Chapter twenty-one

418 24 35
                                    


Evet sergiye gelmiştik ve herkes partneriyle beraber geziyordu. Dile kolay ya. Partner. Sophia ile Harry iyi anlaşıyordu. Chloe ve Cody ortada. Sadie ve Lilia hm onlar da gördükleri her şeye bişey bulup gülüyorlardı. Melanie ve Bonnie Jack ve Wyatt ile ikilisi ile beraberdi.

Gülüşüyorlardı. Melanie Jack'in kulağına bişeyler fısıldıyordu ve sonra ikiside gülüyordu. Kıskanmış mıydım? Eh belki. Çünkü şu an eğlenmiyordum. Sergi güzeldi. Sergileri küçüklüğümden beri severim ama bir süreden sonra sıkıyordu insanı.

"Sıkıldın mı yoksa?" Diye sordu Noah. Ona baktım ve yine ofladım.

"Evet çünkü sergiyi üçüncü kez gezmeye başladık schnapp!" Dedim ve bayılıyormuş takliti yaptım.

"O zaman ebelemece oynayalım" dedi

"Tamam o zaman sen ebe ol ben kaçayım." Dedim. Ve hemen arkama bakmadan koşmaya başladım. Arkamdan koşarak geldiğini gördüğümde hızlıca koşmaya devam ettim ve karşıma bir anda Finn beliriverdi.

Ben Finn yanından sıyrılabilmiştim ama Noah hala koşuyordu.

"FİNN DİKK-" demeden Noah ile Finn birlikte kendilerini yerde buldular.

Olayın yeni farkına varınca gülmeye başladım ve gülmekten yere çömeldim.

"Size inanmıyorum hehueheu aa gülmekten ağlıcam şimdi." Yanımıza Bonnie geldi ve sevgilisini kaldırdı.

Ama ben hala gülüyorum. O kadar komiktiki görmeniz lazımdı! Sonra Melanie de noah'a yardım etti ve noah ta kalktı.

"Şimdi berede kalmıştık biz?"

Aha şimdi sıçtın Bian. Hemen geri dönüp koşmaya başladım. Ama hala gülüyodum. Sonra tam arkama bakacaklen kolumum tutulduğunu hissettim ve durdum arkama yavaşça döndüğüm Noah pestili çıkmış gibi nefes nefese kalmıştı.

Bende gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirlerine birleştirdim ve biraz bekledim. Ama olmuyo ve Noah bana sinirli bakarken bu hiç kolayda değildi. Hemen gülmeye başladım.

"Öyle bakma ya daha çok gülesim geliyor."

"Nasıl?"
Bana bir adım yaklaştı.

"Böyle işte. Yavru köpek gibi." Dedim ve güldüm.

"Haha. Seni de görelim o zaman. Ebe" dedi ve koşarak serginin bahçesine doğru koşmaya başladı.

Ah yine mi!

"Görücez schnapp" dedim ve peşinden koşmaya başladım. Benden kat kat hızlıydı. Eh ama ben yorulan taraf değildim. Çünkü zaten pestili çıkmıştı, çok koşamazdı değil mi?

Evet yarım saattir Noah'ın peşinden koşuyorum. Bir insam hiç mi yorulmaz. En son nefes nefese kalıp kendimi büyük çınarın altına bıraktım. Çok yorulmuştum çünkü.

"A-a ne oldu? Pes mi ettin yoksa?" Dedi noah alaycı şekilde.

"Hayır. Bu kadar koşma işleri bana göre değil schnapp. Biraz gölgede yatmak en iyisi." Dedim ve yanıma yatmasını gösterircesine yabımdaki boş alanı patpatladım. Oda sabahtan beri bu teklifi beklemişçesine hemen yanıma uzandı.

Yanıma yakındı. O vanilya kokusu yine gelmişti burnuma. Hadi ama bunu yapamazsın. Kalbime giren ağrılar daha çoklaşırken sakin kalmaya çalıştım. Nefes düzenim de bozukunca Noah yattığı yerden doğruldu ve kaşları çatık bir şekilde bana baktı.

"İyi misin?"

"H-hayır. Sanırım kriz geçiriyorum. İlacım Chloe'nin çantasındaydı. O-nu alabilir misin?" Diye sordum. Ben senin yanına çanta almama fikrini sikeyim ya Bianca!

"Tamam. Hemen geliyorum. Şimdi sakin ol ve derin derin nefes almaya çalış."

Olmuyor senin yanında olmuyor işte!

"Hı-hı." Dedim ve koşarak gitmesini izledim. Kendimi olduğum yere geri yattım ve düşünmeye başladım.

Noah's POV
Bian'ın yanında yatınca bir anda nefes düzeninin bozulduğunu anladım. Yattığım yerden doğruldum ve ona "iyi misin?" Diye sordum.

Bana iyi olmadığını sanırım kriz geçirdiğini ve Chloe'den ilacını almamı istediğini söyledi. Bende hemen koşarak Chloe'nin olduğu bloğa doğru koşmaya başladım. Onu bulduğumda Sadie ile konuşuyordu.

"Ona aşığım Chloe. Ama o bunu bilmiyor ve gözümün önünde başka bir kızı seviyor. Ben acı çekmeyeyimde ne yapayım."

"Bak sevgilisinden ayrıldı zaten. Sevgilisi onu aldatmış. Bütün gün ağladı. Artık onu sevdiğini düşünmüyorum ve konuşurum ben onunla." Dedi.

Bir dakika. Hoşlanmak? Sadie? Aldatmak? Aldatılan benim? Ne yani SADİE BENİ Mİ SEVİYOR. Siktir. Bu kesinlikle olamaz.

Benim geldiğimi anlayınca Chloe Sadie' ye 'sus' işareti yaptı ve bana "be oldu noah?" Diye sordu. Bende bu konuyu aklımda tutarak.

"Bian ilacını istedi. Senin çantandaymış."

Sadie bana baktı ve geri önüne döndü. Chloe çantadan ilacı çıkartana kadar Sadie'yi inceledim. Güzel bir kızdı. Gayette şirin. Ama asla benim rüyamdaki hatta yanımdaki Bianca'm kadar mükemmel olamaz diye geçirdim içimden.

"Bişey olursa bana da haber ver Noah." Dedi Chloe ve bana ilaçı verdi. Bu kız çok ağır ilaçlar içiyordu. Bu yaşa göre fazla değil mi? Neyse yetişmem gereken bir Bian vardı. "Sağol" dedim ve koşarak bahçeye geri çıktım.

Bian:
Noah'ın geldiğini görünce rahatladım. Elindeki ilaçla endişeli bir şekilde bana doğru koşuyordu.

"Biraz uzun sürdü." Dedi ve elindeki suyla ilaç kutusunu bana uzattı.

"Teşekkürler" dedim ve titreyen elimle ilaçı içtim. Biraz rahatlamamla geri yattım ve gözlerimi kapadım.

"Daha iyi misin?" Diye sordu Noah.

"Evet ama biraz dinlensem daha iyi olacak gibi. İstiyorsan sen git ben biraz daha buradayım Schnappie" dedim. Yanıma yattığını hissettiğimde ister istemez gülümsemiştim.

"Hayır Bianca. Sen benim partnerimsin. Sen nereye ben oraya." Dedi ve beraber gökyüzünü izlemeye devam ettik.

𝐉𝐮𝐬𝐭 𝐚 𝐝𝐫𝐞𝐚𝐦 - 𝐍.𝐬- Where stories live. Discover now