Aşkına İhanet Edemem B.36.

4.2K 238 110
                                    

Hoş geldiniz!

Gizem, sarhoş bedenlerin tutsağı olmuş içinden lanetler okuyordu. Bu adamlar da nereden çıkmıştı? Genç kız nereden bilsin gecenin koynunda nelerin saklı olduğunu. Sarhoşlardan birinin dengede durmayan titrek elleri Gizem'in peçesine dokunmak üzereydi ki; arka tarafından omzuna bir el dokundu. Ağız dolusu kocaman bir çığlık fezaya karışırken anlık olarak başını çevirip arkasına baktı, bakmasıyla da Sinan ile burun buruna geldi.

Üst üste yaşadıkları gayet tabii olarak Gizem'in korkmasına sebebiyet verdiğinden elinin ayağının boşalıp titremesine engel olamıyordu. "Korkma, geçti bak."

Genç kızı, sarıp sarmalayıp sakinleştirmek istiyordu lakin henüz işi bitmemişti. Gizem'i kenara çekip önüne kendisi geçerken bir hışımla sarhoş adamların üzerine yürüdü. "Ayyaş herifler, çekip gidin şuradan ve kızı rahat bırakın. " Şimdi ortalık yerde bir maraza çıkarsa adamlara tekme tokat girişse pek işe yaramazdı zira adamlar sarhoştu; ne şiddetten anlayacak haldeydiler ne de laftan sözden. Tek çare usulünce yanlarından uzaklaştırmaktı. Sinan'ın varlığı bile onları geri püskürtmeye ve hayal kırıklığı yaşamalarına yetmişti fakat buna rağmen sanki kendilerine bir hayırları varmış gibi bir de gerisin geri adımlar atarken işaret parmaklarını sallayıp güya Sinan'a gözdağı veriyorlardı. "Siz hala burada mısınız?" diye sorarken sesinin ayarını yükseltmek zorunda kalmıştı Sinan.

Şerli adamlar yanlarından uzaklaşınca Gizem'in ayakta duracak halinin olmadığını anlaması uzun sürmedi. "İyi misin?" diye sorarken bedenine dokunup dokunmamak konusunda bir an tereddüt yaşamıştı lakin anlık kararsızlığı üzerinden atınca önce koluna girdi sonra boşta kalan eliyle beline sarıldı. Genç kızın başı sevdiği adamın omzuna düşerken, "Gel şu banklardan birine geçip oturalım, keşke başka bir yerde görüşseydik zira gece buralar pek tekin olmaz." dedi.

Sinan'ın varlığıyla rahatlayan Gizem, şimdi biraz daha sakindi. "Haklısın ama eve yakın ve benim bildiğim tek burası var."

"Şimdi nasılsın biraz daha iyi misin?" diye soranken hala Gizem'in başı omzunda kendi kolu genç kızın beline sarılıydı. Birkaç dakikanın ardından genç kızın körpe bedeninin kasıldığını hissetti Sinan, anlamıştı birbirlerine sarılı kalmak genç kızı rahatsız ediyordu; usulca gevşedi kolları ve çekti elini huzuru bulduğu tenden.

"Şimdi daha iyiyim." Saliseler hatta dakikalar önce sorulan sorunun cevabı henüz muhatabını bulmuştu.

"Madem kendini iyi hissediyorsun konuşmak istediğin mevzuya geçebiliriz o zaman. İtiraf etmek gerekirse beni aradığın saatten itibaren merak içindeyim. İnan dakikalar saatler geçmek bilmedi."

Gizem, âşık olduğu adamın heyecanını görünce içi sızladı zira umutlanmasına sebebiyet vermişti. Üstelik Sinan'dan isteyeceği fedakârlık her ikisine de çok büyük bedeller ödetecekti. Tam da bu sebepten söze nasıl başlayacağını bilemiyordu.

Gizem'in suskunluğunu görmek genç öğretmeni bilinmez bir girdabın içine çekmeye yetiyordu. "Gizem, neden susuyorsun? Bilmeni isterim ki, bu suskunluğun beni fazlasıyla endişelendiriyor."

Genç kızın dudakları arasından firar eden sözcükler havaya karışıp muhatabına ulaşırken sesi zar zor duyuluyordu. "Canan ablam!" dedi ve yine sustu. Gizem'in susup durması omuzlarındaki yükün ağırlığından kaynaklıydı.

Cümle içinde Canan, kelimesinin geçmesi Sinan'ın başından aşağı kaynar sular dökülmesine ve hayal kırıklığı yaşamasına meydan vermişti zira sanrıları yanıltmamış ve meselenin kendileriyle ilgili olmadığını anlaması uzun sürmemişti.

Müdürün Peçeli Kızı Where stories live. Discover now