Bölüm 44: İnanmak.

1.4K 76 16
                                    

FUN - CARRY ON ŞARKISI EŞLİĞİNDE OKUYUNUZ. 

LEO'NUN AĞZINDAN 

Alx'siz bir gün daha uyanıyordum. Bugün dün gelmesi gerekli olduğu halde geciken - daha doğrusu Zeus'un güzellik uykusuna denk geldiğinden es geçtiği - sözünden dolayı Güneş krallığı peri yardımı bugün sahaba karşı gelecekti.

Yine kötü bir kabus görüp uyanmıştım. Rüyamda Alex'le dövüşüyordum. Onu iyileştirmek için çok geç kalmıştım ve içerilerde bir yerlerde kapana kısılmış Alex 'de yok olmuştu. Alex tamamen yok olmuş onun yerine güçlerinin kilidini açmış gibi görünen Alex'in bedenini kullanan furi kalmıştı. Alex - daha doğrusu lanet furi - beni tam öldürecekken uyanıvermiştim. Saçmlalığa bakar mısınız ? Alex olmadan yaşamama gerek bile yoktu. Ve rüyamda bir ölüyü - beni - öldürüyordu. 

Alex bana zor zamanlarımda pes edecekken ayakta kalma gücü vermişti. Gerektiğinde bana destek çıkmıştı. - gerektiğinde derken her zaman demiş de olabiliriz... - 

Kısa kesilmiş tırnaklı ellerime bakarak sessizce uyuyakalmış olduğum koltuktan kalktım. Yer yerim tutulmuştu. Bu koltuk Alex'le beraber uyuduğumuz - daha doğrusu onun uyuya kaldığı benimse onu uyandırmamak uğruna heryerim tutulsada uyumak zorunda kaldığım koltuk - koltuktu. Ve bu her şeye değerdi. 

Koltuğun yanında, yanımda Alex'i görür gibi oldum.  İnanamayıp Gözlerimi kırpıştırmamla Alex'in o neşe dolu gülümsemesi gözlerimin önünden maalesef yok oldu. Galiba deliriryordum. Hayır şimdi deliremezdim ! Daha yapacak çok işim vardı. Alex'i kendine getirecektim. Her şeyi boşverip Alex'in gözlerinde hayat bulacak, yeniden,yeniden doğacaktım. çünkü şu anki halimin ölüden farkı yoktu. 

Alex'le paylaştığımız hayaller vardı. Paylaştığımız koltuğumuz vardı. Paylaştığımız öğle arası yemeklerimiz vardı. - daha doğrusu Alex kendi sandüviçinin hep küçük olduğunu ve doymadığını söyleyip benimkine dadanırdı ama olsun - Biz Alex'le çok şey paylaşmıştık. Ve bu liste böyle uzayıp giderdi.... 

Gerekirse onunla ölümü bile paylaşabilirdim. Alex aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Zarten ne bekliyordum ki.  Saçmalık bunca şey saçmalık. Böyle olmamalıydı. Alex'in saçlarıma parmaklarını geçirip karıştırmasını, kolay gıdıklanmasını ve gıdıklandığında gözünden yaş gelesiye kadar kahkahalarla gülmesi. Sırf o güldü diye benimde ona gülmem.... Kafası karışık olduğunda saçını dağınık olmasına rağmen ona yakıştığını düşündüğüm topuzundan yapması. Sabah dişlerini fıraladıktan sonra her seferinde unutup portakal suyu falan içip berbat karışımı püskürtmesi. Ardından küfredip öğlene kadar hiçbir şey içmemesi. Kendisi öyle düşünmesede aslında çok güzel resim çizmesi.... Sevmediği bir şarkıda bile  istemsizce ritim tutması.Ve daha bunun gibi bir sürü şey sayabilirdim. Onunla ilgili en saçma şeyi bile özler olmuştum. Utandığında benim gibi elsesini kaşıması. kitap okurken hiçbir şeyin farkına varmaması. Film izlerken film ve oyuncular hakkında çok yorum yapıp filmi anlamamamı sağlasa bile onu seviyorum...

....

 ADELE- ROLLİNG İN THE DEEP EŞLİĞİNDE DEVAM EDİNİZ.

Jack  Camdan bakmak için uzattığı kafasını içeriye alırken tüm gerginliğiyle yüksek sesle söyledi.

Jack- geliyorlar !!! geliyorlar !!!

Eartha- aman ne güzel .... sanki hepsi birlikte olunca Alex'in yerini tutabileceklermiş gibi...

Ebba- Eartha biraz sakin olmaz mısın ? onlar bize yardım etmek için buradalar işleri yeterince zorlaştırıyorsun zaten...

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin