Sen Vampirsin

22.3K 1K 56
                                    

Bölüm 42

Sen Vampirsin

EMİR

Karşımda oturmuş, ultra mini eteğini hiç umursamadan bacak bacak üstüne atmış tırnaklarıyla oynuyordu. Sarı saçları, yeşil gözleri ve kırmızı ruj sürdüğü dudaklarıyla trafik lambalarını hatırlatsa da çekici görünüyordu. Tamam aslında fazlasıyla ateşliydi.

“Sana neden yardım edeyim ki?” diye sordu sinsi gözlerini kafasını kaldırmadan bana yöneltirken. Gülümseyerek sandalyeye yayıldım. Özgüvenim tamdı. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu.

“Bir kere yardım ettin, üstelik elinde daha iyi bir plan olduğunu sanmıyorum Elizabeth. “ dedim tek kaşımı kaldırarak. Bu hareketi her yapışımda aklıma İlkim gelir olmuştu. Karnımın biraz üzerinde garip bir his ortaya çıkmaya başladı. Sıkışır gibi, özler gibi. Sanki nefessiz kalmışsın ama içine çekecek bir gram oksijenin yokmuş gibi.

“Onu özlüyorsun değil mi?” diye sordu Elizabeth. Gözlerini kısmış dikkatlice yüzümü inceliyordu. Bu işe birlikte gireceğim birinin beni güçsüz görmesine izin veremezdim. Sırıtarak ona küçümseyen bir bakış attım.

“ Sana böyle bir koz veremediğim için üzgünüm ama umurumda olan tek şey Aras’tan intikam almak. Bilirsin, erkeklik gururu.” Dudaklarını büzerek başını aşağıya eğdi.

“Beni yarı yolda bırakmayacağını bilemem Emir. O kız seni bir şekilde etkiliyor. Tıpkı Aras’ı da etkilediği gibi. Değişiyorsunuz. ”

Sözlerinde gizli bir nefret vardı. İlkim’i kıskanıyordu. Belki de Aras’la aralarında hiçbir şey geçmemişti ama seven kadının kıskanması için incinmesi yeterli olabiliyordu. Dünyanın en güçlü yaratıklarından olsa bile kadın her zaman kadın olarak kalıyordu.

“Aras’ı bilemem ama zarar görmediği sürece beni kendisine çekemeyecek.”

Kararlı çıkan sesim hafifçe gülümsemesine neden olmuştu.

“Ne demek zarar görmediği sürece?”

“Biliyorsun o benim hayatımı kurtardı. Ona bir şey olmasına izin veremem.”

Hafızam yine o anları getiriyordu gözümün önüne. Önümde diz çökmüşken titreyen dudakları, yaşlı gözleri, harap olmuş kıyafetlerine rağmen güçlü olmaya çalışıyordu. Dişlerimi sıkarak kafamı sağa sola çevirdim. Uyandığımda duyduğum seslere rağmen hala onu düşünebiliyordum. Zavallıydım ama umurumda değildi.

“Hayatını mı kurtardı?” diyerek neşeden yoksun kahkahalar atmaya başladı.

“Sen bir vampirsin aptal. Kalbin bile atmazken hangi yaşamdan bahsediyorsun? Üstelik bugün buradaysan benim sayemde bunu unutma.” Dedi dudaklarını yukarı kıvırıp göz kırparak.

 Hatıra gemisine binmiş hatıralarımda geriye doğru ilerliyordum yine. O sinir bozucu zindan çakması yerdeydim. Sandalyeye bağlandığımdan bileklerimdeki ipler her kıpırdamamda biraz daha canımı yakıyordu. Her yanımdan kan damlıyordu. Yüzümün ne halde olduğunu bilmiyordum. Yüzümün her yanı  uyuşmuş gibiydi.

“Tekrar sormayacağım, ARAS  NEREDE?”

“BİLMİYORU-“ diye bağırırken yanağıma inen bir yumrukla birlikte yana savruldum.

“Bunun bir şey bildiği yok Marcus, indir.” Dediğini duydum diğerine oranla daha cılız olan. Az önce yumruk atan, adının Marcus olduğunu öğrendiğim adam sinsice gülümseyerek bana doğru yaklaştı. Tam elleri iki yanağımı sıkıca kavramışken bir ses duyuldu.

“Durun aptallar! Bu yakışıklı için farklı planlarım var.” Kafamı zorlukla kaldırarak kısılmış yeşil gözlerle karşılaştım.

Dişlerimi sıkarak gözlerimi kıstım ve en ölümcül bakışlarımı yüzüne sabitledim. Yumruk yaptığım elimi tahta masaya vurarak çenesini kapamasını sağladım. Elizabeth dudağını ısırarak elimi masadan çekti ve iç tarafa doğru oyuk oluşmuş masayı işaret etti.

“Sen bir vampirsin lafının neresini anlamadın? Kalk çabuk kalk. Biri fark etmeden gidiyoruz.”

Kafamı sallayarak ayağa kalktım ve hızla denize bakan kafeden uzaklaştık.

Bölüm çok kısa biliyorum, o yüzden diğer bölüm daha erken gelecek. Ufak bi takılma yaşıyorum arkadaşlar, ilham gelmiyor galiba bilmiyorum. Sabırla beklediğiniz ve ilginizi eksik etmediğiniz için çok saolun. Sizi seviyorum

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin