29.Bölüm: "Demir, Nehir'i Seviyor"

16.7K 963 194
                                    

"Demir, Nehir'i Seviyor"

....

"Beni.. Seviyorsun"

Adamın yüzünde küçük bir gülümseme oluştu, genç kızın tüm bedeni titremeye başladı. Kalbi heyecandan durma derecesine geldi ve yeniden kendinden geçti. Gözleri kapanırken, genç adam hızla tuttu. Yüzüne bakıyordu, kapalı gözleri, pürüzsüz yüzü, pembe dudakları vardı ve saçları aşağıya doğru sarkmıştı. Tek elini yavaşça kaldırdı, yanağına dokunmak istedi. Kalbi delicesine atıyor, artık kendine hakim olmak istemiyordu. Avucunu sıkıp yavaşça indirdi ve kolunu iki bacağının altına bırakıp, kızın ayaklarını yerden kesti. Yeniden kulübeye yaklaşıp, kanepeye yatırdı. İnce örtüyü üstüne örtüp, önüne çömdü.

Düşünüyordu, onu ilk gördüğü anda beğenmişti, zamanla alıştı, tanıdı, etkilendi, hoşlandı ve sonunda hiç ama hiç bilmediği duygu olan aşkı öğrendi. Kendini çok tuttu, emin olmak için çok çabaladı, hem onu hemde kendini oldukça zorladı. Ama emindi artık, mantığı da kalbi de rahattı. Bu kızın yolunu bekleyen bir nişanlısı, kocası veya sevgilisi yoktu, hafızası yerindeydi, kim olduğu belliydi ve en önemlisi onu gerçekten sevdiğinden emindi. Artık kendini tutmanın bir anlamı yoktu, artık rahatlıkla sevecek ve aşkını yaşayacak ona da yaşatacaktı. Ne kendine ne de ona zulmetmeyecekti.

....

Bakışını yavaşça kaldırdı Rüya, gözleri karşıya döndü. Genç adam kolundaki seruma rağmen yatağa yatmamak da direniyordu.

Ayakları yerde, yatağın ucuna oturmuştu. Gözleri yavaşça kapandı, hızla tekrar açtı. Bakışları, kızın ela gözleriyle buluştu. Hala aynı yerde ve aynı şekilde kapıya yaslanmış bekliyordu. Kafasını kaldırdı, seruma baktı. Yarıyı geçmişti ve usul usul damlıyordu. Derin bir nefes verdi, bu kadar sabırlı değildi. Burada böylece beklemek hiç ona uymuyordu. Boştaki elini yavaşça kaldırdı, doktor yanına yaklaştı. Onu çağırdığını anlamıştı.

"Bunun erken bitmesini sağla"

Bakışı yavaş damlayan seruma kaydığında, doktorun yüzünde şaşkınlık belirdi.

"Ne?"
"Daha fazla böyle bekleyemem, bitir şunu!"

Kısık ve fısıltılı sesi sadece çok yakınında duran doktorun kulağına ulaşıyordu. Bakışı yavaşça sağa kaydı, genç kızla buluştu. Merakla bakıyordu.

"Mert Bey yapamam. İlacın yavaş yavaş damlaması gerekiyor"

Gözlerini kapadı genç adam, damarlarında dolaşan bu ilaç onu kendinden geçiriyordu. Gözleri açılmaya zorlanıyor, bedeni dik durmaya direniyordu. Arkasını dönüp uzaklaşan doktora sövse de kızı görüp susmuştu. Boştaki kolunu kafasının altına bıraktı, gözlerini etrafa çevirdi. İlaca yenik düşmeyecek, bu yatağa yatmayacak ve asla uyumayacaktı.

.....

Gözlerini yavaşça aralamaya çalıştı genç kız, dengesi şaşmıştı. Bakışı bir an durdu, çok yakınında bir çift mavi vardı. Genç adam kanepenin önüne yaklaştırdığı sandalyeye oturmuş, kızı izliyordu.

"İyi misin?"

Ellerini kanepenin kenarlarına bastırıp doğrulmaya çalıştı. Kulübedeydi, üstüne ince bir pike örtülmüştü. Bakışları adamın mavilerindeydi, kafasını olumlu anlamda salladı.

"Ne oldu bana?"

Duraksadı genç kız, adamın gözlerine bakarken bir yandan da düşünüyordu. Mavilerin kısıldığını, adamın tebessüm ettiğini gördü. Anımsamaya çalıştı, bu adam elini tutmuş, o da heyecandan kendinden geçmişti. Yüzünde gülümseme oluştu, sağ elini kanepeden ayırdı. Tir tir titremesine rağmen kaldırdı, adamın sakallarına yaklaştırdı.

Bir Davetsiz Misafir - (Bitti) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin