"...."

"Sus Menesse yine sus en iyi yaptığın şe....."

"Sus ne olur devam etme kalbim acıyor." Parmağını İlgar'ın dudağına bastırıp yalvaran bakışlarla konuştu Menesse.

Başını İlgar'ın göğsüne yaslayıp gözlerini kapattı. İlgar bir an tereddüt etse de sıkıca sarıldı Menesse'ye. Çok kızgındı ama yüreğindeki yaranın tek ilacı da Menesse'ydi. Kokusunu içine çekti, öyle sıkı sarmıştı ki tüm dünya gelse onları ayıramazdı.

••••••

Fırat çağırdığı taksiye binip İlgar'lara gitmek için yola çıktı. Yarın erken gidecekleri için herkesin orada kalmasını istemişti İlgar. Fırat kapıyı bir kez çalmıştı ki Zehra hanım açtı kapıyı. Güneş salonda otururken birden içeriye Fırat girince yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi her şeye rağmen gelmişti işte.

"Fırat hoşgeldin." dedi Güneş sesindeki mutluluğu gizlemeye çalışarak.

"İlgar herkesin burda olmasını istedi yarın yola erken çıkacakmışız." dedi Fırat ama aslında kısaca senin için gelmedim demek istiyordu.

"Fırat iyi gözükmüyorsun."

"İyi gözükmüyor muyum? Küçücük umudum bana iyi bakamadı demek ki hani bizi başbaşa bırakmıştın ya."

"Neden beni bir kez olsun aramadın? Eğer bir kez olsun arasaydın..."

"Özür dilerim Güneş ben sevdiğim kadın tarafından yarı yolda bırakıldım. Burada hiçbir şey çekmiyor telefon çekmiyor mutluluk çekmiyor, huzur çekmiyor."

"Ben seni yarı yolda bırakmadım. Ben aslında günlerdir düşünüyorum, Menesse'yle konuşuyoruz. Benim psikolojim iyi değil Fırat ben ailemi özledim ben aile olmayı özledim. Sanırım tüm yaptığım hataların nedeni bu gerçekten çok özür dilerim."

"Ben de günlerdir düşünüyorum Güneş hata kimde diye biz belki de hatayı en başta yaptık. Yıkık bir temelin üstüne evlilik inşa etmeye çalıştık."

"Devam etme Fırat. Biliyorum canını yaktım, biliyorum ama pişmanım. Yapma ne olursun bu evlilik için ne zorluklar atlattığımızı biliyorsun. Hatalıyım kabul ediyorum işte tamam kız bana küs bağır çağır ama evliliğimizin bir hata olduğunu söyleme."

Karşısında gördüğü adam Fırat değildi. Gözlerinin yanıldığına emindi. Onun tanıdığı Fırat evlilikleri için böyle konuşmazdı. Bütün bunlar kabustan ibaret olmalıydı. Gözlerini kapatıp açtı ama karşısındaki görüntü değişmedi. Fırat tüm kalp kırıklığıyla hala karşısında duruyordu.

"Canımı çok acıttın Güneş. En güvendiği yerden kırıldı kalbim. Eğer istersen memlekette hiçbir şey yokmuş gibi davranırım ama İstanbul'a dönünce her şeyi konuşacağız artık ne gerekiyorsa."

"Tamam şimdi sinirlisin susalım sonra konuşuruz." Ne yapacaktı bilmiyordu ama bildiği tek şey ne olursa olsun yaptığı hatayı telafi edip Fırat'ı tekrar kazanacaktı.

Kerim bey odasında karısının fotoğraflarına bakıp ağlıyordu. Eşinin son isteğini yerine getirmek için elinden geleni yapmıştı ama eskiden oğlunda açtığı bir yara yüzünden yine her şeyi mahvetmişti. Telafisi mümkün olmayan hatalar yapmıştı. Oğluna attığı tokadı hatırlayınca tokat attığı elini yumruk yapıp duvara vurmaya başladı vurdukça acısı artıyor ama içindeki öfke az da olsa diniyordu.

İlgar ve Menesse salona geçtiklerinde Fırat'la Güneş'in de orada olduğunu gördüler tam oturmuşlardı ki yukarıdan çığlık sesleri geldi. Hepsi bir anda koşarak Kerim beyin odasına geçtiler. İlgar babasının çıldırmış gibi duvarı yumrukladığını görünce koşarak zorda olsa babasını tutup koltuğa oturttu.

ODA ARKADAŞIM Where stories live. Discover now