Bölüm 10 |Kıskançlık|

906 33 2
                                    

Keyifli okumalar...



Zümrüt Yeşili
Bölüm 10 -Kıskançlık-

   Yaklaşan adım sesleri ben de küçülüp yok olma isteği uyandırıyordu. Zifiri karanlık olan ormanı adamların telefonlarından çıkan ışık biraz da olsa aydınlatıyordu. Işığın yaklaştığı her zaman titrek bir korku dalgası vücudumu ele geçiriyordu.

“Nereye kaçtı bu kız ya !?”

“Ne yapacağız ?”

“Bilmiyorum ama Yağız Bey kızın kaçtığını öğrenince bizi öldürmekten beter edecek !”

   Adamın sıkıntılı bir şekilde iç çektiğini duydum. Gitmeleri için umut ederken onları dinlemeye devam ettim.

“Böyle arayarak kızı bulmamız mümkün değil.”

“Evet, geri dönelim. Sonrasına bakarız.”

   İstemsiz bir şekilde yüzüme küçük bir gülümseme yayıldığında adım seslerinin uzaklaşmasını dinledim. Başımı yana yatırıp baktığımda ışıkla beraber adamların gittiğini gördüm.

   Bulutlar Ay'ın üzerinden çekildiği için orman biraz daha aydınlık olmuştu. Ayağa kalkıp giden adamların ters yönüne doğru yürümeye başladım. Telefonu cebimden çıkartıp ekrana baktım. Zeynep ve Burak hem aramış hem de mesaj yazmışlardı. Ancak burada çekmediği için daha sonra aramış veya mesaj atmış olsalar bile bildirim gelmemişti.

   Telefonun ışığını önüme tutup yürümeye devam ettim. Ne olursa olsun arabaların geçtiği bir yol bulmak zorundaydım. Tahmin ettiğim üzere saat iki, üç gibiydi. İşim yedi de bittiğine göre yaklaşık yedi sekiz saattir ortalıkta yoktum.

   Nereye olduğunu bilmeden yürümek ve etrafın ağaçlarla dolu olması beni tedirgin ediyordu. Ara sıra ayağıma dolanan dikenli bitkiler canımı yakıyordu. Kulağıma gelen ufak bir ses bile beni tedirgin ediyordu.

   Yürürken ara sıra telefonun çekip çekmediğini kontrol ediyordum. Telefonum çekmiş olsaydı en azından nerede olduğuma bakıp buradan kurtulabilirdim.

   Vücudum 'artık dur !' sinyalleri vermeye başlamış olsa da, kendimi zorlayarak yürümeye devam ettim.

   Baygın gözlerim birkaç metre ileride olan bir yol gördüğünde fal taşı gibi açıldı. Hızlı adımlarla oraya doğru yürümeye başladım. Ölü vücuduma can gelmiş gibiydi.

   Sonunda ormanlık alandan çıkmış olmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes alıp verdim. Yoldan şu anlık araba geçmiyor olsa da, eminim ki bir süre sonra en azından bir tane araba geçerdi.

   Dakikalar birbirini kovalarken yolun başında bir araba gördüm. Arabanın ışığı tam olarak yüzüme vurduğu için gözlerimi kısmak zorunda kaldım. Elim ile durması için hareket yapıyordum. Araba bana yaklaştıkça yavaşladı ve biraz önümde durdu. Arabaya yanaşıp yavaş yavaş açılan camı izledim. Cam tamamen açıldığında gördüğüm surat ile büyük bir şok geçirdim.

“Rüzgar !”

“Öykü !”

   Birbirimize şaşkın bir şekilde bakmaya başladık.

“Burada bu saatte ne yapıyorsun Öykü ?”

   Harika bir soru, hadi cevap ver Öykü !

“Sana her şeyi anlatıcam ancak burası neresi ?”

   Rüzgar'ın gözlerinde ki şaşkınlık arttı. Ne diye bilirim ki ? Her gün böyle bir olayla karşılaştığını sanmıyorum.

“İstanbul çıkışına yakın bir yer.”

ZÜMRÜT YEŞİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin