Kısım 2 : İki

476 49 18
                                    

George, öğleden sonranın verdiği bir huysuzluk içerisindeydi. Kamp alanının yanındaydı. Ortada bir ateş, Anima bunun üzerinde balık pişirmekteydi.

"Hey, Anima!" diyerek yanına doğru gitmeye başladı.

Anima'nın odağı çubuğa geçirmiş olduğu balıklardan ilgi dolu bakışlar ve keyifli bir gülümseme ile George'a kaydı. "Ah, merhaba George."

George onun yanına gelip birazcık durdu ve ona baktı.

Anima gülümsemesini bozmadan kaşlarını sorgular biçimde hafifçe aşağıya indirdi. "Endişeli görünüyorsun, bir şey mi oldu?"

George dudaklarını kapattı ve aşağıya baktı. Ardından tekrar Anima'ya döndü. "Canım sıkkın, hiç yeni bir şeyler bulamadın mı?"

Anima güldü. "Aslında" diyerek sondaki a harfini uzattı. "Yeni bir para kazanma yeri buldum ama bundan balıkları yerken bahsetmek istiyordum."

George bunu duyduğuna sevinmişti. Anlatmasını istedi.

Anima balıklara tekrar döndü ve o tatlı dudaklarının ardından konuşmaya başladı. "Bir turnuva," dedi. Merak uyandırmak için durakladı. "Kazanan kişiye 4 bin altın verilecek."

George bunu duyduğunda açgözlü gülümsemesi belirdi.

"Kurallar basit, öldürmediğin sürece sakat bırakabilirsin. Tam bir sadist ayini gibi olacak." Gülümsedi. "Öyle ki, seyirciler zevk alsın diye mahrem yerler hariç kıyafet giyilmesi yasak; kan rahatça görülsün diye."

George onun arkasına geçti, çenesini onun kafasının üstüne rahatça koydu ve kollarını beline doladı. "Hepsi birer gerizekalı."

Anima güldü. "Paramızı aldıktan sonra hefefimize bir adım daha yaklaşırız. Hem kim bilir, belki de bir kaç yeni insanla tanışırız."

"Yeni insan mı? Ne için?"

"Biraz eğlenmek için. Bilirsin çıktığımız maceraların hiç birinde yanımıza birilerini almadık."

"Birilerinin canı benimkinden de sıkılmış anlaşılan." dedi George ve onun saçalrını öpüp arkasından ayrıldı, karşısına geçti. Aralarında duran ateşe baktı.

İkiside, ateşin o mutlak parıltısına bakıyordu. Yanan kızıl parçacıkların havada süzülmesi ve yanan odunların çıkardığı ses. Neredeyse kusursuz bir ateş olduğundan ötürü duman çıkmıyordu, ikiside o parlaklığın ve sıcaklığın keyfini çıkartıyor, yiyecekleri balıkları düşünüyorlardı.

Bir süre sonra, balıklar hazır oldu. Büyük, neredeyse kocaman denecek 2 balıktı. Anima onları çubuktan çıkartıp, kesilip yan koyulmuş ağaca yöneldi. Bu ağacı üzerinde oturmak için kullanıyorlardı. George'da onun arkasından ağaca yöneldi ve birlikte oturdular.

Arkasından tuttuğu balıklardan birini George'a uzattı Anima. "Afiyet olsun," dedi ve yemeye başladılar.

Bu kamp alanını 1 haftadır kullanıyorlardı. Geldikleri şehirden sadece 5 bin kilometre uzaktaydılar. Bu süre boyunca sürekli hareket halindelerdi. Maceradan maceraya atlayıp, iz bırakmadan soygunlar yapıyor, iyilikler dağıtıyor ve bir efsane oluşturuyorlardı. İyilikleri sayesinde bölgede adları anılmaya başlamıştı ancak kimse onları görmemişti. Bir efsane olmayı, yaptıklarının tanrıya kalmaması için gittikleri yerlerde tek istisnai izleri olan imzalarını bırakıyorlardı: 'gean'.

-

Yarının sabahında, birlikte uyudukları yaprakların üzerinden George uyandı. Gözlerini ovuşturdu.

Bugün yola çıkacaklardı. Turnuvanın olduğu kasabaya varmaları 2.5 günlerini alacaktı. Bu yüzden oraya vardıklarında dinlenmek için sadece 12 saatleri kalacaktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 21, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Karanlığın PrensiWhere stories live. Discover now