Bölüm 15 |Babam|

683 36 0
                                    

Keyifli okumalar...



Zümrüt Yeşili
Bölüm 15 {Babam}

   Yaşamımızda hiçbir netlik yoktu. Bir saniye, hatta bir salise sonra ne olacağı büyük bir soru işaretiydi.

   Doğar, yaşar ve öldürdük. Mutlu anılar ve aniden vücudumuza bir ok gibi saplanan acılar biriktirir, yaptığımız hataları gözden geçirdikten sonra her zaman daha iyisi olmak için bir uğraş verirdik.

   Önümde ki düğme ve kararsız bir ben iyi bir ikili olmuştuk. Arkama dönüp baktığımda arabanın içinde açık olan camdan beni izleyen Rüzgar ile göz göze geldik. Ondan güç almak istercesine uzunca baktım ela gözlerine. İçten bir şekilde gülümsedi ve 'zili çal' dermiş gibi elini oynattı. Hadi Öykü, çal şu zili ve yüzleş !

   Derin bir nefes alıp verdim. Düğmeye basıp biraz geri çekildikten sonra kapının açılmasını bekledim. Kalp atışlarım hızlanmış, vücuduma hafif bir titreme yayılmıştı.

   Kapının arkasından adım sesleri gelmeye başladıktan sonra nefes almak bile bana zor gelmeye başlamıştı. Sakin ol Öykü, sakin...

   Kapı açıldığında mavi gözlü bir adamla karşı karşıya geldim. Bakışları uykusundan yeni uyandığını veya çok fazla uykusu olduğunu anlatırmış gibi boştu. Dağınık sarı saçları onu karizmatik gösteriyordu. Yaşını hiç göstermeyen bu adam, benim babamdı. Faruk Yenilmez.

“Kimsiniz ?”

   Sorgulayan gözler bana beklentiyle bakarken ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Acaba direk kızı olduğumu söylemek garip mi kaçar ?

“Ben, Öykü.”

   Adamın gözlerinde küçük bir parıltı gördüm. Saniyelik bir şeydi.

“Gel, içerde konuşalım.”

   Yana kayıp bana yol açtığında birlikte içeri girdik. Ev çok büyük değildi ama küçük de sayılmazdı. Modern bir evdi.

“Evet, anlat bakalım buraya neden geldin ?”

   Sanki düşündüğü şeyin doğru olup olmadığını öğrenmek istermiş gibi sormuştu. Onun kızı olup olmadığımı sorguluyordu.

“Açıklaması biraz zor, birkaç gün önce Yağız adında ki biri beni kaçırdı. Bana doğru bildiğim bir çok yanlışın gerçeğini anlattı. Annem ve babamın aslında gerçek ve anne ve babam olmadığını, sizden intikam almak için her şeyi kendisinin planladığını söyledi. Kaçmayı başardım. Bir arkadaşım bu konuyla ilgili araştırma yapmaya başladı. Ve sonuç olarak buradayım. Galiba sen benim, babamsın.”

   Karşımda ki adamın önce yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Daha sonra gözlerinden bir damla yaş aktı ve ayağa kalıp yanıma geldi. Kollarını bana -fazla- sıkı bir şekilde sardığında bir yandan da 'kızım' diyerek ağlıyordu. Bana kollarını sardığı an da, onun kızı olduğumu gerçekten de hissettim.

   Dolan gözlerimi birkaç kez kapatıp açtım. Bana sarılarak ağlayan babama ben de sarılarak karşılık verdim. Onun hiçbir suçu yoktu. En azından öyle olması için her şeyi yapardım.

   Yavaş yavaş azalan ağlama seslerinden sonra biraz benden uzaklaşıp kafasını kaldırdı. Hala titreyen sesiyle konuşmaya çalıştı.

“Kızım, ben- ben seni çok aradım. Gerçekten, günlerce gözüme bir gram uyku girmedi.”

   Ona sormak istediğim çok fazla soru vardı. Ve o da beni cevaplamak zorundaydı.

“Bana her şeyi anlat, baştan sona her şeyi.”

   Başıyla onayladı beni. Duruşunu dik bir konuma getirip merak ettiğim her şeyi bana anlatmaya başladı.

“Lisenin sonlarına yakın bir zamandı. Bir gün Hilal yanıma gelip bana onu istemediği biriyle evlendirmek istediklerini söyledi. Onu seviyordum ve bunun olmaması için her şeyi yapmaya hazırdım. Ona kaçmayı teklif ettim. Biraz tereddüt etse de, kabul etti. Onu istemeye gelecekleri gün birlikte kaçtık. Annem ve babam bize destek oldukları için hiçbir şey düşündüğüm kadar zor olmamıştı. Aradan birkaç yıl geçti. Evlenip çoğu şeyi düzene koymaya başlamıştık. İkimiz de kısa süre de bir iş bulmuş, daha rahat yaşamak için en önemli adımı atmıştık. Daha sonra-”

   Yüzüne buruk bir gülümseme yayılmıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etti.

“Daha sonra Hilal hamile kaldı. İlk öğrendiğim zaman evi yerle bir etmiştim. Mutluydum, mutluyduk.”

   Gülümsemesi yavaş yavaş soldu. Artık yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.

“Yağız, tüm mutluluğumuzu bozdu. İlk yaş gününde seni kaçırdı. O zamanlar bunu onun yaptığını bilmeden her yerde seni aramaya başladım. Yıllar süren arayış bir gün son buldu çünkü içimde hiçbir umut kırıntısı kalmamıştı. Hilal ile eskisi gibi değil, aksine iki yabancı gibiydik. Aslında o bana hep bir adım atsa da, hiçbir zaman karşılık vermek içimden gelmiyordu. Yaklaşık bir ay önce Yağız bana bilinmeyen bir numaradan yazdı. Bana 'Hilal'e bir teklif yaptığını fakat onun hiç düşünmeden bu teklifi kabul etmediğini' söyledi. İnanmadım ama içimde bir şüphe oluşmuştu. Hilal'e mesajı gösterdim ve doğru olup olmadığını sordum. İnkar etti, onun yüzüne bakıp yalan söylediğini gördüğüm halde. Bana kızdı. Ondan nasıl şüphe ettiğimi sorguladı. Kendini -kendince- haklı çıkardı ve evi terk etti. Ona boşanma davası açarken, bir yandan da seni tekrar aramaya başladım. İşe bak ki, sen beni benden önce buldun.”

   Bir baba için çocuğundan ayrı kalmak çok zor olmalıydı. Ona kızgın değildim. Sadece içimde ki küçük bencil taraf, beni koruyamadığı için ona kırgın kalmıştı.

“Kendini anlat biraz, seni tanımak istiyorum kızım.”

“Yıllarca gerçek anne ve babamı bilmeden yaşadım. Üç yıl önce Yağız benim hapishaneye girmeme neden olacak bir şey yaptı. Hapishaneden yaklaşık iki hafta önce çıktım. Sonrası bildiğin gibi işte. Kaçırıldım, öğrendim ve buradayım.”

   Babamın tekrar gözleri doldu. Onu böyle görmek istemiyordum.

“Özür dilerim.”

“Özür dileme, senin bir suçun yok baba.

   Babam tekrar kollarını bana sardı. İçten bir şekilde gülümsedim. Artık mutlu olmamız gerekiyordu.

   Konuştuk. Onunla sohbet etmek çok güzeldi. Babam kesinlikle bana benziyordu. Yani, ben ona.

   Onun yanından hiç gitmek istemiyor olsam da beni bekleyen bir Rüzgar vardı. Tekrar geleceğimi söyleyerek evden çıktım. Beni bırakması epey zor olmuştu.

   Arabanın etrafını dolaşıp ön yolcu koltuğuna oturdum. Rüzgar arabanın kapısına yaslanmış bir şekilde uyuyordu. Beni beklerken uyuyakalmış olmalıydı. Tatlı.

“Rüzgar ?”

   Yavaş yavaş açtığı gözleri beni görmesiyle kocaman oldu.

“Öykü, ne oldu ? Ah, nasıl uyudum ben ya !”

   Şu an ne kadar komik olduğunun farkında mıydı ? İçten bir şekilde gülümsedim.

   Arabayla beni eve bırakana kadar konuştuğumuz her şeyi ona anlattım. Anneme çok kızmış, Yağız için fısıldayarak küfür etmiş ve babamla iyi olduğumuz için mutlu olmuştu. Anne konusunda şanslı olmasam da, beni çok seven bir babam vardı.

(Bölüm Sonu)

ZÜMRÜT YEŞİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin