43

1.9K 188 71
                                    

Temmuz ayının cehennem gibi yakacağı bir gündü yine ama sabahın 5' i olduğundan olsa gerek SeokJin' in yüzü buz tutmuş hırkasının uzun kolları ellerini ısıtmaya yetmemişti. Yüzünde göz yaşların bıraktığı izlere ayaz ara ara buseler kondurup iliklerine kadar derin bir sancı bırakıyordu ama sorun değildi. Siyah arabanın park etmesini oturduğu merdivenlerde sakince bekledi. Kapısı açıldığında arabanın ayaklandı yavaşça. Endişeli gözlerle buluşunca ıslak gözleri hafifçe iç çekip adımlarını hızlandırdı SeokJin.

Kollarını açtı hemencecik, kabul etti üstelik sevgilisi. Yüzünü, kollarını doladığı boyna yasladı göz yaşları tekrar sızladı. Sırtında ki güçlü tutuşa karşın istemsizce hıçkırdı.

"Üşümüşsün."

Boynuna, saçlarına hafif öpücükler bırakan Taehyung' a daha sıkı sarıldı. Soğuk havaya inat kaldılar öylece, biraz daha ağladı SeokJin, biraz daha sıkı sarıldı. Sakinleştiğinde hafifçe geri çekilip kırmızı burnu ve ıslak gözleriyle baktı Taehyung' a.

"Üzgünüm."

Siyah saçlının zarif eli, adamın yüzüne ulaşıp parmaklarıyla yanağını yavaşça okşamıştı. Hafifçe gülümseyip başını olumsuz anlamda salladığında SeokJin yüzünde ki eli kavrayarak yürümeye başlamıştı.

İnce pikenin altına girip Taehyung' u da çekeledikten sonra hızlıca yaslamıştı başını adamın göğsüne.

"Anlatmak ister misin?"

Saçlarında dolaşan elin sahibine kaldırdı başını.

"Birazcık kavga ettik babamla."

Taehyung sessiz kalıp devam etmesini beklerken SeokJin bir şey demeden başını adamın göğsüne bırakarak sarılmıştı.

"Taehyung, sen şimdi mutlu olamıyor musun?"

Adamın kıkırtısıyla kaldırdığında başını ucu kızaran burnuna ufak bir öpücük bırakmıştı Taehyung.

"Mutluyum."

"Ne demek istediğimi biliyorsun."

Taehyung derince bir nefes alıp hızlıca dudaklarını ıslattı. Doğrulduğunda SeokJin' de ona yardımcı olaraka hafifçe geri çekilmiş ve oturmuştu.

"Bazı sorunlar vardı. Kronik bir hastalığın etkileri çok daha başkadır. Bu da öyle bir şeydi. Remisyon döneminde tıkanıp kalıyordum ama hallettim SeokJin."

Gülümseyip kendisine kısık gözlerle bakan adamın yüzünü kavradı. Çok güzeldi, nefes kesen bir masumluğu vardı. Çok başka, kimsenin bilmediği masallardan fırlamış gibi büyülü parıltıları parmaklarına bulaşıyordu sanki.

"Senden kaçtım, yetmeyince seni de iteledim ama en nihayetinde dönüp dolaşıp senin kapında buldum kendimi. Yaralarımdan, acılarımdan arınıp geldim ben sana SeokJin, yemin ederim hepsini aşıp tertemiz geldim."

Başını hafifçe yana eğip kocaman gülümsedi genç adam. Gözleri sızlıyordu, yorgundu yatağa yasladığı eli artık bedenini de taşıyamıyordu hem. Uzandı siyah saçlıya, dudaklarına uzandı, aralarında ki mesafeleri aşıp yüreğine uzandı. Öptü yavaşça, küçücük bir temasla parçaladı aralarında ki duvarları. Taehyung titrek bir nefes alıp dudaklarına ulaşan adama karşılık vermeden önce sarıldı usulca. Dudaklarına ezberletti varlığını, saçlarını okşadı. SeokJin buna da ağladı, hatta en çok buna ağladı.

"Annem kanserden öldü."

Demişti gün doğumunu izlemek için ikisi de yere boydan pencerenin önünde yan yana bağdaş kurarak otururken. Taehyung, kırık sesle konuşan adama başını çevirdiğinde SeokJin devam etmişti yavaşça.

"Babam daha sonra evlendiğinde sanki sadece anneme değil bana da ihanet etmiş gibi uzunca bir süre kabul edemedim. Gerçi hala kabul edemedim ama her neyse işte. Dilerdim ki geçip karşısına cesurca ' baba benim çocukluğum hala ağlıyor, lütfen sadece beni ve annemi sev' diyebilmeyi ne çok isterdim. Seni o aralarda bulmuştum, onlar evleneli 1-2 yıl olmuştu ve sen dernekte kanserli çocuklarla buluşuyor onlara kocaman gülümsüyordun. Üstelik çokta aksi heriftin yürüyüşünden bile belliydi, düşündüm ki annem olsaydı eğer ve sen ona diğerlerine baktığın gibi baksaydın muhtemelen saçları olmadığı halde çok güzel olduğunu düşünecekti."

SeokJin kendisini dikkatle dinleyen adama çevirip başını yerinde kayarak yanına gelip başını omzuna yaslamıştı.

"Hayatın ne sana ne de bana adil davranmadığı ortada. Ama artık ne önemi var. Başım omzunda, zihnimde ki her şey sineye çekilip ninni söylüyor bana. Tuhaf bir zamanlar nefretlerini kusarlardı ama sen varken her şey çok başka. Taehyung, annenin sürekli sorun yok ben iyiyim demesi belki de saklamasından değildi."

Yaslandığı omuz hafifçe kıpırdandığında başını çekmeden geriye atarak baktı Taehyung' un çatılan kaşlarına.

"Belki de seni görünce onca acıya rağmen gerçekten de mutlu oluyordu. Çünkü ben seni ne zaman görsem kalbimde ki kıpır kıpır eden şeyler sanırım orayı gıdıklıyor, gülmekten başka çarem kalmıyor. Belki de annene de böyle oluyordur, öyle çok gülesi geliyordur ki seni gördüğünde belki de can acıları bile annenin yüreğini gıdıklıyordur."

Taehyung' un gözünden akıp çenesine bir damla yaş süzüldü hıçkıra hıçkıra ağlamak istedi. Çocuk gibi sığınıp adamın göğsüne saatlerce ağlamak doğan güneşin boyadığı gökyüzüne acısını haykırmak. Ama SeokJin, elini kaldırıp saçlarına koyarak bakışlarını tekrar gün doğumuna çevirirken cümleleriyle buna engel olmuştu.

"Saçımı okşar mısın Taehyung?"

Okşadı. Çenesinde ki göz yaşı adamın saçına düştü ama yine de gülümsedi. Çünkü SeokJin' in yüzünde, sesinde, genzine dolan kokusundan kirpiklerinin gölgesine kadar her zerresinde Taehyung' un kalbini gıdıklayan bir şeyler vardı. Gülmekten başka bir çaresi yoktu o yüzden gülümsedi çokça ama tuhaftı çünkü göz yaşları da durmuyordu. Bir süre sonra omzunda SeokJin uyuyakaldığında ağladığı halde gülme sebebini sorgulamayı da bıraktı genç adam.

Kim bilir, belki göz yaşları da gıdıklıyordu yüreğini.


•••

Çokça duygusal oldu ama ikisinin de eteğinde ki taşları dökmesi gerekiyordu.

Bir çoğunuz okumayı bıraktı, olsun kalanlara teşekkürler 💕

45 de final.

Remisyon | TaeJin - TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin