-Güzel kitap dedi okuduğu kitabın kapağını soluk tenli elleriyle kapatıp bana doğrulttu. Kitabın ismi Alacakaranlık Şafak Vaktiydi ve devam ettirdi

-Bitirdikçe yeni baştan başlıyorum . Onların hikayesi başka dedi. Onların aşkı...

-İmkansızlıkların içinden doğan aşk dedik birlikte neden böyle söylemiştim bilmiyorum sadece içimden geçirmiştim bır anda ağzımdan çıkıverdi. Peki o benim söyleyeceğim şeyi nerden bildi. Yoksa basit bir tesadüf müydü? Garip hissetmiştim. Göz göze geldik. Hafif gülümsedik birbirimize. Hafif gülümsemesinde bile besbelli olan soluk teninde ki ölü gamzelerinden gözümü alamadım. Bir insanda gamze nasıl bu kadar kusursuz dururdu.

-Yanına oturabilir miyim dedi. Sesi sınıfın karşısından duyulan ama çekingen ve utangaçlığıyla kısık çıkmıştı. Kendimi fazla kaptırmak istemiyordum. Birkaç gün onu bu kızla mı konuştum cidden ne kadar salakmışım derken bulmak istemiyordum . Ben artık üzülmek , alay edilmek istemiyordum ama yanım boştu . Hayır desem kendini kötü hissedecekti. Reddedilmenin nasıl bir duygu olduğunu bilirim defalarca kez reddedildiğimden. Üzülme sen dedim içimden, o ölü gamzelerinin hatrına.

-Evet dedim hafif tebessüm ederken yan sandalyeme koyduğum çantayı kaldırırken. Siyah çantasını aldı ve yanıma geldi . Onunda herşeyi siyahta , cidden herşeyi siyahtı okul forması da yoktu. Nasıl alıyorlardı bu çocuğu içeriye. Galiba beni fazla sıkmamak için konuşmadı. Ben de konuşmadım. İkimizde konuşmadık. Kitaplarımızı okuduk sınıf dolana kadar bazen göz göze geliyorduk. Tuhaf . İlk kez biri yanımda oturmuyordu . Öğretmenlerim diğer çocuklarla kaynaşmam için beni zorla birileriyle oturtuyordu ama ilk defa biri yanımda otururken rahatsız olmamıştım

Dersler geçti 4.derse girecektik. Daha okulun bitmesine 5 ders daha vardı .4 dersttir birbirimize bakıp hafif tebessümler etmemiz dışında farklı birşey olmamıştı.

Sonra yanıma dün Rüzgar'ı sorduğum size yıkık diye tanıttım kız geldi. Kesin notları isteyecekti başka birşey için gelmezdi ama birbirimizle not alışverişi yaptığımızdan ona notları vermek zorundaydım zaten. Fazla not tutan biri değildim hatta bazen hiç tutmadığım zamanlar oluyordu ve o zamanlarda benim ona işim düşüyordu.

-Berra bu ders kafam çok dalgındı hiç not tutamadım. Şeyy..

-Sorun yok dedim hafifçe gülümsedim

-Çok sağol. Bu arada dün yeni gelen çocuk demiştin . Hani nerede dedi sınıfın diğer köşesine göz gezdirerek. Bugün gelmedi mi ? diye devam etti.
Nasıl görmez ki yanımda oturuyor .Rezil oldum Rüzgar dün ondan bahsettiğimi anladı. Ona baktım utanarak .Rüzgar da bana baktım gülümsedi. Sonra elimle yanımda olan Rüzgarı işaret ettim. Gözlerimi de Rüzgar'a çevirdim.
Arkadaşım hala yeni gelen çocuğu arıyordu elimle gösterdiğim yere bakıyordu.

-Ne yapıyorsun dedi kafası karışmış bir halde arkadaşım

-Yeni gelen çocuğu gösteriyorum dedim ona körmüsün der gibi.

-Nerde dedi tekrar elimle gösterdiğim yere bakarak. Şaka yapıyor olmalıydı ama o hiç şaka yapmazdı ki. Zaten çok samimi de değildik.

Yanımda oturuyor dedim kaşlarımı çatıp Rüzgar'a baktım. Neler oluyordu . Şaka yapsa bile bu kadar devam ettirir miydi ki ?

-Berra sen de mi benimle dalga geçmeye başladın zaten benimle dalga geçmeyen tek sen kalmıştın. Niye hep dışlanıyorum dedi sitemkar bir sesle .

-Dur , dur . Ne dalga geçmesi ya dedim ses tonumdan belliydi şaşırdığım. Neler olduğunu anlayamıyordum.

-Berra yanında kimse oturmuyor beni salak falan mı zannediyorsun dedi ve tam anlamıyla çok olduğum andı. İdrak edemedim, yutkundum . Sanki tükürüğüm boğazımı yarar gibi iniyordu aşağı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü diye bir deyim var ya hani. Aynen öyle ilk önce sıcak suya girdim sonra Rüzgar soğuk esişleriyle üşüdüm, üşüdüm ama kurudum. Rüzgar'a baktım bana bakmıyordu sanki üzülmüş gibiydi başını eğmiş sıraya bakıyordu . İşte o an kafayı yediğim andı . İşte o an benim hikayemin başladığı andı . Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken korkuyla çantamı aldım ve hızlıca sınıfın kapısından çıktım. Arkadaşımda onunla dalga geçmediğimi anlamış olacak ki benim kolumu tuttu ve bana nereye gittiğimi sordu. O an konuşabilecek halde değildim . Çenem kitlenmişti. Kapıdan çıkarken hocamla çarpıştım ağladığımı gördü. Arkamdan birşeyler söylüyordu. Ama kulaklarımda kilitlenmişti artık. Evet , o an ne kulaklarım duydu. Ne dilim konuştu . Ne de ruhum sustu. Dilim konuşmuyordu ama ruhumda içimde susmuyordu. Beynim duraklamıştı .Neler olduğunu anlamaya çalısıyordum ama resmen beynimden yanıt alamıyordum.
Koşarak okulun kapısından çıktım. Güvenlik ağladığımı görünce şaşırmış çıkmama engel olmamıştı bile.

Koşuyordum ve gittikçe daha da hızlanıyordum. Ben hızlandıkça gözyaşlarım da hızlanıyordu. Ruhumun savaşı da hararetleniyordu. Koşuyordum çünkü bir an önce evime gitmek istiyordum. Tek güvende olduğumu hissettiğim yere. Odama çıkmak, yorganımın altına sığınmak istiyordu , canavarlardan korkan bir çocuk gibi.

Eve geldim neyse ki annem evde değildi . Niye ağladığımı kimseye anlatacak durumda değildim. Çünkü niye ağladığımı ben bile bilmiyordum. Odama çıktım , yorganımın altına girdim. Ruhumu sakinleştirmeye , bunların olmadığına inanmaya çalıştım . Olmuyordu yapamıyordum işte . Neydi şimdi bu anlamıyorum. ANLAYAMIYORUM.
Sanırım gitgide kafayı yiyorum.

Selam canlarım. İkinci bölümü nasıl buldunuz? Size bomba gibi geliyoruz demiştim. Bu daha başlangıç Berra'nın başına kim bilir neler gelecek. Evet bu hikayenin yazarı benim konusu ve olacaklar belli ama Berra'nın hisleri ben yazarken ortaya çıkıyor. İnanın bende sizin kadar heyecanlıyım. Bu hikayeyi hep birlikte okumayacağız. Hep birlikte yazacağız. Hep birlikte yaşayacağız...💜

ONDAN SAKIN BAHSETMENơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