30.Bölüm - Cinnet Algoritması

107K 4.2K 259
                                    

Olenka ağzını kapatma ihtiyacı duymadan kaşlarını kaldırarak bize bakmayı sürdürdü. O şokunu atlatana kadar beklemek en iyisiydi.

“Siz ne yapıyorsunuz burada?” En sonunda konuşabilmişti.

“Asıl sen ne yapıyorsun?” dedim bu durumu tamamen unutması umuduyla. Epey zayıf bir umuttu gerçi. Üste çıkmak her zaman daha iyiydi.

“Bununla uğraşıyordum.” Adını bilmediğim renkli renkli çiçekler olan saksıyı kaldırdı. Bu iki gündür canlandırmaya çalıştığı bitki olmalıydı.

“Başarmışsın. Bu harika!” Başını onaylarcasına salladı.

“Bir şeyleri başaran tek kişi ben değilim.” Hoşlanmadığım, sinsi bir sırıtış yüzünü kaplarken başıyla yanımda duran Leonard’ı işaret etti.

“Siz ne yapıyorsunuz, tam olarak bunu bir söyler misiniz?” İkimizden de cevap alamamak sorusunu tekrarlamasına neden olmuştu. Tam ona gerçekleri açıklayacakken Leonard’ın elimi tutmasıyla duraksadım. Parmaklarımız birbirine kenetlendiğinde başımı hızla çevirip dehşetle Leonard’a baktım. Yüzünde sakin bir ifade vardı. Bakışlarım Olenka’ya döndüğünde toparlanmış olan yüzünün tekrar ağzını açmasıyla dağıldığını fark ettim.

“Sanırım yeterince açıkladık.” Yüzümden belli etmemeye çalışsam da, her şeyin iyice yüzüme gözüme bulaştığının farkındaydım. Leonard sadece günü kurtarmıştı. Olenka daha fazla mutlu olamazdı herhalde. Sanki havalara uçacak gibi duruyordu. Niye bu kadar sevinmişti ki?

“O zaman ben çıkayım,” dedi Olenka sırıtarak. Tam yanımdan geçerken durdu. Bir şey diyecek olmalıydı, merakla bekliyordum.

“Sizce Hector uyumuş mudur? Ona söylemem gereken bir şey var da,” Gözleri belirgin bir şekilde bir arada duran ellerimize kaydı.

“Saksıdan bahsedeceksin herhalde, ne yazık ki Hector uyudu. Yarın sabah konuşursun.” Sözlerim bitti sandığı anda tekrar konuşmaya devam ettim.

“Bu arada burada kaldığını kimseye söylemeyiz. Biliyorsun, Hector hiçbirimizin tek başımıza böyle ortadan kaybolmasını istemiyor.” Mesajı alıp almadığını anlamak için yüzüne inceler bir bakış attım. Yüzü kesinlikle bozulmuştu.

“Aramızda.” dedi zorlukla.

“Ben de öyle düşünmüştüm.” Yüzümde sahtenin de sahtesi bir gülümseme vardı. Olenka cebinden çıkardığı tuşu duvara bastırdı ve en nihayetinde gidebilmeyi başardı.

“Bırakırsan,” Sinirle elimi Leonard’ın elinden kurtardım.

“Ben ne yaptım da bana kızıyorsun?” Gerçekten anlamamış gibi duruyordu. Derince iç çektim.

“Farkında mısın bilmiyorum ama biz sevgili değiliz. Az önce, bu evdeki en güvenilmez insanın eline öyle bir dedikodu verdin ki… Hector duyarsa biterim.” Son cümlemi mırıldanarak söyledim. Her ne kadar sessiz olsam da dediğimi duymuştu.

“Bizim aramızda olan hiçbir şey Hector’ı ilgilendirmez Jane. Eğer az önce Olenka’ya söylediğimiz gerçek olsaydı da karışmaya hakkı yoktu. Neden ondan bu kadar çok korkuyorsun ki?” Verecek hiçbir cevabımın olmadığını fark ettim. Sessiz kaldığımı gördüğünde iyice üstüme gelmeye karar vermişti muhtemelen.

“Onun ne düşündüğü senin için niye bu kadar önemli? Bu seni neden rahatsız ediyor? Bir tane mantıklı sebep söyle.”

“Dur,” Soracak birçok sorusunu ağzına tıkmıştım. “Buraya kavga etmeye gelmedik.”

“Kavga etmeden duramayan sensin. Ayrıca ben kavga etmiyorum, soru soruyorum.” Sinirle dişlerimi sıktım.

“İyi, soru da sorma o zaman.” dedikten sonra dövüş çalıştıkları odaya doğru ilerledim. Bu konu burada kapanmıştı.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin