2

379 35 56
                                    

gözlerimi açmadan önce birkaç fısıltı duydum. "yavaş ol uyanmasınlar." derken biri yatakta bir çökme hissettim ve sonra fotoğraf çekme sesi. ardından gelen bir şaplak sesi ve gözlerimi araladığımda üzerimize eğilmiş fotoğraf çeken bir frank ve yanında ayakta dikilen bir percy vardı. kapıya doğru baktığımda hazel'ın da bu işe dahil olduğunu gördüm.

hızlıca kalkıp onları azarlayacakken leo'nun hâlâ bana sarılmış hâlde uyuyor olduğunu gördüm ve gözlerimi devirip kafamı yastığa geri bıraktım. percy de zevkle sırıtarak frank'i de alıp odadan çıktı. hazel bana bakıp gülümserken "bu hâlinizi bana sonra açıklayacaksın." dedi. ben sonra size çok güzel şeyler açıklayacağım, diye geçirdim içimden. dışarıya ise sadece sinirli bir nefes vermiştim. hazel tekrar gülüp odadan çıktı.

karşımdaki saate baktığımda iki saattir uyuyor olduğumuzu gördüm. sonra gece uyuyamayacaktık bu yüzden hafifçe leo'yu dürtmeye başladım. birkaç mırıldanmanın ardından gözlerini açıp bana baktı. bir şeyleri kavrayamamış olacak ki kollarını çekmedi. sonra gözlerini tekrar kapatıp iyice sokuldu. tekrar sinirle nefes verip konuştum.

"çok fırsatçısın biliyorsun değil mi?" ve yine bir mırıldanma almıştım cevap olarak. açıkçası bunlar pek leo'ya göre hareketler değildi. yani sıranaşmasından bahsetmiyorum, o her zaman yaptığı bir şey ama bu kadar sakin ve sessiz olması alışık olduğum bir şey değildi. bu yüzden onu itmeye kalkmadım hatta ellerimi saçlarına geçirim yavaşça oynamaya başladım. ablamların anlattığına göre küçükken leo'nun saçlarıyla oynamaya o kadar bayılırmışım ki peşinden ayrılmazmışım (ben buna inanmamayı tercih ediyorum ama).

"neyin var senin?" dediğimde başını kaldırıp ters bir bakış attı bana.

"anlattım ya, salak."

"uyuyordum nerden bileyim ne dediğini yahu?" cevabıma karşılık gözlerini devirdi ama beklemediği bir şey olmadığı barizdi. sonuçta ben uyurken bir şeyler anlatmaya çalışan oydu. aslına bakarsanız, bence bilerek dinlemeyeceğimi bildiği bir anda anlatmıştı çünkü içini dökmeliydi ama onu dertli görmemizden nefret eder.

"neyse hadi kalk. percy ve frank fotoğrafımızı çekti sildirmem lazım."

"sildirince ne oluyor? hiç ifşan yok sanki." hâlâ gözlerini açmamıştı. bunu yapacağını bildiğim için saçlarıyla oynamayı bıraktım ve anında gözlerini açıp kaşlarını çattı. tepkisine sırıtarak karşılık verdim ve doğruldum. yataktan kalktıktan sonra kolundan tutup onu da kaldırdım ve odadan çıkarttım. karşımda görmeyi en son beklediğim şey uyurken çekilmiş fotoğrafımızın devasa bir posteriydi.

hayır her şeyi geçtim, ne ara halletiler?

this love | valdangeloWhere stories live. Discover now