37.Bölüm: Replik

1.4K 87 137
                                    

Ta daaaa ben geldiim, haydi okuyun addsf

⭐⭐⭐

"Seni evine götürmemi ister misin? Kıyafetlerin için." dedi Harry. Başımı sallayınca kollarını benden çekti ve hızlıca odadan çıktı. Geri geldiğinde yine elinde sargı vardı. Hadi ama!

"Ah Harold! Sadece küçük bir kesiği ne kadar da abarttın!" diye çıkıştım. Bana gözlerini devirip tekrar koltuğa yerleşti ve ayağımı kaptı.

"Evet, sana birşey olacak diye endişelendiğim için ne kadar da aptalım." diyip ayağımda ki sargıyı çıkardı.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun. Sadece fazla korumacı davranıyorsun."

"Biliyorum. Sevgilin olduğum için olabilir mi?" diyip birkaç saniyeliğine zümrüt gözlerini bana dikti ve sırıttı. Tekrar işine döndü ve yarayı temizleyip yeni sargı sardı. Ayağımı çekmeden küçük bir öpücük kondurdu. Ayağıma! Şaka mı yapıyordu?

Başımı salakça sallarken Harry gülüp mutfağa ilerledi ve bende sarsak adımlarla yukarı, Harry'nin odasına çıktım. Kıyafetlerimi koyduğum dolaba yöneldim ve çantamla birlikte Kıyafetlerimi kaptım. Odadan çıkacakken ayakkabılarımı hatırlayıp onları da aldım.

Harry'nin nerede olduğuna bakarken ıslık sesiyle yan odaya yöneldim. Kapıyı yavaşça ittim. Siktir!

"Ah manzaranın tadını mı çıkarıyordun?" dedi sadece baksırıyla duran Harry. Tanrım yine mi?

Hemen arkamı döndüm.

"Afedersin. Ben sadece, şey poşet gibi birşey var mı diyecektim. Kıyafetlerim için." diye hızlıca konuştum.

"Odamda ki dolabın alt çekmecesinde olacaktı." diyince hemen kendimi odaya attım. Onu öyle görmek. Yüce İsa. O kadar yakışıklıydı ki, biran ben cennette miyim diye düşünmüştüm. Ondan utanmayacağım birgün geldiğinde tüm dövmelerini tek tek inceleyeceğim. O harika vücudunu saran dövmelerini ezberleyeceğim. Ama şimdilik o güzel dudaklarının dudaklarımda olması yetiyordu.

Dolabı açıp bir poşet buldum ve adeta kıyafetleri içine tıktım. Tekrar odadan çıktım. Harry karşıma dikildi.

"Çıkalım mı bebeğim?" dedi.

"Çıkalım Muz." diye cıvıldadım. Bana bakıp gülümsedi.

"Muz'u gerçekten seviyor musun Jess?" dedi o anımızdan alıntı yaparak. Gülümsedim ve yanağına ufak ama sevimli bir öpücük bıraktım.

"Bir muz için hemde çok." deyiverdim. Bana güldü ve o güzel gamzelerini görmekten mahrum bırakmadı.

"Ne Muz'muş ama hah!" diyerek yapmacık bir gülümseme yolladı ve elimden tutup aşağı indirdi.Aşağı indirdi derken elime ahtapot gibi yapışıp merdivenlerden inmem için yardım etmesini kastediyordum. Sanki ayağımı bir kazada yaralamış gibi hissediyordum ve böyle hissetmemin nedeni benim biricik sevgili marul kafam!

Kapıya gelince elimdeki poşeti kapıp arabaya yerleştirdi. Tekrar gelip kapıyı kilitledi ve anahtarı yine saksının altına koydu. Ben onu zevkle izlerken benimle gözleri buluştu ve onunda suratına aynı benim ki gibi saf bir sırıtış yayıldı.

"Şöyle bakmayı kesmezsen şu kapıyı tekrar açıp içeriye seni hapsederim Jessica." diye mırıldandı. Benim duymamamı mı istemişti çözemedim. İstemsizce ağzımdan soru kaçırdım.

"Ne?" dedim ve gözlerimi o harika iki koca zümrüt yeşiline diktim.

"Hiç. Hiçbir şey." diye geçiştirip elimden tuttu ve arabaya yönlendirdi. Arabaya yerleşince hemen torpidoyu karıştırıp bir cd buldum ve taktım. Şarkılar biraz eski de olsa hiçbir zaman vazgeçemediğimiz efsane müziklerdendi.

Best Thing I Never Had »» HSOnde histórias criam vida. Descubra agora