''Tekrar..... Özür dilerim, Ha Neul.'' derken ayaklandı Namjoon fakat ona dönüp bakmamıştım bile. Gözüm bitmiş videonun üstündeydi.

Günlerdir beni affetmesi için neler yapıyordum.... Bana bir kez baksın, bir kez gülümsesin diye umut ederek günlerimi geçiriyordum. Beni aldatmıştı öyle mi?

Boşta kalan elim kalbimin üzerine giderken daha fazla kendimi tutamamış ve ağlamaya başlamıştım. Hıçkırıklarım birbirine girerken videoyu yeniden başlatmıştım. Bunu kendime neden yapıyordum bilmiyordum ama birinin tüm bunların yalan olduğunu söylemesini bekliyordum. Videodaki kişinin Jungkook olmadığını söylesin istiyordum. O benim lisede tanıdığım çocuktu. Çok özel bir bağ kurduğum o çocuktu hala. Sevgilimdi, arkadaşımdı, eşim, içimdeki çocuğun dışarı çıkarmamı sağlayan insandı o. Jungkook bunu yapmış olamazdı.

Namjoon'un yanımdan usulca gittiğini hissettikten yaklaşık beş dakika sonra salonda bir başkasının varlığını duyumsamıştım. Kim olduğunu bildiğim için kızarmış ve yanmakta olan gözlerimi ona çıkarıp ayağa kalkmıştım aynı anda. Dolu gözlerle beni izliyordu.

''Ha Neul-''

Konuşmasına fırsat vermemiştim.

''Kim olduğunu hatırlamış olmalısın,'' dedim gözyaşlarım akarken. Bu videoda duyduğum, ''Kim olduğumu hatırlamak istiyorum.'' cümlesine bir göndermeydi. Anlamış olacak ki kafasını eğmişti.

Yaşantımızdan rahatsız mı demek oluyordu bu? Benimle evli olmaktan mı rahatsızdı? Öyle olmalı ki, eski halini özlüyor olmalıydı. Öyle olmalı ki ben, aldatılmıştım.

''Bana sen olmadığını söyle.'' dedim çaresiz gözlerle ona bakarken. ''Videodakinin sen olmadığını söyle. Namjoon'un yalan söylediğini söyle.''

Kafasını kaldırıp gözlerinden akan yaşla bana bakmaya başladı.

''Ha Neul, özür dilerim.'' dedi ağlak sesiyle. ''Yemin ederim, kendimde değildim. Ben seni çok seviyorum, çok seviyorum Ha Neul. Asla aldatmam.''

Söylediği her şey vücuduma ok gibi saplanıyordu.

''Ben o gece çok ağladım, Jungkook!'' diye bağırdım, yine ağlıyordum. ''Senin gelmeni beklerken çok ağladım.... Sen beni aldatıyor muydun?''

Yükselen sesimle onun ağlaması şiddetlenirken olduğu yerde sallanıyordu.

''Bana bunu neden yaptın?'' dedim hıçkırıklarımın arasında. Nefesim kesiliyordu ama umursamadım. ''Nasıl yaptın?''

Telefonu sinirle fırlattıktan sonra yerde dağılmasına gözlerimiz takılmıştı.

''Ha Neul, özür dilerim. Yalvarırım... O ben değilim. Ben asla yapmam. Seni her şeyden çok seviyorum.''

''Keşke sana hayatımın hiçbir anında güven olmayacağını anlayabilseydim.'' dedim büyük bir nefretle ona bakarken. Hazmedemiyordum, bunu yapmasını hazmedemiyordum.

''Seninle olabilmek için her şeyi yaptım ama keşke yapmasaydım. Keşke o bağımlı hayatında kalıp benim hayatımdan çıksaydın.''

Bana ağlayan gözlerle bakarken hırs içinde yaptığım konuşmayı sonlandırıp ağlamama devam etmiştim.

''Ha Neul....''

İsmimi birkaç kez tekrarlayıp ağladığında ayakta durmaya dayanamayıp yere çöktüm. Fazla ağlamaktan başım ağrımaya başlamıştı ama kendimi durduramıyordum. Jungkook olmadan geçirdiğim bir saatte bile delirecek gibi hisseden beni aldatmıştı. Ben her saniyemde onu düşünürken bir kez büyük bir kavga ettik diye beni aldatmış mıydı?

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now