3.6 (markhyuck)

444 46 0
                                    

- bundan emin misin?

- kesinlikle.

mark masanın üstündeki son mumu da yaktıktan sonra elini sallayarak kibriti söndürdü. ardından güven vermek istercesine haechan'ın gözlerine bakarak ona doğru birkaç adım attı. çocuk kesinlikle susmuyordu.

- mark bak, ailen bunu düzgün karşılamayabilir, sonuçta bizim aramızda bir şey yok ve ne diyeceksin ki? "hey anne, bu benim oldukça sıradan bir arkadaşım ve sizinle tanıştırmak istedim."

mark yıllarını alan ve şimdi susmamakta inatçı olan çocuğun minik ellerini avucunun içine aldı. fazla konuştuğu için ona bağırmak bile mümkün değildi, üstüne üstlük bunun şirinlikle alakası yoktu. hyuck'a bağırmazdınız çünkü o zaman asla susmazdı.

- seni çocukluktan beri arkadaş olduğumuz için tanıştıracağım onlarla. hem, tanışmak değil ki bu, yıllardır tanıyorlar seni zaten. 12 yaşından beri arkadaşız ve şimdi 18 yaşında bir gençsin donghyuck, bu yeterli değil mi?

gayet sakin bir şekilde yanıtlamıştı onu. bunu yapabildiği için kendisine bile şaşırıyordu. aslında zor değildi, haechan'ı sakinleştirmek bir alan olsaydı, mark birinciliği çoktan almıştı.

- tamam, susuyorum.

ortam sakinleşse bile bu fazla uzun sürmedi. biraz sonra kapıdaki anlık gürültüden mark'ın anne ve babasının geldiğini anlamak zor değildi.

aslında içeri girebilmeleri lazımdı ancak kapı içeriden kilitliydi. çünkü böyle bir an yaşanacağını çocuk önceden biliyordu.

- geliyorum!

kapıya doğru bağırdıktan sonra karşısındaki çocuğun hafifçe kulağına eğildi.

- seni seviyorum.

geri çekildi ancak gözlerine bakmadı. haechan'ın şaşkın bakışları mark'ı her zaman güldürmüştü ve bu anı da bozmasına izin vermeyecekti.

onun yerine, tekrar yaklaşıp çocuğun dudaklarına tatlı bir baskı uyguladı. bu şirin, masum bir öpücüktü.

ancak mark oyunbozanlık yapıyordu. hemen hiçbir şey olmamış gibi toparlanıp kapıya ilerlerken hyuck bunun farkına oldukça geç varmış, yine de söylenmesinden taviz vermemişti.

- BU NE? MARK! ben senin böyle şeylerinle her seferinde uğraşmak zorunda mıyım? tanrım, ÇOCUKKEN DE BÖYLEYDİN! biraz büyü ya.

ona karşılık mark, cevap vermek yerine sinsice gülümseyerek kapı kolunu çevirdi ve o an donghyuck'un gerçekten yapmak istediği tek şey mark'ı oracıkta parçalamaktı.

onun yerine içeri giren bay ve bayan lee'ye gülümseyerek selam verdi.

bayan lee, haechan'ı gördüğünde asla tarif edilemeyecek bir sevinçle üstüne doğru yürüyüp çocuğu kucaklamıştı. evet, bu bir tanışma değildi çünkü bu sarılmayı unutmak mümkün değildi. çocukken de yaşanmış olmalıydı.

kadın gereksiz mi duygusallaşıyordu yoksa cidden dedikleri doğru muydu emin olamamakla birlikte, hae'ye ne kadar çok büyüdüğü, onu ilk tanıdığında bacağı kadar bir afacan olduğu, zamanın çok hızlı geçtiği ve çok yakışıklı bir delikanlı oluverdiği gibi bir şeyler söylemişti.

off-road ;; renminWhere stories live. Discover now