizyonda açık bir korku filmi...İşte tam aşk acısına iyi gelen üçlü...En son ne zaman akşam bir yerlere çıkıp üçden bir kahkaha attığımı hatırlamıyorum.Emir haklıydı.Sanki ruhumu içimden çekmişler gibiydim.En son ne zaman beni ben yapan müziğimi nırakın yapmayı,dinlediğimi bie hatırlamıyorum.Bir an duraksadım.Daha sonra ani bir kararla ayağa fırlıyarak televizyonu kapatarak odama koşar adımlarla gittim.Dolabımın üstünde duran tozlu gitarımı alarak yere çöktüm.Ellerimi hafifçe gitarıma değdirdim.Çıkan kısık ve tiz ses içimde bir şeylerin yer değiştirmesine neden oldu.Oda gözlerime yavaş yavaş dolan yaşlar yüzünden bulanıklaşmaya başladı.Birkez daha değdirdim.Bu seferki yer değiştirme daha kısa sürmüştü.Gitarın ayarını tamamladıktan sonra hafif hafif çalmaya başladım.

                                      Şarkıyı burada dinlemenizi istiyorum :)


"İçimden söküpte alamazlar ya,hayalini aklımdan çalamazlar ya,hayatımdan seni alıp gittiler,kurduğum dünyayı yıkamazlar ya.Elini tutmasam uyuyamam ki sesini duymasam dayanamaamki hayatım meçhule yol almış sanki Allahım bu acı bitsin yeter.Elini tutmasam uyuyamam ki sesini duymasam dayanamaamki hayatım meçhule yol almış sanki Allahım bu acı bitsin yeter..."
Son cümleyi söylerken sesim çatladı ve dayanamayarak ağlamaya başladım.Şarkıda da dediği gibi ben onsuz yapamıyordum...Bütün vücudum onu çağırıyor,onu istiyordu...Ben onu istiyorudum ve lahnet olasıca ümit asla yok olmuyordu.Bir yerlerden çıkan geleceğii söyleyen bir his vardı içimde.Kendimi kandırdığımı biliyordum ama bu düşünce hala hayatta kalmam gerektiğini de hatırlatıyordu.Hıçkırıklarım arasında aşağıdan gelen bir zil sesiyle irkildim.Gitarı yatağın üzerine koyarak ayağa kalktım.Kalbim deli gibi atıyordu.Beynim "Belki de o değildir salak,sakin ol" diyordu fakat kalp bu!Söz dinler mi?Hayııır!
Ufak adımlarla merdivenlerden inerek kapının deliğine dayadım gözümü.Karşımda gördüğüm yeşil gözler beynimin haklı çıkmasını sağladı."Ben dedim sana değildir diye :P"
Kapıyı açarak gülümseyen yüzüyle karşı karşıya geldim.
"Ne işin var burada Emir?"
"Buradayım çünkü...Pijamalar çok şirin." diyerek içeri daldı.Gülümsemeden edemedim.Emir hiç değişmemişti.Yine eski munzur,haylaz,çocuk gibi Emirdi.
"NE yani ileriyi gören bir gücün var ve çok şirin bir pijama giyeceğimi gördün...Bunun içinde kalkıp buraya mı geldin?" diye sordum alayla.Gözlerini bir çocuğun masumiyetini aratmayacak şekilde açtı.
"Ne?Olamaz mı yani?" dedi o da alayla.Dayanamayarak ufak bir kahkaha attım.Uzun zamandır ilk defa...
"Konu sensen...Olabilir." dedim gülümseyerek.Nedense şimdi Emir buradayken kendimi daha az...Yalnız hissediyordum.
"Kesssinlikle" diyerek salonu ön sezileriyle bularak koltuğa yayılarak oturdu.Tabii otururken nutella kavonozumu da kucağına almayı ihmal etmedi.
"Sana yeni bir kaşık...Tamam unut gitsin" diyerek tekrar gülümsedim çünkü Emir bana fırsat vermeden benim kaşığımı ağzına daldırıp çikolatayı emmeye başlamıştı bile.İtiraz etmemeye karar vererek gidip yanına oturdum.
"Ee prenses?Ne izliyoruz?" diye sordu.Gülümsedim.Kafamı yana çevirerek gözlerinin içine baktım.
"Bana prenses demeni özlemişim."
Bana doğru elini uzatarak hafifçe topuzuma dokundu.
"Bende sana prenses demeyi özlemişim güzelim." Bir süre daha gözlerinin içine baktım.Bu gözler bir ara beni ikilemde bırakacak kadar iyi bakıyordu.Anladığım kadarıyla hala iyi bakıyordu çünkü kapıdan içeri girdiği andan itibaren gülümsüyordum.
"Neden geldin Emir?"
"Neden sürekli neden geldiğimi sorguluyorsun İlkim?" diye sordu emir kaşlarını çatarak.Aniden gözlerim doldu.İçimde bir burkulma hissettim,boğazımda kocaman bir yumru...
"Çünkü...Seninde gitmeni istemiyorum.eğer gideceksen şimdi git.Sana alışınca gidersen-"
Emir parmağını dudaklarıma dayıyana kadar ağladığımın farkında değildim.Neden bukadar hassas olmak zorundaydım ki?
"Şşş...Ben asla onun gibi seni bırakıp gitmem İlkim.Seni bırakıp gitmeyeceğim tamam mı?" diye sordu.Kuyruğuna basılmış bir köpek yavrusu gibi ciyaklayarak hıhıı demeye çalıştım.Emir yutkunarak bana doğru geldi ve beni kollarının arasına aldı.
"Sende gitme..." diyerek ağlamaya devam ettim.Kollarımı ona doladım.sanki bırakırsam gidecekmiş gibi geliyordu.Elimden kayıp gidecekmiş gibi...
"Gitmeyeceğim İlkim.Asla gitmeyeceğim." diyerek beni kendinden uzaklaştırdı ve alnıma ufak bir öpücük kondurdu.Dudaklarının titrediğini hissedebiliyordum.
"Ben sana dokunmaya kıyamazken nasıl gidip de sana zarar veririm ki?" diye sordu derinden gelen bir sesle.Çok hafifi,tebessüm bile sayılmayacak bir şekilde gülümsedim.Aynı şekilde titreyen paş parmaklarıyla yanaklarıma akan yaşları sildi ve yanağımdan öptü.
"Korku filmi."
"Ne?"
"Korku filmi izleyeceğiz." dedim gülümseyerek.Az önce sorduğu soruya yanıt vermemiştim.Hımm....Gibi sesler çıkararak o da gülümsedi.
"İnşallah korktum bahanesiyle bana sarılmak için yapmıyorsundur prenses.Biliyorsun sana şimdi de sarılabilirim." dedi ukalaca.Ufak bir kahkaha atarak yastığı yüzüne yapıştırdım.O da aynı şekilde gülerek yüzüne gelen yastığı alarak munzurca gülümsedi ve ayağa kalktı.Ben dvd'yi takmak için ayağa kalkmıştım bile ama o öyle üstüme üstüme gelince geri geri gitmeye başladım.
"Ne var?Ne?" diyerek geri geri gitmeye devam ettim.
"Bana ha?Bu savaş demektir küçük hanım" diyerek bana doğru koşmaya devam etti.Kahkaha atarak yukarı kata çıktım.En stratejik yer tam karşıdaki misafir odasıydı.Emir ise tam arkamdaydı.Odaya girdim tam kapıyı kapatacağım derken emir de odaya girdi.gülümsemem sürerken geri geri gitmeye devam ettim.Daha sonra aklımda o gün canlandı.O kırmızı gözler yine zihnime girince kulaklarımı kapatıp olduğum yere çöktüm.
"Bana zarar verme,bana zarar verme,bana zarar verme!" diyerek sallana sallana ağlamaya başladım.İçim acımaya başladı.Boynumdaki acı aklıma gelince çığlık çığlığa bağırmaya başladım.Titremelerim geri geldi.Her yerim zangır zangır titriyordu.Daha sonra yüzümde oluşan acıyla gözlerimi gerçeğe açtım.Emir dehşete düşmüş yeşil gözleriyle beni izliyordu.Korkudan bembeyaz kesilmişti.Onu karşımda görünce boynuna atlayıp sarıldım.O bir süre haraketsiz kaldı.Daha sonra ellerini belime sararark yüzünü benim gibi omzuma gömdü.Bir süre sessizce ağlamama izin verdi.Acımı kusmama...
Geri çekildiğimde gözlerinde korkunun hala gitmemiş olduğunu gördüm.İşte ben buydum.Etrafımdaki insanları korkutuyordu.
"Neler oluyor böyle İlkim?Seni böyle korkutan olay ne?" diye sordu keskin bir sesle.Ama sesindeki korku yüze bir rüzgar misali çarpıyordu.
"Hi-hiç bir şey." dedim sadece. sadece bunu diyebildim çünkü.Sesim boğazıma düğümlendi sanki.Çıkmıyordu ki...
"Öyle olsun bakalım...Ama şunu aklından çıkarma,ben bundan sonra hep yanındayım güzelim.Kovarsan bacadan girerim :)" dedi gülümseyerek.Ben de puslu gözlerimi ardımda bırakarak gülümsedim.Hayır...Espirisi komik değildi.Sadece en azından artık değer verdiğim birinin yanımda oluşu gülümsetiyordu.Yalnız olmayış gülümsetiyordu aslında,belkide tünelin ucundan içeri doğru süzülen ufak bir ışık...

Eveeet :) Emirle dolu bir bölümdü...Biraz üzüntülü biraz gulücüklü :D Ama sizden bol bol bol yorum bekliyorum arkadaşlar...Çünkü yorumlarınız bana ilham kaynağı oluyor ve yazmaya itiyor...Olumlu,olumsuz bütün yorumlara açığım :) Geleckte olmasını istediğiniz bir şeyler varsa yazın...Bu bir sahne olabilir,bir olay olabilir...Neyse ne demek istediğimi anlatabildim sanırım :) Şunu söylemeden de geçemeyeceğim...Hatıra Girdabı'nda resmen yorum rekoru kırmışız... :) Çok çok çok teşekkür ederim :) Çok fazla konuştum ben yine :) İyi günler herkesee :D

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin