10: Orman (5)

2.2K 199 17
                                    

İvan'ın gözleri yana doğru kayarken emdiği enerji çekirdeğini tutan parmakları gevşemeye başlamıştı. Nefesi kesildiğinde "Buraya kadarmış..." diye düşündü.

Bedeninden sarı bir ışık yayıldığında yüzü aniden normala dönmüş temiz havayı tüm gücüyle içine çekmişti. 2. Seviyenin zirvesine bir atılım yapmış, ölümcül yaraları biraz iyileşmişti. Eğer atılım bir kaç saniye gecikse ölmüş olurdu. Nefesinin kesilmesi, korkunç bir histi. İvan fiziksel yaralarından daha büyük bir içsel yara almıştı. Böyle bir şey 12 yaşında bir çocuk için çok fazlaydı.

İvan, karşısındaki ağaçlara bomboş bakıyordu. Atılım yaptığı için bedenindeki yorgunluk yok olmuştu fakat zihinsel olarak çok yorgun hissediyordu.

"Haketmedim..." diye mırıldandı İvan, son bir haftada olan hiçbir şeyi hak etmediğine inanıyordu. "Neden?" diye sordu kendi kendine. "Nerede yanlış yaptım?"

Sızlanmayı bırakması gerektiğini düşündü ve ayağa kalktı. Bir kaç dakika önce yarı ölü olabilirdi, ölmek üzere olabilirdi fakat şuan yaşıyordu ve bir atılım yapmıştı. Düşünmek sadece acı veriyordu. Yaşadıkları zaten çok zordu, düşünerek daha da katlanılmaz hale getirmenin bir manası yoktu.

Ağacın yanındaki kılıcı aldı, kılıcın üzerindeki kanlar kurumuştu. Kılıcı depolama yüzüğüne attı ve ağacına doğru yürümeye başladı. Akşam olmak üzereydi ve bu gece, bu ormanda geçireceği son gece olacaktı.

Büyülü yaratıklara gözükmemeye çalışarak ağacının önüne gelmişti. Alışmış olduğu şekilde ağaca çıkınca Loyd'un ona beklentiyle baktığını gördü. Zorlukla tebessüm etti ve bakır tasa süt koydu.

Ağaca uzanırken yıldızlara baktı. "Yıldızları seyretmeyeli çok uzun zaman oluyor." Bir kaç saat konuşmadan sadece yıldızları seyretti, farkına bile varmadan uyuyakalmıştı.

......

Güneş doğarken uyandı, Loyd henüz bir yavruydu ve yolda onunla yolculuğu hızlı yapamazdı. Canlılar depolama yüzüklerinde olduklarından iki kat fazla yer kapladığı için İvan Loyd'u sığdırabileceğinden emin değildi. Bir kaç şeyi çıkardıktan sonra Loyd'u depolama yüzüğüne gönderdi. Ağaçtan inerken yüzünde yorgun bir ifade vardı.

Aşağı indi ve yola çıktı, bir kaç gün uzaklıkta olan Rhit şehrine gidip bir akademiye kaydolmayı düşünüyordu. Bir kaç ay orada insanlarla savaş tecrübesi elde ettikten sonra ayrılıp yoluna devam edecekti.

Yarım saat sonra ormandan çıkmıştı, bulunduğu yerde herhangi büyük bir yerleşim alanı yoktu. Eğer ihtiyacı olursa yolunun üzerindeki küçük köylerden erzak temin edebilirdi.

Kılıcı depolama yüzüğünden çıkarmış ve kınına koymuştu. Yolda tehlike ile karşılaşırsa hızlı tepki vermeliydi.

İvan, ifadesiz bir yüzle ormandan çıktı. Önünde kocaman, her hangi bir yerleşim yeri bulunmayan bir düzlük vardı. Buradan dümdüz yürüyecek ve bir kaç kasabaya uğradıktan sonra bir hafta içinde oraya varabileceğini düşünüyordu.

Düzlükte tehlikeli bir sessizlik vardı. Yarım saat sonra çok şiddetli bir rüzgar başlamıştı. İvan aynı hızda yürüyordu.

Düzlükte yürürken kulaklarına hafif bir ses doldu, ses çok kısık olmasına rağmen insanın sinirlerini bozacak bir sesti.

İvan ileri gittikçe sesin yüksekliği artıyordu. Eli istemsizce kılıcının olduğu kına gitmişti.

Neredeyse 1 saat sonra sesin kaynağını gördü. Üstüste yerleştirilmiş 10 metrelik siyah taşların üzerinde belli belirsiz siyah bir karaltı vardı. Durmaksızın sinir bozucu bir ses çıkarıyordu.

Savaşın BedeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin