2.0

629 69 9
                                    

jaemin kalbindeki acı veren ağrıyla yatakta doğruldu. bu iyi olduğunu sandığınız ama sonu kötü biten rüyalardan biriydi. yine de, renjun'i ona tekrar mesaj atarken görmek her şeye bedeldi. sonsuza kadar kendisine küs kalabilirdi, yalnızca onun yaşadığından emin olması gerekiyordu.

telefonunu alıp ona attığı son mesaja baktı. iletildiğini görünce içinde tutunulmaması gereken ama o çaresizlikle güvenilen bir umut doğdu. belki cidden ölmemişti. belki bugün kimlik tespiti yapılacak ceset renjun'in değildi.

defalarca kez içinden bunu geçirerek ayağa kalktı, yatağın üstünü baştan savma düzeltip banyoya doğru ilerledi.

- JAEM!

yüzüne tam suyu çarpacakken odasına giren birinin seslenişiyle olduğu yerde sıçradı ve banyonun kapısını aralayarak içeri giren jeno'yla göz göze geldi.

- Efendim Je?

çocuk hafifçe banyodan uzaklaşıp yatağın üstüne oturdu. bakışlarında jaemin'in belki sabah mahmurluğuyla algılayamadığı bir ifade vardı.

- şey,,, biliyorsun bugün kimlik tespiti yapılacak. neler düşünüyorsun?

jaemin soruyu duyunca omuzlarını düşürdü. ardından yüzünü hızlıca yıkayıp elindeki havluyla banyodan çıktı.

- bir şey düşünmüyorum. umuyorum ki o junie değildir.

- ben de bunu umuyorum jaemin-ah.

ayaktaki çocuk odanın içinde asla bulunmayacak bir şeyler aramaya başlamıştı. bunu neden yaptığını kendisi de bilmiyordu ancak o an jeno'yla göz göze gelmekten daha işine gelir bir şeydi. sonunda pes etti, olmayan şeyi aramayı bırakarak yatağın cama bakan tarafına oturdu. aralarındaki sessizlik oldukça rahatsız edici olmasına rağmen belirsiz şeyleri konuşmaktan iyi hissettiriyordu. jaem derin ve sesli bir nefes aldı, bu kısa bir süreliğine odadaki tek sesti. sonra da jeno'nun çatallaşmış sesi duyuldu.

- ondan hoşlanıyordun, değil mi?

hafifçe bakışlarını arkasına çevirdi çocuk. jaemin ise onunla göz göze gelmeyi reddediyor gibi hâlâ dışarı bakıyordu.

- bilmiyorum je. hiç bilmiyorum.

- madem öyleydi, neden olayın başından beri benim yanımdaydın jaem? onun ne düşünebileceğini bilmiyor muydun?

bir anlığına boşluğa düştü jaemin'in bakışları. yavaşça arkasına dönüp jeno'yla göz göze geldi. ardından tekrar önüne döndü. bu sefer yere bakıyordu.

- bilirsin ya, bir şeyin değerini kaybedene kadar anlayamazsın. ben de bunu yaşadım iş-

- çocuklar!

odanın kapısı hızlıca açıldı. lucas kafasını uzatmış, içeri bakıyordu. jaemin bıkkın bir sesle mırıldandı.

- sana da günaydın hyung.

- özür dilerim, özel bir konuşma yapıyorduysanız yani. şeyi söylemeye geldim; şey için... kimlik... tespiti için... jaehyunlar az önce çıktılar. sonucu bize bildireceklermiş. winwin kahvaltı hazırladı, gelin aşağıya.

jeno sıkıntılı bir bakış attı arkasına, ardından kalkıp kapıya kadar yürüdü. aslında bir şey demeden sıyrılmayı planlıyordu lucas'in yanından ancak sözlerine devam edince o da olduğu yerde durdu.

- hadi ama nana... ölmüş birini geri getiremezs-

karşısındaki çocuğun bakışlarını fark edince sustu çocuk.

- yani... demek istediğim.... daha ölmedi ama... hayır yani hiç ölmemiş de olabilir... hem...

- artık susmalısın hyung.

jeno'nun sesiyle bakışlarını yere indirdi yukhei. şimdi kendini ikisinden bile küçük hissediyordu.

- özür dilerim nana...

hızlıca uzaklaştı sonra oradan, yeterince utanmıştı. gerisinde açık kalan kapıdan baktı jeno, o da yavaşça kapatıp dışarı çıktı.

off-road ;; renminWhere stories live. Discover now