Bölüm 7 |Sarhoş|

1K 38 0
                                    

Keyifli okumalar...



Zümrüt Yeşili
Bölüm 7 {Sarhoş}

Öykü Yıldırım

   Kafamda ki sesler susmak bilmiyordu. O buluşmanın ardından iki saat geçmesine rağmen hala olayları anlayabilmiş değildim.

   Ortada çok büyük bir oyun vardı ve ben bu oyunun hem ana karakteri, hem de hiçbir şey bilmeyen oyuncu rolünü almış gibiydim. Anladığım kadarıyla benden nefret eden biri vardı ve benden intikam almaya çalışıyordu. Sorun şu ki, o kişi kimdi ve ben ona ne yapmıştım ?

   Bu bilinmezlik hiç hoşuma gitmiyordu. Yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken, ne anne ve babamın ne de başka birinin benden nefret edeceği bir şey yaptığımı düşünmüyordum. Daha ne olduğunu bilmediğim bir şey yüzünden benden nefret ediyorlardı. İçimden bir ses 'boşver' derken, başka bir ses 'olacak şeylere hazır ol' diyordu.

   Şu an da bulunduğum yer birkaç gün önce Rüzgar ile oturduğumuz yerdi. Kaan gittikten sonra bir süre öylece durmuş, daha sonra ise buraya gelmiştim. Hava kararmış ve yavaş yavaş yıldızlar kendini göstermeye başlamıştı. Zeynep merak etmesin diye kısa bir mesaj göndererek onu haberdar etmiştim. 

   Hafif dalgalar kayalıklara vururken bu ses bana huzur veriyordu. Düşüncelerim böyle ortamlarda yok oluyordu ki zaten buraya gelmemde ki en büyük sebep buydu.

   Gözlerim kapalı bu anın tadını çıkarırken yanımda oluşan hareketlenme bu anın bozulmasına neden oldu. Gözlerimi açıp yana doğru baktığımda karşıma ela gözler çıktı. Bu tanıdık olan anı, beni birkaç gün öncesine götürdü.

   Rüzgar gözlerini benden çekip o zaman ki gibi denize doğru baktı. Yine bir tesadüf !

“Dur tahmin edeyim, bana aşık oldun ve beni takip etmeye başladın değil mi ? Seni anlıyorum tabi ki, ben de kız olsam böyle yakışıklı bir adama ilk görüşte aşık olurdum.”

“Bu kadar kendini beğenmişlik fazla değil mi Rüzgar ?”

   Başını bana doğru çevirip baktı. Gözlerinde bir afallama vardı fakat neden olduğunu anlamamıştım. Garip bir şey mi söylemiştim ?

   Biraz bana bakıp tekrar önüne döndü. Aramızda sessizlik oluştu. Sessizliği bozan şey ise çalan telefon sesi olmuştu. Benim telefonum olmadığına göre, biri Rüzgar'ı arıyordu.

   Rüzgar telefonu cebinden çıkartıp kimin aradığına baktı. Göz ucuyla telefona baktığımda sadece bir numara olduğunu gördüm. Rüzgar aramayı yanıtladı ve telefonunu kulağına doğru götürdü.

“Alo ?”

“Evet oğluyum. Siz kimsiniz ?”

“Ne demek kaza geçirdi ? Hangi hastane ?”

   Rüzgar telefonu kapatıp ayaklandı. Yüzünde endişe ve korku vardı. Arkasını dönüp hızlıca yürümeye başladığında ben de ayağa kalktım ve onun peşinden gittim. Bir arabanın yanına geldi ve şoför koltuğuna oturdu. Onu yalnız bırakmak istemiyordum.

   Yanında ki kapıyı açtım ve ben de ön yolcu koltuğuna oturdum. Kısa bir an başını bana çevirip baktı. Anahtarı yerine sokup arabayı çalıştırırken, çok hızlı davranıyordu.

“İn arabadan !”

   Belki yanlıştı ama inmek istemiyordum. Sırf bunun için yüzsüz gibi davranabilirdim.

“Hayır.”

   Acelesi olduğu için bana cevap vermeyip arabayı çalıştırdı. Hızlı bir şekilde sürmeye başladığında biraz tedirgin olsam da sesimi çıkarmadım. Onun yanında olmayı ben istemiştim.

   Telefon konuşmasından anladığım kadarıyla anne veya babası bir kaza geçirmişti. Şu an da ise büyük ihtimalle hastaneye gidiyorduk. Neden onunla geldim ben de daha tam olarak kavramış değildim. 

