BÖLÜM 43

31.5K 2.3K 426
                                    

Merhaba. Çok bomba bir bölüm oldu. Yorum ve oylarınızı merakla bekliyorum.

Bir sürü bölüm şarkısı düşündüm ama şu an yukarıdaki şarkıda karar kıldım, dinleyin mutlaka.

İyi okumalar...



Sevgi ve aşk iki ayrı, birbirinden farklı duygulardı ama ikisi de peşinde farklı duyguları taşıyan kuyruklu yıldızlar gibiydi. Sevgi: huzur, merhamet, masumiyet taşırdı; aşk: acı, ihtiras ve tutku...

Emir komodinin üstündeki kahverengi cam, küçük şişeyi alarak kapağını açtı ve lavanta yağının kokusunu içine çekti, İpar'ın kokusunu özledikçe lavanta yağını koklar olmuştu. Uykusuz gecelerin izi mavi gözlerinin altının morarması olmuşken başına giren ağrıların bir saatin sonunda hissetmeyi umduğu rahatlamayla geçeceğini düşünüyordu.

Dolabının önündeki boydan aynaya dönerken elindeki şişenin kapağını kapatıyordu, mavi gözleri siyah takımın sardığı bedenini hızlıca süzdü, omuzlarına oturan ceket omuzlarının genişliğini ve gücünü sergiliyordu. Giydiği siyah gömleğin üstündeki gri kravatını düzelterek elindeki şişeyi komodinin üstüne geri bıraktı.

Sakin adımlarıyla odasından çıktığında salona birkaç dakika önce bıraktığı evrak çantasındaki gerekli kâğıtları kontrol ederek çantasını eline aldı ve mutfakta bir şeyler yapan annesine seslenerek ayakkabılıktaki siyah klasik model ayakkabılarını alarak kapıyı açtı.

"Allah hayırlısıyla kazanmanızı nasip etsin inşallah oğlum." diyen annesine ayakkabılarını giyerek gülümseyerek baktı Emir ve Bade Hanımın uzattığı çantasını alarak annesinin yanaklarını öptü.

"İnşallah annem." dediğinde annesinin duasını aldığından içi rahatlayarak arkasını döndü ve bahçe kapısına doğru yürümeye başladı. Arkasından annesinin onu izlediğini bilirken yüzünde görünmez bir tebessüm vardı, sadece gözlerine yansıyordu.

Bahçe kapısını açarak arkasını döndü ve annesine öpücük atarak kapıyı kapatmasını bekledi, bahçe kapısından çıkarak elindeki evrak çantasını ön yolcu koltuğuna bıraktı ve kapıyı kapatarak arabasını kilitledi. Gitmeden önce görmesi gereken biri vardı.

İki gün önce boş parkta konuştuktan sonra İpar'ı görmemişti, sürekli mesajlaşmışlardı fakat Emir bugün kadını görmeliydi. İparların binasına girerek hızlı adımlarla merdivenleri çıktı ve kapının önünde durarak zile bastı, kapının açılmasını beklerken kalbinin güçlü göğsünü dövmesini engelleyemiyordu. Bugün ihale güzel sonuçlanırsa geciktirdiği bir planı vardı.

Kapı yavaşça açıldığında kahverengi saçlarından birkaç tutamı önüne gelmemesi için küçük bir tokayla tutturan yeşil gözlü kadını gördü, kadının masum güzelliği karşısında hayran kalmış bakışlarını engelleyemezken dudaklarını güzel bir tebessüm sardı.

"Emir. Bugün ihale yok mu? Geç kalma sakın." derken telaşlanan İpar'ın yeşillerindeki şaşkınlığı gördüğünde kendini tutamayarak kadını göğsüne çekerek sıkıca sarıldı Emir ve saçlarını kokusu ciğerlerine dolarken tebessüm ederek çiçek kokusunu doya doya içine çekti.

İpar adamın kendisine sarılmasına şaşırırken gülümseyerek kollarını geniş omuzlara sardı ve adamın parfümüyle karışan kokusunu içine çekti, bu kokuyu kimsenin duymasını istemiyordu. Emir'in teni yanık kahve gibi kokuyordu ve parfümü bir rüzgârın denizin kokusunu burnuna getiriyordu. Sanki deniz kıyısındaydı ve güzel bir kahve içerken Emir ona sarılıyordu.

İpar denizin kıyısında değil de evinin kapısının önünde olduğunu çok sonra fark ederek istemeden biraz geri çekilmeye çalıştı. "Biri görecek Emir." diye fısıldadığında o gün parkta parkın boş olmasına güvenerek öyle davranmıştı ve sonrasında geçenlerin onları göreceğini umursayamamıştı fakat şimdi öyle değildi.

KALP YANGISIWhere stories live. Discover now