1004 [adrienette] ✅

qi [.]

       Kahverengi saçlı çocuk hızlı adımlarla koridorun sonundaki sınıfa doğru ilerledi. Kendisine atılan şaşkın bakışları umursamadan öğle arasının bitmesi nedeniyle kalabalık olan sınıfa girdi. Yüksek ihtimalle eve gitme fırsatı olmadığı için kıyafetleri biraz dağınık görünüyordu ve uyumadığı için gözleri kırmızıydı. Ama yine de kırmızı gözleriyle sınıfı taradı ve aradığı kişileri bulmasıyla o tarafa doğru ilerledi.

        "Sonunda onu öldürmeye karar verdin ha, kahrolası sürtük!" diyerek Julia'yı gömleğinin yakasından tuttu ve ön sıraya doğru fırlattı. Genç kız yere çarpmanın etkisiyle şaşkınca kafasını kaldırırken, Adrien Nick'in karşısına geçmişti. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

       "Ne mi yapıyorum? Bilmiyor musun yoksa! Ah, doğru, siz Marinette'in en yakın arkadaşlarısınız değil mi? Alya? Nino?" Herkes şaşkın bakışlar atmaya devam ederken Rose müdür yardımcısını çağırmıştı, Felix koşarak sınıfa girdi bu sefer.

      "Nick, benimle odama geliyorsun hemen. Bu kargaşa için iyi bir sebebin vardır umarım." Çatık kaşlarıyla genç adamın kolunu tutmaya çalışsa da başaramadı. Kahverengi saçlı genç alayla kahkaha atmış ve geri çekilmişti. "İyi bir sebep mi? Dün okulda olmadığınız için haberiniz yoktur hocam, hemen söyleyeyim size! Marinette Dupain-Cheng adlı öğrenciniz, dün resim atölyesinde bilinçsiz bir şekilde bulundu. Kan kusmuştu ve neredeyse nefes almıyordu. Hastaneye gidildiğinde de saatlerce yoğun bakımda kaldı. Doktorlar midesindeki asit seviyesinin yükseldiğini söylediler. Ardından herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığını sordular. İlk yardım ekibinin yanlarına aldığı şişede hangi ilaçlar çıktı dersiniz? Mide asidi düzenleyici ve kan sulandırıcı haplarla doluydu ağrı kesici şişesi! Zaten aç karna içtiği kahveler ve kullandığı ağrı kesiciler onu tehlikeli bir duruma sokmuşken, bu ilaçlar da eklenince neredeyse ölüyordu! Doktorlar bile Marinette'i meleklerin koruduğunu, bu tarz bir durumdan kurtulmanın neredeyse imkansız olduğunu söylediler. Ve bilin bakalım bu duruma ne yol açtı? Sizin gerizekalı kardeşinizin neden olduğu olaylar ve onun biricik arkadaşı Julia'nın aptal şakası! Dün onun doğum günüydü, lanet olası!"

      Felix duydukları ile önce Adrien'a, ardından Julia'ya çevirdi bakışlarını. Kız ayağa kalkmış ve kıyafetlerini düzeltmişti, yan bir biçimde sırıttı. "Ölmediğine inanamıyorum, bir dahakine çok daha dikkatli olacağım."

      Nick tekrar o tarafa yönelmiş olsa da ilk hamle hiç beklemedikleri bir yerden geldi. Adrien kızı yakasından tutup sarsmaya başlamıştı. "Ne demek öldüğünden emin olacağım? Ne yaptığından haberin var mı senin? Ne yaptı ki o sana?"

      Julia Adrien'ın ellerini yakasından çekip ittirdi. "Anlamamak için aptal olmalısın herhalde. O kız seni çok seviyordu Adrien, bu yüzden senin yaptığın en ufak bir kötü davranış bile onda büyük hasara yol açıyordu ve bu hasarların oluştuğunu görmek gerçekten çok eğlenceliydi. Hep onun bir gün dayanamayıp intihar edeceği ya da gülümseyen yüzünü tamamen kaybedeceği günü bekledim. Ama sen bir anda gittin ve ondan özür diledin! Yine de onu üzebilecek başka bir şey vardı, bir kızla çıkıyordun ve mutluydun. Aptal gibi yaşadığınız her şeyi onun da olduğu ortamlarda anlatıp durdun, resmen kendi ellerinle öldürdün onu. Dün sevgilinle ayrıldığınızda onu üzecek bir şey kalmamıştı artık, bu yüzden ben de elimdeki son hamleyi yaptım. Gerçekten aptal melekler onu koruyor olmalı, ölmedi bir türlü."

      "Yeter! Adrien, Julia, benimle odama geliyorsunuz hemen. Nick, sen de kendi sınıfına git." İki genci kollarından tutarak sınıftan çıktı, ancak arkasında bıraktığı manzara görülmeye değerdi. Alya sırasına oturmuş, başını ellerinin arasına almış ağlıyordu. Nino da ne söyleyeceğini bilemez haldeydi. Yine de Nick'e doğru yaklaştı ve bakışlarını ona sabitledi. Gözlerinden gerçekten acı çektiği anlaşılıyordu. "Adrien ile bu konuyu konuşmuştum, hatta kavga bile etmiştik, ama bu kadar ileriye gittikleri hakkında bir fikrim yoktu. Marinette... nasıl? Onu ziyaret edebilir miyiz?"