57.Bölüm - Dindymon

Start from the beginning
                                    

“Sonra ne yaptın?” Daha önce bana bunların hiçbirini anlatmamıştı ve ben onun tahmin ettiğinden de çok geçmişini merak ediyordum. “Ne iş bulabildiysem onu yaptım. En son işim barmenlikti. Sen beni sizinle gelmeye ikna ettiğinde böylelikle hayatımın ikinci en iyi dönemine geçmiş oldum. Şimdi onun gelmesinin bunu mahvetmekten başka bir sebebi olamaz.” Neden böyle bir kanıya vardığını anlayamamıştım.

“Belki de sen yanlış düşünüyorsundur. Sonuçta ilgisizliğinden pişman olmuş ve bunu telafi etmek istiyor olabilir.” dedim yumuşak olmasına özen gösterdiğim bir ses tonuyla.

“Hades sana bahsettiğim adamın, Raymond’ın evine gelmişti. Benim onun kardeşi olduğumu söyleyip beni yanına almaya çalıştı ama yalan söylediği barizdi. Raymond onu evden kovdu ve o gece biz uyurken, evde yangın çıktı. Ben oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum ama bahçede uyanmıştım. Uyandığımda ise ev tamamen yanmıştı. Yıkıntının önünde duran kişinin Hades olduğuna adım kadar emindim. Tabi, o zaman kim olduğunu bilmiyordum. Yanına gitmeye çalıştığımda karanlıkta gözden kaybolmuştu. Ben de evden geriye kalan yerin içine girip Raymond’ı aradım. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde onun ölüsünü buldum.” Anlatmayı burada sonlandırdı. Ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmıştım. Kendimi şimdi onun yerine koyduğumda, neden hep bu kadar saldırgan ve mutsuz olduğunu anlamam zor değildi. Başına gelenler trajikti. Şu an yapılması gereken en uygun hareketin ne olduğunu kestiremiyordum. Leonard ifadesiz bir şekilde karşısında duran kolonu incelemeyi sürdürüyordu. Tereddütle uzanıp elini tuttum.

“Bu sefer aynı şeyi yapamayacak.” Sesimi olabildiğince kendinden emin tutmaya çalışmıştım. Leonard bakışlarını elimi üzerine koyduğum elinden alıp bana çevirdi. Yüzünde küçük de olsa beni şaşırtmaya yeten bir gülümseme vardı. “Beni ondan sen mi koruyacaksın?” Elimi iki elinin arasına alıp okşadı. Bunu alay eder gibi söylememiş olması beni şaşırtan ikinci şey olmuştu. Gülümseyip başımı sallayarak onayladım.

“Odanın kapısını çaldığımda açan olmayınca burada olduğunuzu tahmin etmiştim.” Sesini tanımış olsam da emin olabilmek için başımı kaldırıp yanımda dikilen, kim olduğunu doğru tahmin ettiğim, Hector’a baktım.

“Onun derdi neymiş?” Leonard’ın Hades’ten bahsettiği aşikardı. Hector’ın bakışlarının Leonard ile kenetlenmiş elimde olduğunu fark ettiğimde nereden geldiğini açıklayamadığım bir suçluluk duygusuyla elimi usulca Leonard’ın ellerinin arasından çektim.

“Bilmiyorum, Jane’den hemen sonra ben de odadan çıktım. Hermes muhtemelen Hades ile konuşmuştur. Yanına gidince bize ne olduğunu anlatır.” Daha fazla zaman harcamanın bir anlamı olmadığını düşünerek yerden kalktım. Leonard oturmaya devam ediyordu.

“Sanırım ben bir süre daha burada kalacağım. Siz gidin, ben birazdan gelirim.” Leonard’ın yalnız kalma isteğine itiraz etmedim ve ilerlemeye başladım. Otele yeniden girdiğimizde neredeyse donmuş olan tenimin biraz da olsa ısındığını hissetmiştim.

“Hades’in Leonard’ı ziyaret ettiğini bilmiyordum.” Hector’ın bu söylediği ile bizi dinlediğini anlamam zor olmamıştı. Yine de en iyisi ona teyit ettirmekti.

Lobinin ortasında durdum ve kolundan tutup onu da durdurdum. “Sen bizi mi dinledin?” Bunda hiçbir sorun yokmuş gibi sakince başını sallayarak onayladı.

 “Neden daha önce yanımıza gelmedin?” dedim merakla. “Çünkü müdahale edilecek bir durum yoktu. Müdahale edilecek bir durum olduğunda yanınıza geldim.” Gözlerimi kısarak ona baktım. Müdahale edilecek durumdan kastı Leonard’ın elini tutmam mıydı?

“Niye Leonard’ın elini tutmam müdahale edilecek bir durum?” O uygun bir cevap vermek için kıvranırken, eğlendiğimi saklama gereği duymadım ve gülmeye başladım.

KELEBEKWhere stories live. Discover now