24. Bölüm Yüzleşmek Ceza Mıdır Ödül Mü?

1.2K 82 109
                                    

"Hayat bazen çok acımasızdır. Ve bu acımssızlık bazen insanlara haddinden daha fazla uğrar, insanı derine çeker acıların, hüzün olduğu derin ve dipsiz bir kuyuya. Ve bende bazen bu derin kuyuda doğduğumu hissediyorum. Sanki tüm hayatım bu kuyudan ibaret"

Limix, kalemi kağıttan ayırdı ve mürekkebin sayfada kaybolmasını izledi. Acaba babasının cevabı ne olacaktı?

"Derin kuyu yalnızca senin bakış açına göre şekillenir; eğer ki sen yanındaki taş duvarlara bakarsan kendini bir zindanda hapsolmuş hissedersin, ama kafanı kaldırıp kuyunun sonuna, yani gökyüzüne, bakarsan kendini özgür hissedersin."

Genç cadı gözlerini devirdi.

- Gerçekten Tom söyleyeceklerin bu kadar mı?!

Diye söylendi kendi kendine, ama günce onu duyamazdı yanlızca yazarak iletişim kurabilirlerdi. Limix sinirlenerek günceyi sertçe kapattı. Siyah deri kapakta, "T. M. Riddle" yazısına baktı. Babasının ruhu bu güncede on yedi yaşındaydı, yani yaşıttılar. O yüzden Limix'le iyi arkadaşlardı, Limix babasının günlüğüyle konuşmayı çok severdi, kendisini en iyi anlayan tek kişi oydu, hem yaşıt oldukları için genç Tom Limix'le çok uyuşuyordu. Tom gerçekten çok zeki bir arkadaştı, Limix Tom ile konuşmaya bayılırdı.

Ve bu günceyle konuşmanın başka avantajları da vardı; ilk olarak babasıyla da konuşmuş oluyordu bu yüzden hasret veya özlem çekmiyordu, ikinci olarak babası ona her zaman baba gibi davranmıştı bu yüzden Tom'la arkadaş olmak ona çok ilginç geliyordu, Tom gerçekten çok zeki biriydi ayrıca ikisininde bir çok konuda fikri uyuşuyordu o yüzden onunla konuşmak Limix'i eğleniyordu, sonuncusu ve en güzeli bu güncede konuştuğu şeyi asla babasının haberi olmuyordu.

Bu yüzden Limix Tom'u babası olarak değilde sanki bir arkadaşı olarak görüyordu. Ellerini ince uzun ve yumuşacık saçlarının arasından geçirdi, taki sonuna kadar, sonra daha sakince defteri rastgele bir sayfasından yeniden açtı.

"Hey"

Yazdı ve bekledi.

"?"

Tom'dan sadece bir soru işareti gelince ona trip attığını anladı.

"Gerçekten Tom çok hassassın ne yaptım şimdi ben?"

Günce cevaplamada gecikmedi.

"Bilmem kapağı pat diye yüzüme kapatmış olabilir misin?!"

Limix'in altta kalmak gibi bir niyeti hiç yoktu.

"Beni sinir ettin!"

Diye savundu kendini

"Ve sende intikamını...

Limix bekledi ama devamı gelmedi, Tom'u konuşturmak için

"Eee?"

Diye devam etmeye teşvik etti. Ama kağıt mürekkebi emdiği halde bir cevap vermedi.

"Şımarıksın Lancer, her Lancer gibi"

Limix kaşlarını çattı, onu annesine benzeten Tom'a cevap yazdı.

"Sende çok gıcıksın Marvolo, her yaşta!"

Limix yazar yazmaz hızlıca günceyi yine kapattı, annesinin lakabı "Şımarık" idi ve bunu bilen Tom inadına onu kızdırmıştı. Limix günceyi-arkadaşını eline alarak sandığının dibine gizledi kimsenin bu günceden haberi olmamalıydı. Bu yüzden günceyi sakladı ve aşağı kahvaltıya indi.

Kahvaltı gayet sakindi ta ki posta baykuşlarının getirdiği Gelecek Postası'na  bakana dek, tüm salon Gelecek Postası'nı eline almasıyla şok olup etrafıyla fısıldaşması bir olmuştu salonu aniden bir fısıldama doldurdu, profesörler bile korkuyla birbirine bakıp konuşuyorlardı, en baştada Dumbledore ile McGonagall birbirleriyle kimse duymayacak şekilde sessiz sessiz hararetle fısıldaşıyorlardı, tam yanlarında Elsa uzun bir müddettir gazeteye bakıyordu, Limix onun okumasının çok hızlı olduğunu ve şuana kadar gazetenin o sayfasını defalarca okuyacağını bildiğinden onun aslında McGonagall ve Dumbledore'u dinlediğini anlamıştı. Ne vardı bu gazetede, herkesi bu kadar endişelendiren neydi?

Karanlık Prenses, Limix LancerWhere stories live. Discover now