36. Görmeyen

8.1K 494 180
                                    

Açıklamamın ardından ortamda oluşan sessizlik can yakan cinsdendi. Kendimi idam sehpasında gibi hissediyordum. Onların duyduklarını hazmetmeleri için zaman vermem gerektiğini biliyordum ama her geçen saniye beni daha da ümitsizliğe sürüklüyordu.

"Peki Nisa?" Dedi sessizliği yırtan bir çığlık gibi Müge.

Açıklamamdan sonra ilk kez gözlerine bakacak cesareti göstere bildim. Müge ile göz göze geldiğimde gözleri bana yalvarıyordu. Ama neyi duymak istiyordu bilmiyordum.

"Biliyordu" dedim zorlukla yutkunarak. Mügenin gözlerinden yaşlar süzüldü. O yaşlar mezarıma dökülüyor hissi veriyordu o an.

"O zaman Fıratın anonimi de sendin" dedi Batu. Sadece kafamı sallaya bildim onaylarcasına.

Batu ise eksik parçayı çözmüşcesine kafasını salladı. Ne olacak diye ikisine bakarken yan tarafdaki üçüncü kişiye bakamıyordum bile. Çünkü ona bakarsam dağılırdım. Ve şuan güçlü durmam lazımdı.

Oturduğu koltuğu elleri ile sıkan Müge, zorla ayaklanarak yanımdan geçerek gitti. Donup kalmıştım. Kapının açılıp kapanma sesi ile benimde gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.

Her zaman böyle bir tepkiden korktuğum için yıllarca onlara açılmamıştım. Bu gün buna hazırlıklı olduğumu sanıyordum. Beni ben yapan parçalarımdan birinin bana sırtını dönmesine hazırım sanıyordum. Ama o kapanan kapı ile anladım ki ben hep içten içe umut etmişim.

Yanımda olacaklarına, destek olacaklarına, beni hala sevdiklerine umut etmişim.

Zorlukla kafamı Batuya çevirdim. Bir darbeye daha hazır olmadığım her halimden belliydi. Ama görmem lazımdı. Onunda beni bırakıp bırakmayacağını görmem lazımdı.

Ben ona bakarken o da ayaklandığında bitti sandım. Titreyen ayaklarım ile ayaklanarak karşısına geçerek ismini fısıldadım. Daha fazlası çıkmıyordu çünkü.

Sağ eli ile sol omzumu sıkarak "mutfaktan su alıcam" diyerek yanımdan geçerek mutfağa yürüdüğünde daha fazla güçlü kalamadım.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. O an kendimi Fıratın kollarında buldum. Beni kendine çekmiş benle birlikte ağlıyordu. Ne kadar öyle durduk, ne kadar ağladık bilmiyorum. Ama saçlarımı severek bana sakinleştirici sözler söyleyen Fıratın varlığını gözümden akan her damlada hissettim.

 Ama saçlarımı severek bana sakinleştirici sözler söyleyen Fıratın varlığını gözümden akan her damlada hissettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batu tekrar odaya gelene kadar öyle durduk. Batu geldiğinde Fıratı daha fazla işin içine katmamak için istemeye istemeye ondan uzaklaştım.

Demin oturduğu yere tekrar yerleşerek "Anlaşılan başka da anlatacak şeyler var gibi. Tamam hazırım gönderin gelsin. Çivi çiviyi sökermiş. Umalım da şok da şoku söksün" diyip yarım ağız sırıtması ile bize baktı Batu.

Her şeye rağmen ben çok şanslı bir piçtim. Emindim bana çok kızgın hatta kırgındı. Ama bana arkasını dönmemiş hatta yanımda olduğunu bu sözlerle göstermişti.

"Yok kardeşim benden bu kadar. Ne var ne yok bıraktım kucağına" diyip ağlamaktan kızarmış gözlerim, sümüğü akan burnumla ne kadar gülümseye bilirsem o kadar gülümsedim.

Kucağa bırakma muhabbeti aramızda eski bir şakaydı. Batunun gezip tozmasına kızdığım da çemkirerek söylenirdim bir gün elin kızı getirip kucağına bırakacak çocuğunu o zaman görcem seni diye. Oda hep dalga geçerdi, daha ne istiyorsun nur topu gibi yeğenin olmuş diye.

O yüzden lafıma karşılık "Desene nur topu gibi gay kardeşim olmuş" dediğinde sinir boşalması yaşayarak kahkaha atmaya başlamamız çok anormal değildi. Yani en azından anormal olmadığını umuyordum.

-----------------------------------------------------------

Batu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Mügenin tepkisine ne diyorsunuz?

Hikaye nasil gidiyor?

Ve EN ÖNEMLİSİ SONRAKI BÖLÜME HAZIRMISINIZ?

Ağzını Yerim [boy×boy] - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin