Bölüm 3 - İki kardeş....

6K 259 20
                                    

Burnuma bir su damlası çarpınca irkilerek uyandım.Heryer hala karanlıktı. Tamam karanlıktan korkmuyorum,karanlığın içinde ne olduğunu bilmemekten korkuyorum. Aptalca...  Brayde hala gelmemişti. Yani sonuçta uçan Anodite'lara binmiyordu.  

Oturduğum taştan kalktım. Heryerim uyuşmuş kahretsin ! Gerindim ve kuyunun girişine baktım. Ayak sesleri geliyordu. Bu Brayde olmalıydı. Sonunda bir şeyler yiyebilecektim.  Brayde elinde bir sepetle kuyuya yaklaşıp bana seslendi. 

Brayde- ablaaa neredesin ?

Alexandria- hey ufaklık burdayım. sessiz ol 

Brayde- tamam.

Brayde bir ip sarkıtarak sepeti bana yolladı. İçinde biraz sebze birkaç elma ve bir parça ekmek vardı. Merkür'de ne gezer bunlar demeyin. Perilerle insanların yaşantısı birbirine çok benzer. İnsanlardan gördüklerimizin DNA'sını kopyalayarak seralarda yetiştirebiliyoruz. Hatta üst düzey avcılarımız insanları kontrol etme yetkisine de sahip. Fakat bunu çok sık kullanmıyoruz. İnsanların biz perilerin varlığından haberdar olmamalılar. Bu çok büyük bir suç.  Brayde'nin yolladıklarını yerken onun yanıma gelmesini izledim. Kardeşime çok fazla korumacı davranıyordum. Hatta bazen Brayde bundan sıkılıyordu. Ama etraf güvenli değil. Alice ve Venessa cadıları burnumuzdan getiriyor. Çok fazla yasa  var. Ve çoğu çiğnendiğinde idam yada işkence oluyordu. Brayde hiçbir elementi kontrol edemiyor. İnsan formunda 14 yaşındayken peri formunda 140 yaşında. Henüz yeteneklerinin açığa çıkması için çok erken. Benim yeteneklerim doğuştan vardı oysaki. Ateş Perisi olduğumdan benden herşey beklenirdi. Fakat 15 yaşımdayken gücüm tamamiyle uyanmıştı. Bu bir peri için erken sayılabilir. Tam bir ucubeyim. Kahretsin ! Şu an ben insan formu olarak 17 yaşındayım. Ateş perisi olarak çok hızlı geliştiğim için peri yaşımı tam olarak bilmiyoruz. 

Brayde aşağıya iner inmez koşup bana sarıldı. Yemekler boğazıma dizilmişti. Neredeyse beni boğacaktı. Brayde elementleri kontrol edemiyordu fakat fiziksel güç olarak diğer genç perilere taş çıkarırdı. Çünkü eğitmeni bendim. Hah !

Brayde'in gözleri dolmuştu. Mavi gözleri iyice açık bir maviye dönmüştü. Ne zaman ağlasa böyle olurdu.  Brayde 'i böyle görmekten nefret ediyordum. Ağlamasından, özelliklede benim yüzümden ağlamasından nefret ediyordum ! Gözlerim yanmaya başlamıştı. Gözlerimi kırpıştırıp gözyaşlarımın içime akmasını sağladım. Periler bunun için yetiştirilirdi. Zayıflığımızı kimseye göstermezdik. Hele ağlamak... söz konusu bile olamazdı. Ne yazıkki Brayde bunu öğrenememişti. Ve öğrenemeyecek gibi görünüyordu...

Brayde'in elleri titriyordu. Ellerini tuttum ve gözlerinin içine baktım. Kendini hazır hissedince konuşacağını biliyordum. 

...

Brayde- Abla... her şey o kadar yanlış ki... böyle olmamalıydı...

Alexandria- şşşt. tamam ağlama lütfen. Anlat bakalım neler oluyor ?

Brayde- Abla seni.... öldürecekler.

Brayde'in bunu demesiyle tekrar ağlamaya başlaması bir olmuştu. Çenemi Brayde'in kafasına yasladım. Gözlerim tekrar dolmuştu. Galibe bu sefrlik bir istisna olabilirdi. Korktuğumuz başımıza gelmişti. Lanet olsun !! Ne yapacaktım şimdi. Bunları düşünürken  ağladığımı fark ettim. Cüretkar bir kaç göz yaşını elimle sildim. Ve burnumu çektim. Ne kadar güçlü olursam olayim.... yinede bende ağlayabilrdim. 

...

Uzun bir  süreden sonra  Brayde'nin başını göğsümden kaldırdım. Ve ıslak yüzüne baktım. Hepsi benim hatamdı. İşte  o gece kendimden nefret ettim...

Ateş PerisiWhere stories live. Discover now