Kalsedon ❅ Ön Okuma

7.7K 353 21
                                    

YENİ DÜNYA

2. Kitap

KALSEDON

Jared McCorrin'e olan nefretim hiç azalmamıştı fakat bu Laurel Ametist'i sevdiğim anlamına gelmiyordu. İkisinden de hoşlanmıyordum, ikisi de geleceğimde neler olacağını biliyordu.

Laurel, geleceği görüyordu.

Corrin ise geleceğimi elinde tutuyordu.

İki haftadır Kalsedon'dan dışarı adımımı atamamıştım. Tüm eğitimlerin, düzenlemelerin ve toplantıların dışında evden bile çıkamıyordum ve tüm bunlar Kalsedon'un benim için kurtuluşu değil mahkumiyeti simgelemesini sağlıyordu.

Kalsedon şehrinin lideri Jared McCorrin, şehrin önde gelenleriyle birlikte yönetim binalarından birinde günler önce kararını vermişti. Vereceği görev için hangilerimizi seçeceğini biliyordu. Fakat biz bunu bilmiyorduk. Görevi de bilmiyorduk ve görev benim umurumda değildi. Tek umurumda olan Kalsedon'dan dışarı çıkmayı başarabilmekti.

Corrin konuştu. Kimlerin göreve katılacağını söyledi. Ve ben bunu masadan kalktığında fark edebildim.

Sözlerini kaçırdım. Bunu fark ettiğim an yanımda oturan Dimitri'ye dönüp konuşmaya başladım. "Ne? bizi seçmedi mi?"

Dimitri başını iki yana sallayıp kısık sesle konuşmaya başladı. "Corrin'i duymadın mı sen?"

"Pek sayılmaz..."

Dimitri açıklamaya başladı. "Corrin; Max, Star, Merinda ve Eva'yı seçti." Sakin görünüyordu. Nasıl sakin olabildiğini hala anlayamıyordum.

Bizi seçmeleri gerekiyordu. Neden mi? Dimitri ve ben olmasak Kalsedon'a adımlarını atamayacaklarına bahse girerdim. Kabul, Dünya'dayken bile pek düzgün işlere bulaştığımız söylenemezdi. Yine de bu, görev için bizi seçmemelerine bahane değildi. Görev Ametist'teydi. Ne için olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Buradan bir saatliğine bile olsa ayrılmayı her şeyden çok istiyordum.

Corrin, Kalsedon'un ve bizim güvenliğimiz için bize buradan çıkmayı yasaklamıştı. Bu yüzden artık sadece görev verdiği kişiler dışarı çıkabiliyordu.

"Fakat-" Tam devam edecekken Dimitri sözümü kesti.

"Yine de bu, buradan çıkamayacağız anlamına gelmiyor." Krista'nın bize baktığını görünce konuşmayı kesti. Krista, Corrin'in yardımcılarından biriydi. Toplantı masasının başındaki Corrin'in sol tarafında oturuyordu.

Kalsedon'un toplantı odasındaki bütün gözler Corrin'in üzerindeydi.

Ne yani öylece Kalsedon'dan dışarı mı çıkacağız? diye sordum zihnimden Dimitri'ye. Telepati, sadece bazı Gümüşlerin sahip olduğu bir özellikti. Bu da Gümüş olmak gibi bize öylesine ya da doğduğumuzda verilmemişti. Yaptıklarımızın bir ödülüydü desek daha doğru. Bir şeylere karşı gelmek, bir amaç uğuruna savaşmak, vazgeçmemek, bunlardan sadece birkaçıydı.

Bir zamanlar gücümü keşfedemediğim için bu konuda da tıpkı Gümüş olmak gibi başarısızdım.

Dimitri gümüş rengine parıldamaya başlayan yeşil gözleriyle bana baktı. Ne zamandan beri kuralları dikkate alıyorsun sen?

Hangi kuralları?

Birkaç dakika Krista'nın kahverengi gözlerini üzerimizde fark edince konuşamamıştık. Bazen onun işinin bizi izlemek olduğunu düşünüyordum. Aslında haksız olduğunu söyleyemeyecektim.

