3. Bölüm Bakanlık Skandalı

5.3K 302 77
                                    


Karanlık dar bir koridordaydı Limix. Her taraf zifiri karanlıktı uzaktan su damlama sesi yankılanıyordu ama Limix bunun kan olduğuna emindi. Kapı gıcırtıları kahkaha gibi geliyordu kulağa ve bir tıslama sesi çataldili olduğu çok belliydi ama Limix bu tıslamayı anlayamıyordu. Etrafta aniden birden fazla tıslama geldi birkaç kişi hararetle sohbet ediyor gibiydi.

Limix hızla başını sağa sola döndürüp seslerin nerden geldiğini anlamaya çalıştı, ama bu resmen imkansızdı her taraftan tıslama sesleri arttı ve gittikçe yükseldi resmen Limix'in üzerine üzerine geliyorlardı daha fazla dayanamıyordu yere düşerek oturur pozisyona girdi ve kulaklarını iki yandan elleriyle sımsıkı kapattı işte o an anladı bembeyaz bir elbise girdiğini elbisenin üzerine kan damlıyordu nerden ve nasıl damladığını bilmiyordu sesler iyice ona yükselip ona gelmişti üstü tamamen kanla kaplanmıştı ve başı dönüyordu dönme dolaptaki gibi hızlı hızlı.
Yerede hareketsiz otursada düşmemek için kendini tutuyordu acı her saniye katlanıyordu ve artık dayanılmaz bir hale gitmişti.

Çığlığı bastı daha önce hiç atmadığı kadar acı dolu ve yüksek bir çığlık attı...

Aniden kendini başka bir yerde buldu, kurak bir çölde.

Bu sefer güneş kör edici bir şekilde parlıyordu.

Göz kapaklarını açmakta güçlük çekerek ayağı kalktı, derisi kemiğine yapışmış bir şekilde...

Zorlukla nefes alıyordu yerler kuraklıktan ve sıcaklıktan çatlamıştı aynı onun gibi, kendi vücudunu incelemeye konulduğunda kolu da diğer yerleri çatlamıştı derisi. Susuzluğun ve açlığın doruk noktasındaydı sanki haftalardır burada böyle yatıyordu. Etrafına baktığında hiç bir canlı varlığın izine rastlamamıştı sanki dünyanın yaradılışından beri hiç kimse gelmemişti.
Üstünde bu havaya uygun kısa ve açık bir kıyafet vardı. Yinede kimse olmadığı için utanmadan ilerleme başladı biraz ileride iğrenç bir ceset gördü.

Sıcaktan kömürleşmişti ona biraz daha baktığında onu tanıdı kim olduğunu anladı ve tam çığlık atacaktı ki bir şey ağzından değil nefesini, resmen ruhunu çöküp almıştı işte o an uyandı.

Sabah olmuştu, Bellatrix ona endişeyle bakıp

-Limix iyi misin?

Sesi Bellatrix'e yakışmayacak kadar yumuşak çıkmıştı oysa ona bakılırsa Limix'i de ona yakışmayacak kadar korku sarmıştı. Hemen ayağa kalkıp Bella'nın sorusuna baş sallayarak cevapladı birkaç saniye sonra Bella elindeki bir bardak suyu Limix'in eline tutuşturdu ve

- İç.

Diye emretti, Limix itaatkar bir şekilde suyu kafasına dikip kanaka kanaka içmişti. Kan ter içinde kalmıştı, biraz daha doğrulup nefes alışverişini düzene soktu feci derecede korkunç bir kabustu. Sanki gerçek gibi ama en korkunç kısmı uyanınca o çölde yatan cesedin kim olduğunu anlayınca daha da arttı, hala rüya olduğuna inanamıyordu sanki biranlığına öbür dünyaya gidip gelmişti.

Gerçektende öyle gibiydi fiziksel olarak çökmüş ve bitkin düşmüştü hala titriyordu ve soğuk ter attığına bir kez daha şaşırmıştı üç buçuk yıldır neredeyse hiç kabus gömüyordu.

Gördükleri ise ufak tefek uyanır uyanmaz hemen unutulan tiplerdendi. Bu kadar şiddetli kabusları sadece onunla tanışmadan önce görürdü, kurtarıcısıyla... 

-Limix gene kabus mu?

Yatakhanede ikisi yalnız oldukları için rahat rahat konuşabiliyorlardı. Narcissa hala hastane kanadında Melanie'de kahvaltıya inmişti.

- Hayır o değildi! Daha çok kendimi gördüm yada hissettim çünkü gözle görülemeyecek kadar karanlıktı etraf.

Bellatrix'in konuşmasını bekledi, o konuşmayınca kendisi devam etti.

Karanlık Prenses, Limix LancerWhere stories live. Discover now