KABUSUN GERÇEK YÜZÜ

4.3K 190 378
                                    

Merhaba arkadaşlar uzun bir bölümle karşınızdayız🙃

3K oluşumuza gelsin bu bölüm hepinize çok teşekkürler😍

Yorum ve vote yapmayı unutmayın lütfen ☺️




Gece tek tek arabadakilere baktı. Paşa'nın söylediklerini düşündü. Demek düştüğü yerden tek başına ayağa kalkamazdı.

"Deneyelim mi?"

-Hı?

Mert'in sesiyle dışından konuştuğunu fark etti ama belli ki artık umrunda değildi. Dikiz aynasından son kez Paşa'ya baktı. Kapıyı açtı, derin bir nefes aldı ve kendini hızla giden arabadan aşağıya doğru fırlattı. Sonrası mı?

☆☆☆

-Lan!?

-Siktirrr...

-Kahretsin! Arabayı durdur. Durdur arabayı!

Acı bir fren sesiyle öne doğru savruldular ve kendilerini hemen arabadan dışarı çıkarttılar. Ancak sorun şuydu ki araba çok hızlı gittiği için Gece'nin düştüğü yerden oldukça ilerde durabilmişlerdi ve geriye doğru baktıklarında görebildikleri tek şey bomboş yol olmuştu. Gece'ye dair hiçbir iz yoktu...

-Lan ne yaptı bu kız?

Seko'nun sözleri aslında üçünün de duygularına tercüman olmuştu ama bu sefer de bu görevi Paşa üstlenmiş gibi devam ettirdi:

-Sandığımızdan daha sağlammış...

Mert kaşlarını kaldırmış boşluğa bakıyordu. Muhtemelen hiçbiri öylesine korkak bir kızdan böyle bir hareket beklememişti.

-Yaşıyor mudur acaba?

-Yok daha neler abi. O hızla giden arabadan atlayıp da hayatta kalması mucize olur. Terminatör mü bu kız amına koyayım.

Mert Seko'nun sözlerine gülmeden edemedi. Paşa ise onları duymuyordu, arabanın ön kaputuna atlayarak oturmuş, bağdaş kurmuştu ve telefonu cebinden çıkartarak kulağına götürmüştü. Seko Paşa'nın yanına giderek tek ayağını arabanın önüne koyup öne doğru eğildiğinde arabaya yaslanan Mert'in de dikkatleri onlardaydı. Paşa'nın tok sesi boş caddede yankılandığında ikisinin de dikkati ona yoğunlaştı:

-Abi nerde bunlar çıldıracağım. Ne Poyraz açıyor telefonu, ne Derin. Eve gidelim ikisinin kafasını birbirine sürteceğim.

Seko yüzünü buruşturarak kafasını öne eğdi ve bir süre öylece kaldı. Üçü de bir süre hiç konuşmadı, hiç hareket etmedi ve hiç bir şey yapmadılar. Sadece öylece durdular... Boş caddede sadece rüzgardan birbirine sürten ağaç yapraklarının sesi duyuluyordu.

Taa ki Mert 3 kere sertçe arabaya vurana kadar... Bir anda Mert'in çıkardığı sesle üçünün de düşünceleri dağıldı. Zaten o da bunu ayılmaları için yapmıştı zira harekete geçmeleri lazımdı. Muhtemelen 'Poyraz ile Derin mutlaka evdelerdir' diye düşünüyorlardı. Ama neden? İşte onu da gittiklerinde öğreneceklerdi. Daha önce planlamışlar gibi bir anda üçü birden hareketlenerek arabaya bindiler ve son gaz evlerinin yolunu tuttular...

Eve geldiklerinde Seko hemen üst kata fırlayıp odaları tek tek gezmeye koyuldu. Mert evin arka bahçesine koştu. Paşa ise salonda volta atarak sırayla Poyraz'ı ve Derin'i durmadan arıyordu. Ama sonuç aynıydı: Cevapsız...

Salonun orta yerinde buluştuklarında telaştan deliye dönmüşlerdi çünkü evde kimse yoktu. Telaşla birbirlerine baktıktan sonra Seko sertçe saçını çekiştirip eline geçirdiği şişeyi bağırarak kapıya doğru fırlattı. Ama tam o sırada kapı açıldı ve kapıdan giren kişi ani bir refleksle eğilince Seko tarafından yaralanmaktan son anda kurtuldu. Üçünün de bakışları oraya çevrildiğinde kalakaldılar. Gelen Poyraz'dı. Ancak yalnızdı, yanında Derin yoktu.

ÇETE SAVAŞLARIWhere stories live. Discover now