Bölüm 27 : İşbirliği...

2.5K 98 14
                                    

Leo bu sefer gecikmişti. Kimseyi uyandırmadığımı umarak ter içinde yataktan kalktım ve kilitli dolabımı açtım. Kıyafetlerimin arasındaki pembemsi küreyi aldım. Küre avuçlarım arasında yanıp sönüyordu. Brayde bana ulaşmaya çalışmıştı bense yan gelip yatıyordum. Ah Brayde... Ona birşey olursa ne yapardım ben ...

Gardrobumla yatağımın arasındaki boşluğa girdim ve duvara yaslandım. Elimdeki küre ılıktı ve pürüzsüzdü. Bana az önce ulaşmaya çalışmıştı. Brayde... Lütfen tekrar dene Lütfen...

Elimde olmadan ağlamaya başladım. Zaten başka ne yapabilirdim ki... Bir köşeye oturup beklemekten başka ne yapabilirdim. Bir yandanda sayıklıyordum. Brayde olmasın. Brayde olmamalı... Hayır ya ! o olamaz !

Leo nihayet camdan içeriye atladı ve etrafa bakındı beni bulduğunda hemen yanıma geldi ve diz çöküp bana sarıldı. Ben sadece:

Alex- Brayde.... ö-ölüyor ...

Leo'nun o anda gözleri koyu bir mavi renge dönüştü ve ağır bir hüzün oturdu gözlerine...Bunu görünce daha çok ağlamaya başladım.Onun yanında ağlamaktan nefret ediyordum ama şuan bunu düşünecek halde değildim.

Leo yatakla gardrobumun arasından beni kaldırdı ve yavaşça yatağa bıraktı.Gözyaşlarımı siliyor fakat hiçbirşey sçylemiyordu. Buda beni daha çok korkutuyordu.

Elimdeki küreyi bırakmadan Leo'nun göğsüne yaslandım ve ağlamaya, yapabileceğim tek şeyi sürdürmeye devam ettim. Leo kollarını omuzlarıma dolamış beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bense hayatımda ilk defa bu kadar ağlıyordum. 

...

Uyandığımda Leo yanımda değildi. Fakat küre hala elimdeydi. Üzerim örtülmüştü. Ağlamaktan yüzüm gerginleşmişti.Ve buz gibiydim. Dün gece aklıma gelince tekrardan küreye baktım. Evet korkunç bir kabus değildi. Dün gece gerçekti. Gerçeklerden hep korkmuşumdur zaten... 

Bugün okula gitmeyecektim ve beni hiçbir güç oraya götüremezdi. Kalkar kalkmaz odamın kapısını kilitledim ve anahtarı koltuğun üstüne fırlattım. 

Lavaboya gittim ve aynada kendime baktım. Berbat bir ablaydım ben ... Ne olduğunu bile doğru dürüst bilmiyordum. Apollo'da ortalıkta yoktu. Lanet olsun. Artık hiçbirşey hissedemiyordum. Sadece kendime olan nefretim vardı. Brayde benimle gelseydi böyle olmayacaktı. Brayde'le düzgünce vedalaşamamıştım bile. Brayde'le her ne kadar birbirimize benzemesekte Brayde hep benim gibi olmak isterdi. Bense ona kötü örnek olmuştum hep. Haksızlığa gelemeyip hakkımı kendi yöntemlerimle - bu yöntemler pek de iç açıcı değildi - çözmeye çalıştım. Hep anarşistti hareketlerim. Şiddete meyilliydim hep. Oysa Brayde herşeyi konuşarak çözmeye çalışırdı. Aslında ben Brayde'den güzel şeyler öğrenmiştim... Brayde benden ise güzel kategorisine kesinlikle girmeyecek şeyler öğrenmişti. Yinede neden benim gibi olmak istiyordu bilmiyorum. Saygısızın tekiydim ukalaydım üstelik. Tanrıya yumruk atabilecek kadar aptal cesaretien de sahiptim... 

Aynadaki yansımaya tiksinerek baktım ve küçük bir çığlık atarak aynaya yumruğumu indirdim. Kabulleniyordum işte bu sefer... Pisliğin tekiydim ve berbat bir ablaydım. Annem öldükten sonra Brayde'e ben bakmıştım fakat o zamanlardada annem gibi iyi bir öğretmen olamamıştım Brayde'e ... Aslına bakarsanırz benden öğretmen bile olmazdı. 

Her tarafı çatlayan aynadan bir parça kurtuldu ve yere düştü. Yerde küçücük parçalara ayrılan camı umursamadım ve ellerimi lavaboya koyarak tekrardan ağlamaya başladım. 

İşte kendime zarar vermiştim yine ve bu benim umrumda değildi. Bencilin tekiydim ben... Yaralanmam umrumda değildi. Her ne kadar geç iyileşiyor olsam bile. Ama bu Brayde'in Leo'nun Allison'ın umrundaydı. Beni seven bana değer veren insanların umrundaydım. Canım yandığında onların ne hissedeceğini umursamayan bir bencildim ben... Herkesi korumaya çalışan fakat bunu yaparken onların neler yaşayacağını düşünemeyen aptalın tekiydim. Ben böyleydim işte.

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin