Emir kadının dediğine gülümseyerek omzunu silkti ve İpar'ın omuzlarına dağılan saçlarını kahverengi tutamlarını okşayarak geriye itti. "Görsünler."

"Ne oluyor ya sana?" diye sorarken şaşıran İpar sesine yansıyan şaşkınlıkla Emir'in daha da gülümsediğini görünce kaşlarını çattı fakat birkaç saniye sürmeden gülümsedi.

"Duruma göre, seni arasam akşam yemek yer miyiz? Belki sonrasında bir şeyler daha yaparız?" diye sorduğunda dikkatle incelediği yeşillerin ortasındaki kara kuyunun hafifçe genişlediğini ve titrediğini görürken dudaklarını birbirine bastırdı, kadının her zerresine hayran oluyordu.

İpar adamın paintball oynadıkları gün söylediği cümleyi hatırlayarak dudaklarını ısırdı ve başını sallayarak onayladı. O yemeğe yaklaştıklarının farkına vararak içini heyecan kapladı. "Olur, duruma göre ara, ben ihaleyi bölmemek için aramam ama merak ederim."

"Ararım, endişelenme." derken gülümsedi ve biraz kadına yaklaşıp saçlarının kokusunu içine çekerek alnını öptü. Geri çekildiğinde yüzündeki gülümseme ve mavi gözlerindeki parlaklık İpar'ı hayran bırakırken göz kırparak, "Görüşürüz güzelim." dedi.

"Görüşürüz." dediğinde sesinin titrediğini fark eden İpar başını onaylamazca sallayarak kendine güldü, Emir'in her hareketini onda büyük bir etki bırakıyordu. Bu adamdan sadece etkilenmiyordu, İpar bunu artık daha iyi anlıyordu.

Emir büyük umutlarla arabasını ihalenin olacağı şirketin önünde durdurduğunda hızlıyla işinde iyi olduğunu anlatan valenin kapısını hemen açmasıyla başıyla selam verdi ve yan koltuktan evrak çantasını alarak arabadan indi. "Teşekkürler."

Hızlı ve sert adımlarıyla her ayrıntısında ihtişamın olduğu aynalı cam kaplamalı olan binaya girdi, lobideki minyon tipli kadına ihalenin nerede olduğunu sormak için yaklaşırken elindeki kâğıtlarla uğraşan Haluk'u görünce adımlarını oraya yönlendirdi. Yaklaştıkça Barın'ın da yanında olduğunu ve gözlerini bir yere dikerek öfkeli bakışlarını birine odakladığını gördü, tek kaşını kaldırarak yanlarına yaklaştığında Barın'ın baktığı yöne baktı.

Siyah saçları asker tıraşı kesilmiş ve gür sakallarını saçlarının aksine uzun bırakan adamın kahverengi gözlerindeki ukala bakışları gördüğünde onun iki gündür sessiz olan Oğuz Duru olduğunu tahmin etmişti. Bu sessizliğin arkasından bir şey çıkacağını düşünüyordu fakat buraya gelmişlerdi, on dakika sonra ihale başlayacaktı, henüz bir şey olmamıştı. Emir bu saatten sonra bir şey olmayacağını düşünüyordu, ihale sonuçlandıktan sonra tehditlerinin bir anlamı olmazdı.

Emir adımlarını dostlarının yanında durdurduğunda bakışlarını ayırmadığı Oğuz Duru yüzünde sempatik görünecek bir gülümsemeyle ona baş selamı verdi, Emir tek kaşını kaldırarak karşılık verirken Bursa'daki bir şirketin İstanbul'daki ihalelere karışmasına anlam veremiyordu.

"İş önemli olmasa yumruğumu o ağzının ortasına çakarım da işte ortam el vermiyor." diyen Barın'a çevirdi Emir bakışlarını ve kendisine hâlâ tehdit edildiklerini söylemeyen arkadaşlarına anlamayan gözlerle baktı.

"Neden kardeşim?"

Haluk dişlerini birbirine bastırarak Barın'a uyaran bakışlar atarken Barın Emir'in kolunu çekerek Oğuz'a arkasını dönmesini sağlarken aldığı derin nefesi seslice verdi. "Bu pezevenk bizi tehdit etti, başını ağrıtmak istemediğimiz için söylemedik."

Emir dişlerini birbirine bastırırken bakışlarını Barın ve Haluk'un gözlerinden çekmiyordu, bir şey söylerse ihaleden önce tatsızlık yaşayacaklarını bildiğinden kendini tuttu. Onların kalbini kırmak istemiyordu fakat yaptıklarının yanlış olduğunu da onlara anlatacaktı.

KALP YANGISIWhere stories live. Discover now