Diğer Gümüşleri ne yapacağız?

Hiçbir şey, dedi Dimitri.

Doruk ve Isabel, burayı bayağı sevmişe benziyorlardı. Gerçi önceleri Safirlere Kalsedon'a girmeleri için yardım etmemize en çok karşı çıkanlar onlardı. Rachel Zafira ve Jason'ın da onlardan farklı bir yanı yoktu. Artık onlara eskisi kadar güvenemiyordum bile. Her şeyden önce bana, Dimitri'nin bizim ve Kalsedon için kendini feda edeceğini söylememişlerdi ve bunu biliyorlardı. Karşı bile çıkmamışlardı.

Krista'ya baktığımda Corrin'e fısıldayarak bir şeyler söylediğini gördüm. Gözleri hala bizdeydi. Corrin'in başını evet anlamında sallamasıyla Krista'nın yüzüne çözemediğim bir ifade yerleşti. Krista'nın kahverengi gözlerindeki o bakış, Corrin'in safir mavisine parıldayan gözlerinden bile beterdi. Krista'nın zihin okuyamadığını sanıyordum. Zihin okuyan kişi Safirlerden Darya'ydı. Gerçi Krista'nın gücüne dair en ufak bir fikrim bile yoktu. O bize doğru gelirken dikkatimi, Dimitri'nin sesiyle o ikisi arasında paylaştırmaya çalışıyordum.

Onlar farkına varmadan dönmüş oluruz, dedi bana güven verircesine.

Nasıl gideceğiz?

Dimitri daha cevap veremeden Krista yanımıza gelmişti bile. "Corrin toplantı sonunda sizinle konuşmak istiyor." Ya da söylemediği kelimelerle; "Aklınızdan geçirdiğiniz her ne ise onu yapamayacaksınız. Çünkü Corrin bunu çoktan öğrendi."

"Toplantı bittikten sonra 14. Kata çıkın." diye ekledikten sonra bir kez daha bize bakmadan az önceki yerine doğru ilerledi.

Toplantının kalanını dinlememiştim. Görev hakkındaydı ve umursamamıştım. Toplantı bittikten sonra merdivenlere doğru ilerledik. Asansörlerin hepsi doluydu. Yeni Dünya'da bu kadar çok Safir ve onların yandaşlarının olduğunu bilmiyordum. Yukarı çıkarken Dimitri'yi kolundan tutup durdurdum. Etrafta kimsenin olmadığını anlayınca da kısık sesle konuşmaya başladım. "Biliyor mu sence?"

"Neyi?

"Elijah'ı? Bunun hakkında bana bir şey demedi." Ve açıkçası korkuyordum, devamını getirememiştim. Elijah'ın Dünya'ya dönmesine yardım etmiştim. Elijah, Laurel ve Ametist'in tarafındaydı. Dünya'ya onlardan habersiz dönmüştü. Corrin'in Elijah'ın Dünya'ya gideceğini bildiğini biliyordum. Ama benim ona yardım ettiğimin öğrenilmesi pek iyi olmazdı.

"Sanmıyorum, öyle olsa şimdiye kadar çoktan-" Aniden durduğumu fark etti. "Luna?"

Yardımına ihtiyacım var, Şifacı. Elijah'ın sesini duyduğum anda başım ağrımaya başlamıştı.

"Elijah." dedim başımı tutarak. "Dünya'yla ilgili olmalı."

"Hayır. Corrin bizi bekliyor ve gitmezsek-"

Sözünü kestim. "Anlamıyorsun, önemli olabilir. Elijah, Dünya'daki ailelerimize ulaşacağını söylemişti."

Dimitri hala pek emin görünmüyordu. Fakat bu bir şeyi değiştirmeyecekti. Zihnim çoktan Dünya'ya gitmişti bile.

Kalsedon şu anda başka bir çalışmada yayınlanıyor. Profilimde bulabilirsiniz.

AMETİST ✧ Yeni Dünya IWhere stories live. Discover now