   Rüzgar önündeki arabaları bir bir geçerken ben de onu izliyordum. Bu endişe barındıran yüzü hiç hoşuma gitmemişti.

   Araba ani bir fren ile durduğunda ön cama çarpmamak için büyük bir efor sarf etmiştim. O arabadan çıkarken ben de ona uyup hızlıca dışarı çıktım. Rüzgar hastaneye doğru seri adımlarla ilerlemeye başladığında onu takip ettim.

   Görevli kişiye bir şeyler söylerken kaza geçiren kişinin babası olduğunu öğrendim. Serkan Alkım.

   Rüzgar babasının nerede olduğunu öğrendikten sonra asansöre doğru ilerledi. O üçüncü katın düğmesine basarken ben de yanında ki yerimi aldım.

   Yüzünü bana doğru çevirdi, dolduğu için parlayan ela gözleri beni başka dünyalara götürdü. Bir de benim gözlerimi beğenirler. Acaba o kişiler şu an da karşımda bana bakan ela gözleri hiç gördüler mi ?

   Kendime gelmemi sağlayan şey açılan asansör kapısı oldu. Asansörden çıkıp orta boyutta 'Ameliyathane' yazan kapının önüne geldik. Rüzgar öylece durup kapıya doğru baktı. Acı çektiği her halinden belliydi. Önüne geçip bana bakmasını sağladım. Bir elimi omzuna koydum ve hafifçe sıktım.

“Üzülme, baban iyi olacak.”

   Rüzgar ondan beklemediğim bir şekilde bana sıkıca sarıldı. Bir yandan da göz yaşları omzumu ıslatıyordu.

   Burnuma dolan kendine haz kokusunu içime çektim. Tamam, birazcık beğenmiş olabilirim. Ayrıca ondan hiç ayrılmak istemiyor da olabilirim. Vücudu benden uzaklaştığı zaman kendimi sarhoş gibi hissettim. Hiç içki içmemiş olduğum halde sarhoşluğun nasıl bir duygu olduğunu tatmıştım.

   Benden ayrıldıktan sonra yanda duran oturma yerlerinden birine oturdu. Ben ise ayakta dikilip bu sarhoş ruh halinden kurtulmayı bekledim.

   Daha sonra ise ondan birkaç adım uzakta bir yere oturdum. Rüzgar oturduğu yerde karşısındaki boş duvarı seyrediyordu. Artık gözünden yaşlar gelmiyordu. Onun yerine gözlerinin etrafı kızarıktı.

   Biraz önce tam olarak ne yaşadım hiçbir fikrim yoktu. Beynim iflas etmiş, düşüncelerim yok olmuş gibiydi.

   Bir süre sessizce oturdum. Ara sıra göz ucuyla Rüzgar'a bakıp nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordum. Akşam epey geç bir saat olmuştu.

   Buraya doğru gelen adım seslerini duyduğumda başımı o tarafa doğru çevirdim. İki kişiydiler. Biri orta yaşlarda, kumral, kısa saçlı ve ela gözlü bir kadındı. Diğeri ise kısa boylu liseli bir kıza benziyordu. Uzun, kahverengi saçları vardı. Gözleri yeşil veya mavi olabilirdi. Ayırt etmek oldukça zordu.

   İkisi de benim önümden geçip Rüzgar'a doğru ilerlediler. Rüzgar onları fark ettiğinde hızlıca ayağa kalktı. Orta yaşlarındaki kadın ona sıkıca sarıldığında diğer kız da onlara eşlik etti. Bu kişiler Rüzgar'ın annesi ve kız kardeşi olmalıydı.

   Hem saatin geç olması, hem de burada olmam için hiçbir sebebin olmaması buradan gitmem için bir nedendi. Ayağa kalktım ve sessizce asansöre doğru yürüdüm. Buradan gitme vakti gelmişti.

   Hastaneden çıktıktan sonra bir taksiye binip evin yolunu tarif ettim. Yarın işe gitmem gerekiyordu ve ben oldukça yorgundum.

   Eve geldiğimde direk odama geçip kısa bir duş aldım. Daha sonra üstüme rahat bir şeyler giyerek saçlarımı kuruttum.

   İlk defa aldığım o kokunun etkisinden daha tam olarak çıkmış değildim. Bu kadar etkilenmiş olmam normal miydi ?

   Düşüncelerimin beynimi ele geçirmesine izin vermeyerek gözlerimi kapattım. Biraz daha uyanık kalırsam, yarın işe geç kalacaktım.

(Bölüm sonu)

ZÜMRÜT YEŞİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin